Asıl sorun Tayyip Erdoğan değil mi?

Buyurun önce şu haberin spotunu okuyalım: 7 Şubat Krizi’ni ele alan Darbe filmini projelendiren Avni Özgürel  “Çözüm Süreci’ni Tayyip Bey başlattı. Bir noktaya o getirdi. Dolmabahçe’de sanki Öcalan’ın projesiymiş gibi sunuldu. Hata buradaydı. Sürecin artılarını Öcalan’a ciro etmek anlamına gelecek bir tabloyu kimse kabullenemez” diyor.

“7 Şubat krizi”lafını bir tarafa koyun. Önce şu cümlenin altını çift çizgiyle çizin. “Çözüm Süreci’ni Tayyip Bey başlattı. Bir noktaya o getirdi. Dolmabahçe’de sanki Öcalan’ın projesiymiş gibi sunuldu.”

Ve devamına bakın ne tespitte bulunuyor Avni Özgürel: “Hata buradaydı.”

Siz misiniz Tayyip Bey’in projesini götürüp Abdullah Öcalan’a fatura eden ve başarıyı sahibine teslim etmeyen; öyle ise?

Öyle ne yapalım?

Süreci bitirelim.

                Bitirmişler...

Peki, aslında Tayyip Bey’e ait olan bu başarılı projenin Türkiye’ye getirdiği başarı eğer devam ettirilip anayasa ile sonlandırılsa idi ne olacaktı?

Sadi Somuncuoğlu’dan okuyalım: “Demokratik Cumhuriyet” sözcüğü, “eşit, ortak devlet” anlamındadır. Teröristbaşının ifadesiyle: “Ortak vatan Türkiye ve Kürdistan’dır.” (26 Ağustos 2009) Buna göre 780 bin km. olan coğrafyamız; Kürt ‘ulus!’devletinin(!) vatanı “Kürdistan!” ile Türk ve Kürt devletinin ortak vatanı “Türkiye” olarak bölüşülüyor! Yani vatanımızın yarısından fazlası PKK/KCK’nın oluyor.”

Nasıl, iyi mi?

“Barış devam etsin” diyenler, PKK ve onun siyasal uzantısı KCK ve HDP’ye  ve hatta CHP’ye niye sormuyorlar? “Arkadaş bu nasıl ortak vatan anlayışı? Eğer vatan ortaksa, devlet ortaksa, ülke ortaksa, siz neden ortak ülkenin, ortak ordusunun karakollarını ateşe veriyor, onlara pusu kuruyor, ‘sahibim’dediğiniz ülkenin yollarını kesip, ortak ülkenin yurttaşlarının TIR’larını, otobüslerini yakıyorsunuz?”

Bu sebeple Selo Demirtaş’ın sadece silahlar sussun demesi yetmez. “Barış istiyoruz” demesi de yetmez.

“Anlaştık dedikleri şartlara uygun olarak, kendi taraftarlarına, ortak askeri birliğimiz olan kendi ordumuza silah çekmeyi bırakın. Ortak ülkemizin yollarını kesip, oy istediğimiz yurttaşlarımızın arabalarını yakmayın” demesi gerekir.

Kaldı ki Türkiye, iki ulusun birleşerek oluşturduğu tek devlet değildir. Bu düşünce, Avni Özgürel’in söylemiyle Tayyip Erdoğan’ın sahibi olduğu ve fakat İmralı’daki teröriste kaptırdığı bir projedir.

Türkiye büyük ve kurucu toplum olan Türklerin kurduğu ve fakat hâkimiyet sahasında yaşayan tüm topluluklara eşit yurttaşlık tanıdığı, demokratik, laik sosyal bir hukuk devletidir.

Türkiye’nin hâkimiyet sahasına giren toprakların bir bölümü üzerinde yeni bir ulus yaratarak, coğrafyanın bir bölümünü yaratılan yeni ulusa ait yeni devlet, yeni vatan ve yeni ülke yapmak isteyen PKK da bunu aynen böyle algılamaktadır.

Nitekim PKK-KCK ve HDP, “çatışmasızlık” denilen dönemde tam bir alan hâkimiyeti sağlayarak yine Avni Özgürel’in tespitiyle aynen şunları yapmıştır: “Adam kaçırmalar, şantiye basmalar, rehin almalar, TIR yakmalar, sınırlarda vergi dairesi kurmalar, var oğlu var.

İntikam için öldürülen korucuları saymıyor Özgürel. İndirilen bayrakları, ensesinden vurulan asker ve polisleri de. Devletin halkın menfaatine olacak yatırımların iş makinelerinin yakılıp yıkıldığını da söylemiyor. Ama bunların tamamını  “çözüm sürecinin bitirilmesi”  için gerekçe gösteriyor. En önemlisi de “Çözüm Süreci’ni Tayyip Bey başlattı. Bir noktaya o getirdi. Dolmabahçe’de sanki Öcalan’ın projesiymiş gibi sunuldu. Hata buradaydı” tespitidir.

Bu durumda aklı başında olan herkes şunu söylemez mi; Türkiye’nin en temel, en acil sorunu ve birinci öncelikli meselesi Tayyip Bey’den kurtulmaktır. 

Yazarın Diğer Yazıları