Evet rejim değişiyor...

"Siyasal sistem değişecek diyorlar.. Yalan!" diye başbakan haykırsa da gerçek ortada.

Hem de madde madde.

Önceki gün Baykal konuştu. Dedi ki: "Bütçeyi, yürütmeyi denetleyemeyen bir Meclis. Gülünç. Bu bizim tarihi sürecimize ters."

Niye bütçeyi denetleyemiyor Meclis?

Çünkü yetkisi elinden alınıyor.

Yürütmeyi, yani hükümeti ve ülkeyi yöneten güçleri de denetleyemiyor Meclis?

Niçin?

Cevabı çok kolay. Çünkü yetkisi olmayacak. Meclis sadece kendisine "bunu kanunlaştır" denilen metinleri görüşüp, partili Cumhurbaşkanının emirlerini yerine getirecek bir kurumsal kişiliğe dönüştürülüyor.

Ve Başbakan bunu görmüyor.

Yok sayıyor.

Basit bir meseleymiş gibi takdim ediyor.

Meclis'in yetkisizleşmesi milletin yetkisizleşmesi demektir.

Neden?

                Zira bizim sistemimiz temsili demokrasi de ondan.

Vekiller milleti temsil ediyor da ondan. Adı üstünde milletin vekilidirler. Vekilleri etkisizleştirdin mi, doğrudan milleti devre dışı bırakmış oluyorsun. Baykal'ın dikkat çektiği önemli bir konu daha var: O da hegemonya!

 Nasıl bir şey?

Şöyle: "Milletin yarısı devleti paylaşacak. İcrayı, bütçeyi, yetkiyi oy verdiği kesime gidecek. Yarısı da dışlanmış olacak."

Nasıl olacak bu?

Seçimle olacak.

Seçime gidildiğinde partili cumhurbaşkanı yüzde 51 alarak iktidarı kontrolüne almayacak mı?

Evet!

Geriye kalan yarısı ne olacak?

Muhalefet..

Kısacası parmak kaldırıp indirme seviyesine inen bir Meclis olacak. Meclis eski Meclis olmayacak.. Adeta sembolik hale gelecek. İktidar olan yüzde 50 ise şunlara sahip olacak.

Devleti paylaşacak.

İcrayı paylaşacak

Bütçeyi elde edecek ve yetkiyi oy verdiği kesime gönderecek.

Bu durumda kalan yarısı ne olacak derseniz, cevabı Baykal veriyor: "Dışlanmış olacak."

Bir kesim öteki üzerinde tam yetkiye sahip oluyor. Baskı oluşturuyor..

                İşte hegemonya denilen bu.

                Öyle ise?

Baykal'ın yerinde tespitiyle "Türkiye'yi bölüyorsun" demektir.

Bir başka ve çok daha önemli konu ise Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun tespitiyle şudur: "Kuvvetler ayrılığını yok eden, mahkemeleri aynı zamanda parti genel başkanı da olabilecek devlet başkanına bağımlı kılan, dolayısıyla hâkim ve savcıların üzerine iktidar partisinin il ve ilçe başkanlarını koyan, hukuki bilgiye ve hakka dayanan avukatlık mesleğinin de yerine iş takipçiliğini getiren çok sakıncalı düzenlemelerdir".

Şimdi başa dönelim ve soralım. Böyle bir yönetim biçimi rejimi değiştirmiyorsa ne yapıyor?

Yazarın Diğer Yazıları