RECEP TAYYİP Erdoğan’a karşı!

RECEP TAYYİP Erdoğan’a karşı!
1993’te başkanlık sistemini “özenti ve ABD tavsiyesidir” diyerek yerden yere vuruyordu bugün hararetle savunuyor:

Son açıklamaları, izahı zor bir durum ortaya çıkardı!

Eğer bizde başkanlık sistemi olsaydı çok daha ileride olurduk. Yargıyla sürekli sürtüşme içinde olursanız yönetimde sorunlar yaşanır. Başkanlık sisteminde bu sorunlar tamamen ortadan kalkmış olacak. Benim için parlamenter sistemin en büyük eksikliğidir.

“Erdoğan’ı işbaşına Amerika’daki Yahudi lobisi getirdi” diye kitap yazan gazeteci Nasuhi Güngör’ü “Güvendiğim isim” diyerek övdü:

TRT’deki görevi için kendisi hükümet tarafından kaç kere atandı, en az 2-3 kere... Çünkü siz atama yapıyorsunuz, mahkeme iptal ediyor. Peşinden hükümet bir kez daha atama yapıyor. O sırada kurumu düşünün. Kurum içi hiyerarşi alt üst oluyor...

Yolun sonu tek adamlık ve diktadır

Erdoğan’ın “başkanlık” ısrarına tepki yağdı. MHP’li Vural, “Özerkliği ver başkanlığı al denkleminin parçası” derken, CHP’li Gök “diktatörlük”, Kanadoğlu ise “Yolun sonu tek adamlık ve dikta yönetimine uzanır” ifadelerini kullandı.

O kitapta neler yazmıştı
Nasuhi Güngör, 2001 yılında yazdığı “Yenilikçi Hareket” kitabında Erdoğan’ın İsrail Büyükelçisi  David Sultan’la görüştüğünü belirtip, “İşbaşına Amerika’daki Yahudi lobisi getirdi” demişti.

Haber: Fatih Erboz

Başkanlık sistemini, kapatılan Refah Partisi (RP) İstanbul İl Başkanlığı yaptığı 1993 yılında “Özenti ve ABD emperyalizminin tavsiyesi” sözleri ile yerden yere vuran Recep Tayyip Erdoğan, 22 yıl sonra övgüler dizdi. TRT Haber’de Nasuhi Güngör ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan “Başkanlık sistemi” tartışmalarına dair mesajlar verdi. Erdoğan başkanlık sistemine ilişkin şunları söyledi: “Bir çok alışkanlıkları siz değiştirmeye yönelik adımlar atarsanız, bunların üzerinde spekülasyonlar yaparlar. Bizden önceki cumhurbaşkanları da başkanlık sistemini dile getirmiştir. Dünyada bugün G20 ülkeleri içinden 10 tanesi başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Artık bir gerçeği görmemiz lazım. Biz bunun peşindeyiz. Çok başlı yapı bizim ayağımıza pranga vuruyor.” Erdoğan, “Bizim önümüz birçok kez tıkanmıştır. Eğer bizde başkanlık sistemi olsaydı çok daha ileride olurduk. Yargıyla sürekli bir sürtüşme içinde olursanız ülke yönetiminde sorunlar yaşanır. Başkanlık sisteminde bu sorunlar tamamen ortadan kalkmış olacak” dedi.

En büyük eksiklik
Erdoğan, “Bizim hukuku zorlama noktasından sıyrılmamız için başkanlık sistemine ihtiyacımız var. Halkımızın bu tür sistemleri tanıması isabetli olur” diye konuştu. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda Amerika’da padişahlık sistemi mi var? Amerika olunca padişahlık olmuyor, Brezilya olunca padişahlık olmuyor, Güney Kore olunca padişahlık olmuyor, Meksika olunca padişahlık olmuyor, Türkiye’de böyle bir tez ileri sürülünce neden adı padişahlık oluyor? Dert aslında başka. İstiyoruz ki halkımızın refahını daha ileri seviyelere taşıyalım. Muhalefet biz ne dediysek tam tersini dedi. ‘Beyaz’ dediğimize ‘siyah’, ‘evet’ dediğimize ‘hayır’ dedi. Bizim ülkemizde muhalefetin kalkınma gibi bir derdi yok. Ben elimdeki yetkileri ideal şekilde kullanamıyorum ilerde halk sormaz mı ‘Biz senden bunları istedik neden yapmadın?’ diye.. Ben halkın beklentilerini çok iyi biliyorum.” Erdoğan, “Türkiye’de başkanlık sistemi konusunda ‘evet-hayır’ bakımından denge var. Başkanlık sisteminde Başbakan, başkanın birinci yardımcısı oluyor” diye konuştu.

“Emperyalist öneri”
Başkanlık sistemi önerisini gündeme getiren Erdoğan, 1993 yılında Metin Sever ile Cem Dizdar’a verdiği röportajda, bu sistem için ‘emperyalist öneri’ demişti. Erdoğan, kapatılan Refah Partisi, MKYK üyesi ve İstanbul İl Başkanı iken verdiği röportajda başkanlık sistemini sertçe eleştirmişti. Erdoğan 1993 yılında konuyla ilgili “Başkanlık sisteminin ortaya çıkışı bir özentinin sonucu ya da Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesi” demişti. Aynı röportajda Erdoğan, “Eğer halk totaliter bir rejimi istiyorsa buna saygı duymalıyız. Ama rejim geldi ve halk bundan memnun değil, bunu değiştirecek olan yine halktır” gibi ifadeler kullanmıştı. Erdoğan o günkü röportajında “Türkiye Türklerindir gibi tezler yanlıştır. Kürtler için Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir” demişti.

Nasuhi Güngör’ü örnek verdi

Recep Tayyip Erdoğan, “Başkanlık sistemiyle ilgili asıl konu şudur. Nasuhi Güngör’e bakın mesela. Güvendiğimiz bir isim olduğu için TRT’deki görevi için kendisi hükümet tarafından kaç kere atandı, en az 2-3 kere. Çünkü siz atama yapıyorsunuz, mahkeme iptal ediyor, peşinden hükümet bir kez daha atama yapıyor. O sırada kurumu düşünün. Kurum içi hiyerarşi alt üst oluyor” dedi. Erdoğan’ın örnek olarak verdiği Nasuhi Güngör, “Tayyip Erdoğan’ı işbaşına Amerika’daki Yahudi lobisi getirdi” demişti. Güngör, 2001 yılında yazdığı ’Yenilikçi Hareket’ isimli kitabında Erdoğan’ın 18 Temmuz 2001’de İsrail büyükelçisi David Sultan’la bir görüşme yaptığını ve ona ’Yeni oluşacak partinin İsrail ve ABD politikalarına asla ters düşmeyeceği’yolunda garanti verdiği konuşulup yazıldığını ifade ediyor. Güngör, “Bu David Sultan, uzun yıllar İsrail ordusunda görev yaptıktan sonra Dışişleri kadrosuna alınan azılı bir İslam düşmanıydı” diyor.  

“Yolun sonu dikta yönetimine gider”

Haber: Hanife Açıkalın

Türkiye’nin tek seçeneğinin başkanlık sistemi olduğunu öne süren Recep Tayyip Erdoğan’a tepki yağdı. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Artık emperyalizmin temsilcisi ve BOP eşbaşkanı olduğu için isteklerini yerine getiriyor” sözleriyle tepki gösterdi. Vural, emperyalizmin başkanlık sistemi yoluyla Türkiye’yi dönüştürmeyi amaçladığını söyledi. Başkanlık sisteminin milleti ayrıştırma, egemenlik ve üniter yapıyı gevşetmeyi temel aldığını anlatan Vural, şunları söyledi: “Özerklik ve federasyon taleplerini meşrulaştıracak olan başkanlık sistemidir. Üniter devlet yapısında olmayacağına göre, eyalet ve de federasyon taleplerini meşrulaştıracaktır. ‘Özerkliği ver başkanlığı al’denkleminin bir parçası. Türkiye’nin böyle bir ihtiyacı yok. BOP çerçevesinde Irak’taki yapılanmanın, Suriye’de öngörülen sistem gibi Türkiye’de de bunu kullanmak istiyorlar.”

Gök: Diktatörlük
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök ise, tartışmayı ortaya atanların zihinlerinin berrak olmadığını söyledi. Erdoğan’ın gündemi değiştirmek için algı operasyonu yaptığını savunan Gök, “Arzu ettikleri bir diktatörlüktür. Türkiye’nin gerçek gündemi işsizlik, kıdem tazminatları, Cizre olayları ve yolsuzlardır” dedi. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu da, muhalefette başka iktidarda başka konuştuğunu söyledi. Erdoğan’ın ‘tek adam’ özleminin başkanlık sistemi yoluyla ele geçirebileceğini düşündüğünü anlatan Kanadoğlu, “Özentilik olarak değil de arzuyu ortaya koyuyor” diye konuştu.

Dengeler rejimi
Erdoğan’ın “Başkanlık” değil “Başkancılık” sistemini istediğini anlatan Kanadoğlu, bunun yolunun “dikta” yönetimine kadar uzandığını anlattı. Başkanlık sisteminde kuvvet ayrılığı ilkesinin katı şekilde uygulandığını anımsatan Kanadoğlu, şöyle dedi: “Başkanlık aslında dengeler rejimidir. Parlamenter sistemde bile bütün, erkleri kendi elinizde tutma çabasındasınız. Yasama sizden soruluyor, yürütme zaten siz de, bağımsız bir yargı yok. Başkanlık sisteminin bu şartlar içinde gerçekleşmesi bunu Türk usulü başkanlık sistemi yapar. Aslında bir dikta olur, başka şekilde nitelendirilemez”.