"Şeb-i yeldâ" düşünceleri

"Şeb-i yeldâ", senenin en uzun gecesidir. Gök bilimcilere göre Aralık ayının 21. gecesine (dün gece) tesadüf eder. Ama şair farklı görüşte:

"Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir//Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat."

(Şeb-i yeldâyı [en uzun gece] astrolog yahut astronom bilmez. Gecelerin kaç saat olduğunu sen dertlilere sor.)

Gerçekten de en uzun gece, acılarımızın en dayanılmaz olduğu gecedir. Bin-bir acı içinde, sabah ezanı okundu-okunacak diye beklerken saatin daha gecenin 12''si olduğunu öğrenmeniz kadar kahredici bir rûh hâli var mıdır?..

"Dert gece azar" derler. Karanlık basınca hem dert azar hem de geceler uzar. Size de çâresiz "Ya Rab bu uğursuz gecenin yok mu sabahı" diye feryâd u figân etmek düşer...

Aslına bakarsanız yeryüzünde dertsiz insan yoktur. "Dertsiz baş (kul) olmaz.", "Dertsiz baş terkide gerek.", "Ağrısız baş mezarda gerek" gibi atasözlerimiz de bunu ifade eder. İster zengin olsun ister fakir, ister şâh olsun ister gedâ, herkesin kendine göre muhakkak bir derdi vardır.

Belki duymuşsunuzdur ama güzel hikâyedir, yeri gelmişken anlatayım: "Pâdişâh hastalanır, doktorlar çare bulamaz." Erenlerden bir zât ''Dertsiz birini bulup gömleğini giydirin, iyileşir'' der. Yedi iklim dört köşeyi dolaşırlar, fakat nâfile... Dertsiz bir baş bulamazlar... Derken son anda kuş uçmaz kervan geçmez bir köyde yaşlı bir zât ''hiç derdinin olmadığını'' söyler. Sevinirler!.. Yazık ki onun da gömleği yokmuş."

Bizim edebiyatımızda dertlerin en büyüğü "ayrılık"tır. Mevlânâ''nın meşhur eseri "Mesnevî" ayrılıktan şikâyetle başlar:

"Dinle neyden kim hikâyet etmede//Ayrılıklardan şikâyet etmede."

"Ölüm Allah''ın emri//Ayrılık olmasa" diyen şair de ölümden ziyade ayrılıktan şikâyetçi…

Divan şairleri ayrılık gününün uzunluğu ile "şeb-i yeldâ"yı (en uzun gece) karşılaştırarak ayrılık günlerinin şeb-i yeldâdan daha çok ve daha uzun olduğunu söylemişlerdir. Nitekim Behiştî (ö. 1571) şöyle der:

"Yılda bir olur şeb-i yeldâ velî ey subh-ruh//Âlem-i hecrin igen çoktur şeb-i yeldâları."

Şair Muhyî de "hesap günü"nün (rûz-ı mahşer) uzunluğu ile şeb-i yeldâyı mukayese ederek ayrılık gecelerinin hesap gününden daha uzun olduğunu söyler:

"Gerçi kim gâyet uzun derler kıyâmet rûzunu//Çok uzun andan şeb-i yeldâ-yı hicrânın senin."

Bu konuda Nâbî''nin (ö. 1712) "Gözler âb-ı hayat çeşmesine döndü, ayrılık günü şeb-i yeldâ gibi uzadı" mealindeki beyti de meşhurdur:

"Dîdelerden çeşme-i âb-ı hayat oldu revân//Oldu rûz-ı hecr tûlânı şeb-i yeldâ gibi."

Kısacası; gök bilimciler "şeb-i yeldâ"nın (en uzun gece) 21 Aralık gecesi olduğunu söyleseler de en uzun gece dertlerin arttığı, acıların dayanılmaz hale geldiği gecelerdir. Hele bir de ayrılık derdine tutulmuşsanız sabah hiç olmaz.

**

ACZİMİN GİRYESİ:

 

EN UZUN GECE

Gök bilimci ne bilsin hangisidir en uzun gece,

Sen onu dertlilere sor, söylerler nasıl ve nice.

(Li-müellifihî)

Yazarın Diğer Yazıları