Yasalara uymak…

Turgut Özal, "Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz" demişti. Oysa bizim kültürümüzde yanlış atılan bir adıma, bir defa da olsa göz yumuldu mu gerisinin geleceği Nasreddin Hoca fıkralarına bile girmişti. Bilinen hikâyedir; Nasreddin Hoca gece yatarken sakalının üzerinden bir fare geçer. Hoca hemen hanımına seslenir: "Hanım, hanım kalk, sakalımın üzerinden bir fare geçti, onu yakalayalım." Hanımı:"Bu gece karanlığında fareyi nasıl yakalayacağız? Hem sakalının üzerinden fare geçmişse ne olacak sanki?" deyince Hoca:"Öyle deme hanım, alışır, her gün geçmeye kalkar, yol olur." karşılığını verir.

Özal'dan sonra büyüklerimizce anayasayı, yasaları ihlâl etmek yol oldu, yasalarımız kevgire döndü.

Çocukluğumuzdan beri bizim duyduğumuz, bildiğimiz şudur: "Yasalar yanlış da olsa, yerine doğrusu getirilinceye kadar cari kanunlara uyulması gerekir." Demokratik rejim bir sacayağı misali "yasama", "yürütme" ve "yargı" sayesinde ayakta durur. Maalesef günümüzde yasaları ayak bağı olarak gören bir zihniyet ortaya çıkmaya başladı. Tarafsız olacağına dair Meclis'te yemin eden cumhurun başı milletin bir kesimini temsil eden "Millet İttifakı"na zillet ittifakı, illet ittifakı diyebiliyor. Anayasa, TBMM Başkanı'nın kendi partisinin siyasî faaliyetlerine katılamayacağını söylerken Meclis Başkanı Binali Yıldırım istifa etmeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday oluyor. % 49 oyla Başbakan olan birisi görevden uzaklaştırılabiliyor. Halkın oyuyla seçilen belediye başkanları yapılan baskılar sonucu istifa etmek zorunda kalıyorlar… Bütün bunlar hakkı-hukuku göz ardı etmek değil midir?

Geçen gün "Yeni Osmanlılar" adına Namık Kemâl ve Ziya Paşa'nın 1868'de Londra'da çıkarmaya başladıkları Hürriyet Gazetesi'nin yeni baskısını (bk. SÜRGÜNDE MUHALEFET: Namık Kemâl'in Hürriyet Gazetesi [1868-1869] Eksiksiz Tüm Koleksiyon. Yayına Hazırlayan: Alp Eren Topal, Vakıf Bank Kültür Yayınları, II cilt, İst. 2018) incelerken bu konu ile ilgili bir yazı dikkatimi çekti. Özet olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa ismini duymuşsunuzdur. Meşhur Mısır valisi… Her nasılsa, kendi adamlarından çok sevdiği bir gencin adı suça karışır. Ve mahkeme genci idama mahkûm eder. Adı geçen genç idam sehpasına götürülürken Mehmet Ali Paşa'nın hüngür hüngür ağlamakta olduğunu gören bir zat Paşa'ya yaklaşarak: "Efendim, şu gencin gençliğine nasıl kıydınız? Bu kişiyi siz yetiştirdiniz. Onun idamına nasıl razı oluyorsunuz? Gerçi kanun onun idamına hükmetti. Lakin bu kanunu yapan sizsiniz. Bir fermanınız onu cezadan kurtarabilirdi" deyince Mehmet Ali Paşa şu cevabı verir: "İşte o kanunu ben yaptığım için ben bozamam. Zira bir kere bozulmaya alışan kanun, kanunluktan çıkar."

İşte arşın işte endaze…

Yöneticiler yasaları istediği şekilde yorumlar, işine geldiği şekilde değiştirir hatta çıkarları doğrultusunda yok sayarsa toplumda hukuka güven sarsılır ve herkes kendi hukukunu uygulamaya başlar ki Allah korusun geri dönülmez bir yola girilmiş olur. Söylemesi bizden…

***

ACZİMİN GİRYESİ:

                   HUKUKU ÇİĞNEMEK

Yöneticiler kanunlara uymazsa, toplum uyar mı?

Hukuku çiğneyenler, ezilenin sesini duyar mı?

                                                  (Li-müellifihî)      

 

Yazarın Diğer Yazıları