İş Bankası kurucusunun gözüyle Mustafa Kemal

94ed4c0a-0a07-4e1b-bcc1-2d21995ebaf0.jpg

Ötüken Neşriyat’ın Cumhuriyet’in 100. Yıldönümü dizisinden çıkan, “Gazi ve İnkılâp” yeni bir devletin kuruluş dönemi ve sonrasındaki reform sürecine ışık tutuyor. Necdet bilgi tarafından yayına hazırlanan kitabı yakın tarihimiz açısından önemli kılan özellik ise uzun yıllar Mustafa Kemal Atatürk’ün yakınında bulunan ve onun talimatıyla İş Bankası’nı kuran Mahmut Soydan tarafından kaleme alınmış olması. Mahmut Soydan, II. Meşrutiyet, Millî Mücadele ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarının ilginç bir simasıdır. II. Meşrutiyet döneminde Osmanlı şehzadelerinin eğitiminden sorumluydu.

Millî Mücadele döneminde Mustafa Kemal Paşa’nın refakat/emir subaylığı görevinde bulundu. TBMM’de dört dönem milletvekilliği yaptı. 1924 yılında İş Bankası’nın kurucuları arasında yer aldı ve yönetim kurulu başkanlığına getirildi. Fakat Mahmut Soydan daha çok gazeteciliğiyle tanındı. Soydan’ın aktif gazeteciliği 1924 yılında başyazarı olduğu Hâkimiyet-i Milliye’yle başlamaktadır. Hâkimiyet-i Milliye, 1920 yılında Ankara’da yayın hayatına başlayan bir gazeteydi. Mahmut Soydan, bununla yetinmedi ve 1926 yılında İstanbul’da Milliyet gazetesini kurdu. Milliyet yeni rejimin İstanbul’daki sesiydi. Bununla da yetinmedi, 1930 yılında Politika gazetesini çıkarmaya başladı. Bütün bu süreçte Hâkimiyet-i Milliye başyazarlığını da sürdürdü. Mustafa Kemal Paşa’ya ve çevresine yakınlığı dolayısıyla, Mahmut Soydan’ın gerek yorum yazılarını gerekse haberlerini, daima yönetimin sesi olarak değerlendirmek mümkündür. Nitekim, 1929-1930 yıllarında yazı dizisi olarak Milliyet’te yayımlanan Gazi ve İnkılâp, Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ün, girişeceği reformların ilk dillendirildiği konuşmalara dayanmaktadır. Bu konuşmaların, 1929’da Mahmut Soydan yorumuyla sunuluşudur demek daha doğru olur. Soydan, Atatürk’ün izniyle yayımladığı Gazi ve İnkılâp kapsamındaki metinleri aynen aktarmamış, kendi gözlem ve yorumlarını, kimi zaman da eleştiri ve cevaplarını da ilave etmiştir.

Ötüken Neşriyat

Tel:(0212) 251 03 50

++++++

2acb32ec-6709-4f46-b7d2-e68ffc020436.jpg

Altılı Masa’da patlayan kriz

Araştırmacı gazeteci Aytunç Erkin yeni kitabı, “Masa / 96 Saat'in Öyküsü”nde siyasi tarihimize “masa krizi” olarak geçen olayı bilinmeyen yönleriyle gündeme taşıyor. Türkiye, Meral Akşener’in masadan ayrılacağını 3 Mart sabahı Aytunç Erkin’in yazısından öğrendi. Altılı Masa o gün Akşener’in açıklamasına kilitlendi. 2 Mart-6 Mart arasındaki 96 saatte neler yaşandığını ayrıntılarıyla yazan Aytunç Erkin’in kitabında cevabını bulan sorulardan bazıları şöyle:

* 2 Mart’ta Saadet Partisi’ndeki toplantı öncesinde Akşener partisinden hangi yetkiyi aldı?

* Akşener 4 Mart’ta Aytunç Erkin’e neler söyledi?

* 5 Mart Pazar günü CHP’den İYİ Parti’ye hangi teklif, kim aracılığıyla ulaştırıldı? Akşener’in talebi ne oldu?

* 5 Mart akşamı saat 20.10’da yapılan açıklama neydi ve o açıklama gündemi nasıl belirledi?

* 5 Mart gecesi İmamoğlu ve Yavaş, Akşener’in evinde ne konuştular? Akşener ne teklif etti, belediye başkanları ne dedi?

* Kılıçdaroğlu, Akşener’e verdiği hangi sözü tutmadı?

* 6 Mart sabahı İYİ Parti’de yapılan zoom toplantısında alınan karar neydi?

* 6 Mart öğle saatlerinde Marriott Otel’deki toplantıda Kılıçdaroğlu hangi metni imzalamadı?

* CHP Genel Merkezi’nin ocak ayında “özel mutfak çalışması” adı altında yaptırdığı ankette İmamoğlu-Yavaş detayı neydi?

* İki belediye başkanının cumhurbaşkanı yardımcısı olma formülü aylar öncesinden mi oluşturulmuştu?

* CHP-İYİ Parti arasında “Beşli Çete” krizi nasıl çıktı? Kim, nasıl mesaj verdi?

* Ahlatlıbel’de Kılıçdaroğlu-Akşener arasında ne konuşuldu? Adaylık gündeme geldi mi?

* Kılıçdaroğlu, “Bizim için özel masa kuruldu” dedi, hangi şema bunu kanıtlıyordu?

* Dönemin İçişleri Bakanı Soylu’nun “CHP ile büyükelçi arasındaki” ses kaseti iddiasının perde arkasında ne var?

* İYİ Parti’deki Altılı Masa toplantısından sonra açıklanan bildiriye konulan üç kelimenin sırrı neydi?

Kırmızı Kedi Yayınevi

Tel:(0212) 244 89 82

++++

096dca47-ef3f-4ed8-96f4-f65828616a11.jpg

KÜTÜPHANEMDEN

Yeni anayasa gündemdeyken…

Anayasa, bugünlerde olduğu gibi ülkemizde hemen her dönem tartışma konusu olan meseleler arasındadır. Bülent Tanör'ün "Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri" adlı kitabı anayasa ile millet olarak tanışma sürecimizi derli toplu ele alan bir kaynak eser. 1789'dan başlatılan anayasa maceramız 1980 yılına kadar getiriliyor. Kitabın ilk baskısı 1992'de yapılmış. 1998'de Yapı Kredi Yayınları'ndan yapılan 4. baskısı ise 2 bin adet basılmış.

Çokuluslu Osmanlı İmparatorluğu'ndan yola çıkarak Türkiye'de Ulusal Devletin Kuruluşu ve çok partili rejim başlıkları altında anayasal değişme sorunlarına ışık tutan kitabının önsözünde Bülent Tanör şu görüşleri belirtiyor: Anayasa ve anayasacılık, Batı kökenli olgu ve kavramlardır. Bunların temelinde hak ve özgürlük talepleri (Siyasal Liberalizm) ile parlamentoculuk (Demokrasi)hareketleri yatar.

18. Yüzyıl sonlarında hemen hemen bütün Avrupa yerel meclisler geleneğini yaşatmış, ulusal parlamentolara geçiş sürecine girmişti. Batı dünyasında bu türden bir devrim yaşanırken, Osmanlı İmparatorluğu nasıl bir değişim içindeydi. Üç kısımdan oluşan bu kitap ilkin bu soruya ışık tutmaya çalışmaktadır:

Çokuluslu Osmanlı İmparatorluğu. Bunu izleyen ikinci kısım, Türkiye'de ulusal devletin kuruluşu konusuna ayrılmıştır. Üçüncü ve sonuncu kısım çok partili rejim dönemine ilişkindir. Kronolojik olarak bu tablo, siyasal yenilenmenin öncülerinden olan III. Selim'in tahta çıktığı yıldan, 1879'dan başlar, bugünkü (1980) anayasal sistemin eşiğine kadar sürer.

Yazarın Diğer Yazıları