Âkıllar heyetinden haberler...

Bu yazıyı yazmak için bilgisayarın başına geçince daha önce aynı konuda neler söylemişim diye Google’dan bir arama yapma ihtiyacı duydum. Karşıma “kıl insanların âkıbeti”  adlı bir makale çıktı. Şaşırdım, ben böyle bir başlık kullanmış olabilir miydim?.. Hemen gazetemizin arşivine girdim. Makalenin başlığı şöyleymiş: “Âkıl insanların âkıbeti...” Bendeniz “çakıl” vezninde “akıl” yazmamak için “a”  harfinin üzerine uzatma işareti koyarak “âkıl” yazıyorum. Söz konusu siteler de “â”yı düşürmüş olacaklar ki bizim yazı birçok sitede  “kıl insanların âkıbeti” olarak yerini almış... Neyse sadede gelelim.
“Âkıl insanlar” bugünlerde yine gündemde. Geçtiğimiz Pazar günü Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dolmabahçe Sarayı’nda “Âkıl insanlar heyeti” ile bir araya geldi. 10 saat süren toplantıyı akıllı profesörlerimizden Doğu Ergil “Şimdiye kadar gördüğüm en nitelikli toplantıydı” diye takdim etti. Çoktandır televizyon ekranlarında görmediğimiz Prof. Dr. Doğu Ergil,  “âkıl insanlar”ın gerekliliği konusunda kayınvalidesini bile ikna edemediğini söyleyerek televizyon izleyicilerini güldürdü. 
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun  “âkıl” lara süreçle ilgili bilgi verirken açıkladığı şu acı gerçek de malumun ilamı idi: “Sizler Anadolu’ya gittiniz, ‘Merak etmeyin Türkiye’de yakında silahlı unsur kalmayacak’ dediniz. Ne oldu? Silahlıların tamamı değil, sembolik bir kısmı Türkiye’yi terk etti. Süreç zaafa uğramasın diye açıklamadık.” 
“Âkıl insanlar heyeti” gerçekten akıllı kişilerden oluşuyorsa şu soruyu Başbakan’a sormaları gerekmez miydi? “Sayın Başbakanım, bizler Türkiye’nin akıllı insanları olarak sizlerden aldığımız bilgi doğrultusunda, hükümetimize güvenip Anadolu’yu karış karış dolaştık, halka ‘Merak etmeyin, Türkiye’de yakında silahlı unsur kalmayacak’ dedik. Oysa şimdi ülkenin Başbakanı olarak siz silahlıların (PKK) Türkiye’yi terk etmediğini söylüyorsunuz. Bu durumda bizler ‘akıllı insanlar heyeti’değil, ‘yalancı insanlar heyeti’ derekesine düşmüş olmuyor muyuz? Yarın tekrar Anadolu’ya çıktığımızda halk ‘sizi yalancılar sizi’ diye yüzümüze tükürürse bizler ne yapacağız? Silahlı unsurları niye ülke dışına çıkarmadınız?..” Toplantıya katılan 53 akıllı insandan biri çıkıp bu soruyu Başbakan’a sormayı akıl edemediyse ben o heyete “âkıl” diyenlerin akıllarına şaşarım...
Toplantı ve toplantı sonrasında medyaya poz veren “âkıl” lara bakıyorum, hepsinin ağzı kulağında. Hepsi de zafer kazanmış ordu edasında... Bu bile onların akıllarını sorgulamamız için yeterli sebeptir diye düşünüyorum.
Aslında sözü uzatmaya gerek yok. Âkılların süreçle ilgili şu on talebi onların kime ve nereye çalıştıklarının açık delilidir:
1- Çatışmasızlığın devam etmesi. (Sanki ortada çatışmasızlık varmış gibi) 2- Öcalan’ın cezaevi şartlarının iyileştirilmesi. 3- Süreci izlemek için “3. göz” kurulması. 4- Öcalan’a görüşme çeşitliliği sağlanması. 5- Tarafların, hükümetin dilini değiştirmesi. 6- Negatif dil kullanılmaması. 7- Parlamentonun devreye sokulması. 8- Sivil aygıtların devreye sokulması. 9- Akil heyetin yeniden yapılandırılması. 10- Toplumsal desteğin güçlendirilmesi.
“Âkıl”lar cephesinde umumi manzara bu... Böyle akşamın hayır umulur mu sabahından?..

 

Yazarın Diğer Yazıları