Meral Akşener Karadeniz'i ayağa kaldırdı

Akşener İYİ Parti'nin Giresun ve Ordu İl Başkanlıklarını hizmete açmak için çıkarma yaptığı Karadeniz'den çok önemli mesajlar verdi. İlk durağı Giresun oldu Akşener'in.

Bir partinin; hem de yeni kurulan bir partinin il teşkilatının açılışının ötesinde bir coşkulu kalabalık vardı Giresun'da.

Atapark Meydanı dolmuştu.

İşte tam bu noktada "siyasal hareketleri değerlendirmenin ölçütü nedir" sorusu akla geliyor. Sahi, sıfırdan yeni kurulan bir partinin başarılı olup olamayacağını neye bakarak anlarsınız diye sorsak uzmanlar bize ne cevap verir?

Bu sorunun cevabı "topladığı kalabalığa" biçiminde olabilir. Evet, bu bir ölçüttür.

Doğru.

Çünkü bütün siyasal partiler, toplumsal tabanları üzerinden yürür ve iktidar olurlar. Ancak Giresun'da bunun da ötesinde bir şey var: Kalabalığın niteliği.

Nasıl bir kalabalık olup olmadığı meselesi var.

Akşener'in Giresun il teşkilatının açılışını yaparken gördüğümüz kalabalık, sinema seyircisi türünden pasif izleyici bir kalabalık değildi.

Ya nasıldı?

Etkin ve canlı bir kalabalıktı.

Dinamikti.

Bilinçliydi.

Nereden biliyorum?

                Kalabalığı oluşturan siyasal toplumun davranışlarından biliyorum.

Akşener'in sözleri, katılanları etkiliyor. Heyecanlandırıyor. Diyeceksiniz ki başka ne olacak? Ancak durum öyle değil. Halk Akşener konuştukça onun sözlerine anında tepki veriyor. Akşener de sanıyorum bundan hoşlanıyor. Çünkü kalabalıklarla karşılıklı bir diyalog gelişiyor ve miting konferans olmaktan çıkıp, yüksek sesli sohbete dönüşüyor.

Siz isterseniz bunun adına parti-taban diyaloğu deyin, isterseniz karşılıklı bütünleşme veya siyasal etkileşim yahut iletişim.. Her ne derseniz deyin, taban ile lider arasındaki köprüler sağlam kurulmuş oluyor.

Bu oldukça önemli bir durum. Herkesin gözü önünde elektriksel bütünleşme oluşuyor.

Pasif dinleyici bir kalabalığın varlığı ile yokluğu belli değildir. Öylesine gelmiş katılmış gibidir. Ama bu öyle değildi.

Öylesine gelip katılmadığı açıkça belli olan, orta yaş ve üzeri kadın ve erkeklerin oluşturduğu kitleydi. Çoğu ev hanımı, aile reisi, hayatın yükünü üzerinde hisseden bir kalabalıktı. Dolayısı ile İYİ Parti, "oy verecek kitleyi bulabilir miyim" endişesi taşımayan çiçeği burnunda, sağlam temellere oturduğu açıkça belli olan bir siyasal hareket olarak ilerliyor.

Bir başka husus da şu: Halkın üzerinde ağır bir bıkkınlık var. Çok inceden gözlemlediğim hususlardan biri de, kitleler yorgun ve haksızlığa uğratılmışların psikolojisini üzerinde taşıyor. Bu sebeple oldukça dinamik ve kararlı bir kitle olarak siyasete destek veriyorlar. Yıllarca sorulmayan hesabı sormak istiyor. Dolayısı ile kitlelerin beklentisi yüksek.

Bu sebeple İYİ Parti şanslı. Kolay vazgeçip gidecek taban üzerinde yükselmiyor. Kararlı, etkin, beklentileri yüksek bir taban üzerinde yükseliyor. Bu sebeple, onları memnun edecek siyaset üretmesi gerekecek.

Medyanın tekelleştiği, devletin partileştirildiği, anayasal kurumlarda iktidar gücünün yüksek oranda hissedildiği böyle bir ortamda, demokrasiye sahip çıkmak oldukça zor olsa da bunu başaracaklarına inanan kitleler de var.

İlgilisine bir hatırlatma yapmam gerekirse; bir süre önce parti kongresi için Giresun'a gelen Erdoğan, kapalı salonda toplanmış kalabalığı ve partilileri azarlayıp gitmişti. Akşener'se coşkulu bir kalabalıkla Giresun'da Gazi Caddesi'nde yürüdü, meydanda dinamik bir kitleyle buluştu.

Giresun'da depoladığı olağanüstü moral ile Ordu İl Başkanlığı binasını açmak ve Ordulularla kucaklaşmak üzere çok mutlu bir şekilde şehirden ayrıldı.

Yazarın Diğer Yazıları