Ramazan, oruç ve israf...

Ramazan oruç ayıdır. Bu ayda İslâm'ın şartlarından biri olan oruç tutulur. Oruç tutma konusunda halkımızın çok daha hassas davrandığını biliyoruz. Ancak, diğer dinî vecibelerimizde olduğu gibi maalesef orucu da asıl maksadından uzak; bir gösteri aracı, bir israf vesilesi haline getiriyoruz. Bu sebeple, Hz. Peygamberimizin: "Nice oruç tutan vardır ki orucundan kendisi için açlıktan başka bir şey kalmaz" sözü tam da bizi tarif ediyor desek yeridir.

Hemen belirtelim ki din cemiyet içindir. Allah bize bir şeyi yapmamızı emrediyorsa o emrin arka planında gerek fertler gerekse toplum için birtakım faydalar söz konusudur. Kötülüklerden alıkoymayan namaza yahut çirkin sözlerden arındırmayan oruca Allah'ın ne ihtiyacı vardır?

Öyleyse gelin ramazanın şu ilk günlerinde orucun farz kılınışındaki hikmeti bir araştıralım, tuttuğumuz orucun maksadına hizmet edip etmediğine bakalım.

Kanaatimizce şu iki "hadis" orucun hikmeti konusunda bize bir fikir verecektir:

1- Oruçluya bir kimse söverse, ben oruçluyum, ben oruçluyum desin.

2- Oruç tutun sıhhat bulun.

Demek ki oruç öncelikle bir sabır testidir. Ortada bu kadar yiyip içecek varken sabredip iftarı beklemek nasıl bir sabır egzersizi ise aynı şekilde etrafımızda sarf edilen nahoş sözlere, yerli-yersiz sataşmalara kısacası bizi kavga gürültü girdabına çekmeye çalışanların tahriklerine kapılmamayı öğrenmek de orucun amaçları arasındadır.

Orucun bir başka hikmeti de sağlığa olan katkısıdır. Yani oruç insanlara sıhhat kazandırır.

Şimdi oturup kendi kendimize soralım, tuttuğumuz oruç bize sabretmesini öğretiyor mu? Oruç tuttukça kendimizi daha sağlıklı hissediyor muyuz?

Eğer bu sorulara olumlu cevap verebiliyorsak orucumuz amacına ulaşmış demektir. Yok eğer oruçlu iken daha asabî isek, daha çok sağlık sorunları yaşıyorsak bilelim ki tuttuğumuz oruç gayesine uygun bir oruç değildir.

Üzülerek belirtelim ki bugün topluma baktığımızda orucun insanları daha sabırlı ve daha sağlıklı yapmadığını görüyoruz. Bu konuda, iftar öncesi yollarda trafiğin nasıl alt-üst olduğunu, şoförlerin birbirlerine ettikleri hakaretleri hatırlarsanız söylediklerimin hiç de haksız olmadığını eminim kabul edeceksiniz.

Peki, oruçlarımız niye amacına uygun değil? Nerede yanlış yapıyoruz? diyeceksiniz. Bence "şehr-i sıyâm"ı (oruç ayı) "şehr-i taâm"a (yemek ayı) dönüştürür ve gözümüzü, sözümüzü ve özümüzü oruca ortak etmezsek tuttuğumuz oruçtan bizim için geriye sadece "açlık" kalır.

Bir de "oruç"u israfa âlet etmek yok mu? Allah korusun insanı dinden çıkarır. 15 bin kişilik dev iftar sofrası kurduklarını, iftardan sonra meddah gösterisi ve gölge oyunu icra edileceğini özel ilanlarla duyuran belediyeler o iftar sofrasına konulan yiyecek ve içeceklerin en az yarısının çöpe gideceğini bilmiyorlar mı?

Halkın vergisiyle oluşan devlet bütçesini, "oruç ibadeti"ni âlet ederek siyasi ikballeri için har vurup harman savuran bir toplumda "oruç"tan "sabır talimi" ve "beden sağlığı" beklemek ne büyük gaflettir...

***

Haftanın sözü: Siz orucu tutmayın, oruç sizi tutsun.

Yazarın Diğer Yazıları