Bayram...

Evvelemirde bayramlar şenlik ve eğlence günüdür. Ramazan boyunca sabır testinden geçen ve bu imtihanda başarılı olan müminlerin eğlenmelerinden, dost ve akrabalarıyla yiyip içip hoş vakit geçirmelerinden daha doğal ne olabilir? Nitekim bir bayram günü Peygamberimizin yanında ezgiler söyleyen kız çocuklarına müdahale etmek isteyen Hz. Ebubekir'i, Rasulullah Efendimizin ikaz ederek "Her milletin bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır" dediği ve yine Hz. Peygamberimizin bayram günleri Aişe validemizle birlikte mızrak ve kalkan oyunu seyrettiği bilinmektedir. Yani dinimizde eskiden beri bayramlar bir şenlik ve eğlence günü olarak kutlanmaktadır.

Ecdadımız Osmanlı'da da özellikle dinî bayramlar büyük bir coşku ile kutlanırdı. Fatih Sultan Mehmet tarafından çıkarılan kanunla bu bayramlaşma belli usûllere bağlanmıştı.

Bayram sabahı namazdan sonra padişahın bayramı tebrik edilir, çeşitli hediyeler dağıtılır, mehter eşliğinden orada bulunanlar "Allah daha nice bayramlara eriştirsin" mealinde dualar ederlerdi. Sonra yemek yenir, helva dağıtılırdı.

Bu resmî bayramlaşma dışında komşular ziyaret edilir, çocuklara hediyeler verilir, çeşitli eğlenceler tertip edilirdi.

"Buna bayram ayı derler

 Bal ile şekerden yerler

 Eskiden beri âdetmiş

 Bekçiye bahşiş verirler."

gibi maniler söyleyerek mahalleyi dolaşan bekçilere bahşişler verilirdi.

Cumhuriyet döneminde dinî bayramlar resmî protokolden çıkarılmış ancak eskiden olduğu gibi bayramlaşmalar, eş dost ziyaretleri, çocukları sevindirme şeklinde bayramlar neşe ve sevinç içinde kutlanmaya devam edilmiştir.

Eski neşesi olmamakla birlikte günümüzde de dînî bayramlarımız kutlanmakta, çocuklar sevindirilmekte, eş dost ziyaretleri yapılmakta, birlikte yiyip içip eğlenilmektedir. Fakat dediğim gibi bayramların eski tadı yok. Komşuluk bağlarının zayıflaması, hassasiyetlerin azalması, şehirleşmenin getirdiği yabancılaşma, değer yargılarının değişmesi, insanların biribirini maddî gelirleri ile ölçmeye başlaması gibi birçok olumsuzluklar sosyal yapımızı sarstı. Buna bir de tatili fırsat bilenlerin sahillere akın etmesi eklenince bayramlar eski canlılığını ve eski neşesini kaybetti.

Hele bir de terör saldırıları yok mu? Huzurumuz büsbütün bozuldu. Her gün şehit, her gün şehit... Ülkemiz âdetâ cenaze evine döndü. Böyle bir ortamda bayram nasıl neşe ve şenlik günü olur? Her gün ocaklar sönerken gülüp eğlenmek reva mı?

Şair doğru söylüyor:

Bayramlar neşe, sevinç ve şenlik günü,

Ama bu dünkü vasfı bugün ağlamak günü.

                                                  (Li-müellifihi)

 

Yazarın Diğer Yazıları