Makam-mevki hırsı

Makam-mevki hırsı

Hırs; "Bir şeyi elde etmek için duyulan, önüne geçilmez derecede kuvvetli istek" olarak tanımlanır. Mal hırsı, para hırsı, şehvet hırsı, şöhret hırsı, makam-mevki hırsı gibi çeşitleri vardır ki bunlardan en tehlikelisi şüphesiz makam-mevki hırsıdır. Makam-mevki hırsına kapılanların, amaçlarına ulaşmak için yapmayacakları kötülük yoktur. Hatta -hâşâ- Tanrılık iddiasında bile bulunabilirler.

Bu konuda Mevlânâ, "Mesnevî"de (meâlen) şöyle der:

"Makam sahibi, mevkii yüzünden ilahlıktan dem vurur. Allah''la ortak olmaya tamah eder, nasıl affedilebilir?

Âdem''in işlediği küçücük kusur [zelle] midesi ve şehveti yüzünden oldu. Fakat şeytanın suçu kibirlenme ve mevki yüzündendi."

Rusûhî İsmail Efendi (Ankaravî) (ö. 1631) mealini verdiğimiz bu iki beyti şöyle şerh eder:

"Makam-mevki sahibi kimse büyüklük, ululuk, hükmetme vb. sıfatlardan dem vurur ki bunlar gerçekte Allah''a mahsus sıfatlardır. Nitekim bir kutsî hadiste C. Allah: Büyüklük benim örtüm, ululuk benim şiarım. (büyüklük ve ululuk tamamen bana mahsus sıfatlardır) Bu sıfatlarda bana ortak çıkmaya, benimle yarış etmeye yeltenen (kendini beğenmiş ve gururlu) kimseyi cehenneme atarım, (çekeceği azaba hiç aldırış etmem) buyurur. Dolayısıyla, büyüklük ve ululuk sıfatlarıyla mevsuf olmak yani Allah''a ait sıfatlara ortak olmak, Hak''la ortaklığa meyletmek gibidir ki asla affedilmez. Zira C. Allah: Şüphesiz ki Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, buyurur." (bkz. Rusûhî İsmail Efendi; Şerh-i Mesnevî, c. 5, s. 141/Metin sadeleştirilerek verilmiştir.)

Evet, insan beşerdir; şaşar, yanlış yapar, kusur işler, pişman olur, tövbe eder. Lakin makam-mevki hırsına kapılanlar dönülmez bir yola girmiş olurlar ki sonunun nereye varacağı belli olmaz.

Mansıp sahipleri şaşaalı bir hayat yaşarlar. Malları mülkleri, evleri barkları, uşakları vardır, güçlüdürler. Oysa şair Osman Nevres''in (ö. 1876) dediği gibi kanat nasıl karıncanın zevaline işaretse, hırslı adam için makam-mevki de musibete sebeptir:

"Bâis-i nekbet olur merd-i harise izz ü câh//Nitekim bâl ü per esbâb-ı helâk-i mûrdur."

İsterseniz gelin geçmişten günümüze doğru makam-mevki tutkunu birkaç isim ele alarak akıbetlerine bakalım:

Firavun

Zalimliği ile tarihe geçen ve Tanrılık iddiasında bulunan Firavun, Hz. Musa''nın kavmini kovalarken Kızıldeniz''de boğulur.

Nemrut

Hz. İbrahim''i ateşe attıran Babil devletinin bu zalim hükümdarı da beynine nüfuz eden bir sivrisineğin uzun yıllar çektirdiği dayanılmaz acılarla kıvrana kıvrana can vermiştir.

Mussolini (ö. 1945), Hitler (ö. 1945) ve Saddam Hüseyin (ö. 2006). Bunların işledikleri insanlık suçlarını hatırlatmaya gerek var mı?

                Akıbetlerine gelince; Mussolini öldürülmüş, Hitler intihar etmiş, Saddam da asılmıştır.

Şair Nevres; "Hırslı adamlar için makam-mevki musibete sebep olur" derken haksız mıymış?

Kısacası; makam-mevki hırsı çok tehlikeli bir illettir. Hırslı yöneticiler, halkı ve ülkelerini perişan ettikleri gibi kendi akıbetleri hayır olmaz.

ACZİMİN GİRYESİ:

KISSA HİSSE

Hisse imiş kıssadan maksat ey ahali,

İbret al, işte  muhterislerin  son hali.

                                              (Li-Müellifihi)

Yazarın Diğer Yazıları