Siyasi amigolar!

Beşiktaş Belediye Başkanı görevden uzaklaştırıldı. Suçlu mu, suçsuz mu? Buna karar vermek konumunda değilim. Bildiğim, son bir buçuk yıldır Murat Hazinedar'ın resmi ve özel tüm işlerinin didik didik edildiği. 18 müfettiş belediyede yatıp kalkar hale gelmişti. Somut bir şey bulunsa büyük gürültülerle toplantılar düzenlenir ve açıklanırdı. Görevden almaya gerekçe gösterilen eski bir belediye çalışanının sözlü beyanları. Madem "hukuk devleti"yiz bunları belgelerle ispatlama mecburiyeti var. Aksi halde uygulamanın yasal olduğuna inanmak mümkün değil.

Karalama ya da değil, ateşi yakan "havuz medyası". Dramatik olan ne biliyor musunuz? Haberde imzası ve resmi olan muhabiri yıllar yılı "iyi CHP'li olarak tanımam". Epey süre de beraber çalıştık. Patronaj değiştikten sonra demek ki o da politik eğilimini çarpıttı. Pek çok isim gibi döndü. Her halde yapısı buna müsaitti. Neyse bu onun bileceği şey.

Esas canımı sıkan

CNNTÜRK'ün Gece Görüşü'nde öyle sahneler yaşandı, öyle laflar edildi ki üzüldüm. Gazeteciler taraflı olabilir. Bunu sergilemeleri doğal. Ancak saygı ve doğruluk daima ön planda tutulmalıdır. Beşiktaş'a gelince, CHP'nin kendi başkanı için yaptırdığı soruşturma da tartışıldı. Sonuçta genel başkana "bilgi notu" olarak intikal ettirilen değerlendirmeye "rapor" yaftası iliştirenler çıktı.

Murat Hazinedar yayına bağlandı. Doğal olarak savunma yaptı. "Tüm inceleme ve soruşturmalardan hiçbir sonuç çıkmadı. 17 ay önce savcılığa müracaat etmeme rağmen, beni çağırıp ifademi dahi almadılar. Ortada sadece bir meczubun iddiaları var" dedi. Daha konuşması devam ederken iki isim birden saldırıya geçti. Abdulkadir Selvi, "Bir toplantıda Fethullah Gülen'e, hocaefendi hazretleri dedin mi" sorusunu yöneltti. Hazinedar "Bu kaydın montaj olduğunu biri devletin olmak üzere iki üniversiteden aldığım raporlarla ispatladım" diye cevap verdi.

Aynı takımdan Nevzat Çiçek'in çığlık çığlığa şu sorusuyla şaşkına döndüm; "Makam odan kaç metrekare? CHP'de seninkinden büyük olan belediye başkan odası var mı?" Bereket Gürkan Hacır hak edilen karşılığı verdi; "Nevzat, tivitleri bırak!"

Tekrarlıyorum taraf değilim. Abdulkadir Selvi ve Nevzat Çiçek'e bundan sonra gazeteci demeyeceğim. Bunlar birer "siyasi amigo"dur. Yanlı olabilirsiniz. Tabii bir yere kadar. Kafamdaki objektiflik ölçüsü İbrahim Uslu. O da hükümet yanlısı ama araştırmacılığı da yorumları da ortadan. Uslu'yu en azından "siyasi adabı" için tebrik ediyorum.

***

Şiddet sorunu

NTV'deki tartışmaya ise güncel bir konuyla başlandı; "şiddet". İki küçük kızını öldüren baba ve karısını yolda tekmeleyen koca vakaları peş peşe gelince tartışmaya bunlarla girildi. İlginç olan Agah Aydın adlı psikiyatristin söyledikleri idi; "Kadınlardan daha az vergi ve SSK primi kesilerek çalışmaları teşvik edilmeli". Ardından süt izni gibi sosyal iyileştirmelerin kaldırılmasını istedi. Doğrusu kadınları çalışmaya teşvikin bu yollarla sağlanmasını sanıyor olması tuhaf. Saçma sapan tezine bir de ilave yaptı; "Dünyadaki değerli şeylerin -gayrimenkuller dahil- yüzde doksan dokuzu erkeklerin"i ilave etti. Sizce ne demek istedi?

Avukat Rezan Hepözdemir kadına şiddetle mücadelede mevcut yasaların yeterli olduğunu savundu. Uygulamada hatalar yapıldığını belirtti. Ali Saydam, "Kamu Spotu" ya da "Zorunlu Yayın" denilen minik kuşaklarla bu işlerin çözülemeyeceğini anlattı. Bir de soru sordu; "Hangi dizide şiddete karşı çıkan bir bölüm izliyoruz".

Yağız Şenkal

NTV'de en önemli vurgu Yağız Şenkal imzalıydı. Dün tamamı yayınlanan "cinayet göz göre göre geldi" araştırmasından bir bölümü Bugün Yarın'ın içinde izledik. Duygu Kadakal'ın kocası tarafından katledilişine herkesin seyirci kalmasını iyi işledi.

Şenkal'ın tespitlerinden bazı rakamlar vermek istiyorum. Eşi ve sevgilisi tarafından öldürülen kadın sayısı sadece 2017'de 409'u buldu. Son birkaç sene içerisindeki artış yüzde 1500. Şiddet gören bayanlarımızın sayısı tam 14 milyon. Her fırsatta yüklendiğimiz polisin bu büyük yangına müdahalesi mümkün değil. Çözüme aileden başlamak şart.

***

Bu dava bitmez

New York'taki davanın ilk bölümü tamamlandı. Mehmet Hakan Atilla'nın cezasının 11 Nisan'da kesinleşeceğini zannedenler yanılıyor. Bu iş şimdiden Flash Gordon -Baytekin- filmlerine dönüştü. Hani şu çocukluğumuzun 31 kısım yapımlarının değişik uyarlamasına hazır olun. Kurguyu anlamak için "kurban seçilen bankacımızın suçlu ilan edilmesinin peşinden yargıcın değiştirilmesi"ne iyi bakmalı. Belli ki ABD yönetiminin bundan sonra uygulayacağı senaryo da hazır. Bakalım hangi yeni tezgahlarla karşılaşacağız!

Yazarın Diğer Yazıları