Nâbî'den ilim ve ahlâka dair bazı öğütler

Klâsik Türk Edebiyatı döneminde Nasihatnâme, Pendnâme, Siyasetnâme gibi halkın geneline hitap eden birçok eser yazılmış olmasına rağmen "Hayriyye-i Nâbî" (Şeyh Yahya Efendi Matbaası, İst. 1292/1876) ve "Lütfiyye-i Vehbî" (Matbaa-i Cemal Efendi, İst. 1303/1887) dışında, doğrudan gençliği ele alan, onlara yol gösteren başka eser telif edilmemiştir. Nâbî (ö. 1712) ve Sünbülzade Vehbî (ö.1809) söz konusu manzum eserlerinde kendi oğulları Hayri ve Lütfi adına "Oğlum sana söylüyorum, gençlik sen anla" kabilinden ideallerindeki gençlikte aradıkları özellikleri ortaya koymaya çalışmışlardır ki bugün sizlere Nâbî''nin gençler için ilim ve ahlâka dair verdiği öğütlerden birkaç örnek beyit sunmak istiyorum. Nasip olursa bir başka yazımızda da Vehbî''nin gençlere nasihatlerinden bahsederiz.

İlim ve ahlâk İslâm dininin özünü teşkil eder. C. Allah "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" buyurur. (Zümer sûresi [39], âyet: 9) Hz. Peygamberimiz de "İlim Çin''de de olsa alınız. Zira ilim öğrenmek kadın-erkek her Müslüman''a farzdır" der. Aynı şekilde "(Ey Resûlüm!) Şüphesiz ki sen yüce bir ahlâk üzeresin." (Kalem sûresi [68], âyet: 4), "Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." (hadis) gibi daha birçok âyet ve hadiste ilim ve ahlâkın önemi vurgulanmıştır. Nâbî de 1600 küsur beyitlik "Hayriyye"sinin mühim bir kısmını ilim ve ahlâka ayırarak söz konusu âyet ve hadisler ışığında gençlere nasihat etmekte, onlara yol göstermektedir.

İLİM

Nâbî, gençlere gece gündüz ilim tahsil etmek için çalışmalarını, çalışıp çabalamadan ilim öğrenilemeyeceğini, Peygamberimizin "Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz" buyurduğunu ifade ederek girer konuya:

"Bulamaz ilm bilâ-sa''y vücûd//Biri gitse biri olur nâ-bûd// (…) Matlab-ı ilme çalış ol a''lem//Farzdır dedi Resûl-i ekrem//Dahı emr eyledi ol sâhib-i ilm//Mehdden lahde dek ol tâlib-i ilm." (Hayriyye-i Nâbî, s. 12)

Aslında bizim en büyük düşmanımız cehalettir. Başımıza ne kadar felaket gelmişse hep bilgisizliğimiz yüzünden gelmiştir. Bu sebepledir ki dinimiz ilmi hayat, cehli de ölüm olarak görür:

"Cehle Hak mevt dedi ilme hayât//Olma hem-hâl-i gürûh-ı emvât//Olma mahrum-ı hayât-ı ebedî//İlmle fark ede gör nîk ü bedi" (age., s. 13)

Çeşitli yönleriyle ele aldığı ilim bahsinde Nâbî: "İlim kadar yüce bir iş olmadığını, ister halk olsun ister yöneticiler, herkesin bilginlere muhtaç olduğunu, kısacası ilmin şerefinin sınırı olmadığını" belirten şu beyitleriyle meseleyi özetler:

"Olmaya ilm kadar emr-i bülend//İlmden görmedi hiç kimse gezend//Ger reâyâ vü gerek sâhib-i tâc//Lâ-büd olur ulemâya muhtâc//Şeref-i ilme nihâyet yokdur//Sıfat-ı Bârî''ye gâyet yokdur." (age., s.13)

AHLÂK

Dinin temeli ahlâktır. Ne kadar âlim olursanız olun, ne kadar hayır-hasenatta bulunursanız bulunun, güzel ahlâktan mahrumsanız ne bilginizin bir faydası olur size, ne de yaptığınız iyiliklerin. Bunun içindir ki Nâbî, gençlere edepli ve güzel ahlâk sahibi olmalarını tavsiye eder:

"Hüsn-i hulk ile gözet âdâbı//Gör hayâtında olan şâd-âbı//Edeb ârâyişidir insanın//Bî-edeb tâbi''idir şeytanın." (age., s. 23)

Hele mal-mülk, makam-mevki sahibi olunca gurura, kibire kapılanlar yok mu? Şair onlara şöyle seslenir:

"Tutalım çarha erişmiş câhın//Yine ednâ kulusun Allâh''ın."

  1. gençliğe hitap eden bir eser olan "Hayriyye"nin ilim ve ahlâk bahsinden sunduğumuz -doyumluk olmasa da- tadımlık bu beyitler de gösteriyor ki yarın ülkenin geleceğinde sorumluluk üstlenecek gençler hem bilgili olacaklar hem de ahlâklı. Zira bilgi ve ahlâk birbirini tamamlayan iki unsurdur. Biri olmadan diğeri bir anlam ifade etmez.

 

ACZİMİN GİRYESİ:

 

BİLGİ ve AHLÂK

Bize bilgi ve güzel ahlâk sahibi gençler gerek,

Kurtuluruz, ancak böyle bir nesil yetiştirerek.

(Li-müellifihî)

 

Yazarın Diğer Yazıları