Zaman tünelinde eski İstanbul'a seyahat

Abdülaziz Bey''in Osmanlı toplumunun günlük yaşam, törenler, gelenek ve görenekler ile kullanılan tabirler üzerine bilgi ve gözlemlerini kaleme aldığı on dört defterden oluşan bu kıymetli eser, merhum Prof. Kâzım Arısan ile kızı Duygu Arısan Günay tarafından adeta kılı kırk yararak hazırlandı. Okurun rahatlıkla okuyabilmesi için sadeleştirilen ve dipnotlarla zenginleştirilen eser, özellikle İstanbul yaşamı ve kültürü konusunda nadide bir başvuru kaynağıdır. Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri''nde eski doğum ritüellerinden evlenme törenlerine, kocakarı ilaçlarından musiki aletlerine ve spor karşılaşmalarına kadar zengin bir bilgi hazinesine ulaşacak, eski İstanbul''daki gündelik yaşamı, yemek tariflerini, satıcıları, pehlivanları, giyim-kuşam çeşitlerini, batıl inanışları, eğlenceleri, mehtap âlemlerini, sünnet törenlerini, falcıları, akşamcıları, tulumbacıları kısacası yitip gitmiş bir dünyanın kayıtlarını bulacaksınız.

İlk baskısı 1995''de yapılan kitabı yayına hazırlayan Prof. Kâzım Arısan ile Duygu Arısan Günay eserin yazıldığı dönemle ilgili şu bilgiyi veriyor:

Doğumu 1850, ölümü 1918 olan yazar şu padişahların saltanatını yaşamıştır: Abdülmecid (1839-1861) zamanında yazar 1-11 yaşlarında; Abdülaziz (1861-1876) zamanında 11-26 yaşlarında; V. Murad (1876) zamanında 26 yaşlarında; II. Abdülhamid (1876-1909) zamanında 26-59 yaşlarında; Mehmed Reşad (1909-1918) zamanında 59-68 yaşlarındadır. Dolayısıyla yazarın en çok son iki padişah dönemini çok iyi hatırladığını, daha önceki dönemler hakkında da daha yaşlılardan bilgi edindiğini söyleyebiliriz.

Yazarın hazırladığı müsveddenin hangi tarihte ele alındığına dair kesin bir bilgi yoktur. Ancak notlarda geçen "Yüz yıldır odanın kapıya karşı gelen duvarına sedir, diğer duvarlarının önüne kanepe ve koltuk konmakta. Bu değişiklik II. Mahmud [1808-1839] tahta çıktıktan biraz sonra olur" ifadesinden bu notları 1910''lu yıllarda kaleme aldığını varsayabiliriz. Ayrıca yazar ön sözünde "Türk Ocağı, Türk Yurdu, Türk Derneği adıyla kurulacak yerlerde..." demekle bu kurumların henüz kurulmakta olduğunu belirtmektedir. Türk Ocağı 1912 yılında çalışmaya başlamış ve görüşlerini Türk Yurdu dergisinde yansıtmıştır. O zaman yazarın eserini bu yıllarda tamamladığını söyleyebiliriz. Bunun dışında yaşadığı zamana işaret olabilecek bir cümleye rastlanmamıştır. Bütün gözlemler kendini ve zamanı soyutlayarak verilmiştir. En çok kullandığı "evail-i asırda" (yüzyılın başında) sözcükleriyle verdiği bilgileri Hicri 1300 yılının başlarına (M. 1883) ait olarak kabul etmek doğru olur. Kendisi o zamanlar 33 yaşlarındadır. Yazar; yaşadıklarını, gördüklerini ayrıntılara girerek anlatırken kendi zamanından önceye ait, duyduğu ya da okuduğu bazı bilgileri de yer yer eserine eklemiştir.

Kitaptaki konu başlıklarından bazıları şöyle: *Çocuğun doğumu öncesi ve sonrası yapılan işler ve uyulan adetler *Ninniler, çocuk tekerlemeleri, çocuk bilmeceleri, sünnet *Erkek çocuklara lala tayini *Mektebe başlama *Genç erkeklerin sakal bırakması * Kız çocuklarının kadın mekteplerinde eğitimi * Evlenme, evlenecek gençlere kız arama, kızların görücüye çıkması, düğün *İstanbul''da tüccar, esnaf ve sanatkarların bulundukları yerler *İstanbul''un semtleri ve evleri *Giyim kuşama dair bilgiler *Binek, yük hayvanı, arabalar ve kayıklar *Dini günler ve bayramlar, hacıların uğurlanma ve karşılanmaları *Eski Osmanlı adab-ı muaşereti *Toplum kesimleri; mahalle bekçileri, tulumbacılar, esir ve esirciler, goygoycular, külhanbeyleri, ebeler, tabibler *Uğurlu uğursuz sayılan davranışlar *Müneccim ve bakıcılar, cinciler, büyücüler *Pehlivanlar ve hayvan dövüşleri *Çengiler, köçekler, meddahlar ve ip canbazları

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

***

Karadeniz''i çırpındıran şair

Türkiye''de ünlü ''Çırpınırdın Karadeniz'' şiirinin yazarı olarak bilinen Ahmet Cevat''ın aynı isimli kitabı Nestor Yayınları tarafından basıldı. Ahmet Cevat''ın şimdiye kadar Azerbaycan''da çıkmış şiirlerinin tamamının dahil edildiği kitabı Türkiye Türkçesine Dr. Mayis Alizade aktardı. "Çırpınırdın Karadeniz" kitabında Cevat''ın ve ailesinin Türkiye''de bilinmeyen fotoğrafları da yer aldı.

Türk dillerinin önemli kalem sahiplerinden biri Ahmet Cevat 5 Mayıs 1892''de Azerbaycan''ın Şemkir bölgesinde doğdu. Cevat''ın dünyaya bakışının şekillenmesinde önce Gence''de eğitim gördüğü ortam, ardından ise Osmanlı İmparatorluğu''yla kurduğu ilişkiler mühim rol oynadı. Birinci Dünya Savaşı sırasında kaleme aldığı ''Çırpınırdın Karadeniz'' şiiri Ahmet Cevat''ın Osmanlı''da da tanınmasına neden oldu. 1917 yılında o zamanki Çarlık Rusya''sının bir vilayeti olan Bakü''de toplanarak Kars, Ardahan ve Erzurum bölgelerine sevk edilen yardımların yerlerine ulaştırılmasında koordinatörlük görevini yerine getiren Ahmet Cevat, 28 Mayıs 1918''de ilan edilmiş Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Marşı''nın yazarı olarak da tarihteki yerini aldı. Cumhuriyet''in ilan edildiği günlerde Ahmet Cevat ''Çırpınırdın Karadeniz'' şiirini Türk milliyetçiliğinin babası Hüseyinzade Ali Bey''e imzalayarak hediye etti. O günlerde Ahmet Cevat, Türk Ordusunun Azerbaycan''a gelişini alkışlayan ve Enver Paşa''yı yücelten şiirlerin altına imzasını koydu. 27 Nisan 1920''de Azerbaycan Cumhuriyeti''nin Rusya tarafından işgal edilmesinden sonra Türkçülük ve milliyetçilik pozisyonunu terk etmeyen Ahmet Cevat''ın hayatının sıkıntlı dönemi başladı. Özellikle şairin birkaç şiirinin 1928''de İstanbul''da yayınlanmasından sonra Ahmet Cevat ''Sosyalist enternasyonalisti'' kalem sahiplerinin saldırısına maruz kaldı. 1936''da Sosyalist Azerbaycanı''nda kimliklerden ''Türk'' kelimesinin çıkarılması Türk milliyetçisi kalem sahipleri için yolun sonu oldu. Haziran 1937''de tutuklanan Ahmet Cevat''ın 13 Ekim''de çıkarıldığı ve sadece 15 dakika süren mahkemesinde "Türkiye ajanı olmadığını" ifade etmesine rağmen mahkemenin aldığı kurşuna dizme kararı yarım saat sonra infaz edildi. 1956 yılında SSCB Yüksek Mahkemesi Ahmet Cevat''ın dosyasına yeniden bakarak beraat kararı aldıktan sonra, şairin bazı eserleri Azerbaycan''da yeniden basıldı. Azerbaycan''da heykelinin bulunmamasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti Ahmet Cevat''ın şairliğine ve kişiliğine önem vererek Ankara''da heykelini dikti

Nestor Yayınları Tel:(0532) 247 64 20

***

HAFTANIN KİTABI

Efsanenin kaleminden

Basın tarihimizin en renkli kalem ustalarından biriydi İslam Çupi. Uzun meslek yıllarını spor yazarlığıyla geçirmiş olmasının yanı sıra tutkulu bir İstanbul âşığıydı. Spor yazarlığı dışında kaleme aldığı şehir hikâyeleriyle de okuyucusunun beğenisini kazandı. Ardında spor ve kültür alanında okura eşine az rastlanır satırlarla dolu bir miras bıraktı. Yetiştiği Topkapı, Pazartekke, Şehremini sokaklarından başlayarak kentteki en hareketli caddelerin, meydanların, plajların, tiyatroların, sinemaların, statların, gazetelerin, vapurların, tramvayların, seyyar satıcıların, şoförlerin, artistlerin kısaca bu şehrin haritasında yer bulan tüm parçaların ve kimi gerçek kimi hayali, günlük yaşamda karşımıza çıkabilecek tiplerin öykülerini yazdı.

İslam Çupi, bir nevi biyografisini anlatır gibi kaleme aldığı "Hey Gidi İstanbul"da, şehrin 1940''lı yıllarından itibaren geçirdiği değişimi, büyüsünü yitiren kentten geriye kalanları sıra dışı üslubuyla okuyucuya aktarıyor.

İş Bankası Kültür Yayınları Tel:(0212) 252 39 91

***

Tüm yönleriyle Yahya Akengin

Eserleri ve faaliyetleriyle kültür hayatımıza büyük katkıları bulunan Yahya Akengin''in hayatı kitaplaştı. İlhan Karoğlu tarafından kaleme alınan "Yahya Akengin / Hayat-Sanat-Eser" adlı kitapta Akengin tüm yönleriyle, kapsamlı bir biçimde ele alınıyor. Akengin''in; şairliği, romancılığı, tiyatroculuğu ve öykücülüğünün de masaya yatırıldığı kitap özgeçmişi ile başlıyor. İlhan Karoğlu''nun uzun ve titiz bir çalışma sonunda ortaya çıkardığı kitapta eserleri tek tek incelenirken, ayrı bir bölümde de şiir ve romanlarına tematik açıdan bakılıyor. Kitabın giriş bölümünde de Yahya Akengin''in hayat hikâyesi ayrıntılı biçimde okura aktarılıyor

Paradigma Yayınları Tel:(0532) 415 76 19

***

KÜTÜPHANEMDEN:

Belgelerle siyasi tarihimizin tartışılan yılları

Yakın tarihimizin özellikle günümüzün 100 yıl gerisinden başlayan bölümü, hâlâ üzerinde çok şey söylenip tartışılan bir dönem. Bu dönem ile ilgili pek çok olay ve konu üzerinde mutabakat sağlanmış değil. Tarihî hakikati ortaya koymak adına farklı bakış açılarıyla yapılan farklı yorum ve farklı değerlendirmeler bu dönem üzerindeki tartışmalara katkı sağlıyor. Bu konudaki çalışmalardan biri de Süleyman Kâni İrtem''in tefrika ve hatıralarından yola çıkarak Osman Selim Kocahanoğlu tarafından yayına hazırlanmış olan "Meşrutiyet Doğarken / 1908 Jön-Türk İhtilali" adlı eser. Üzerinde hâlâ merakla araştırmalar sürdürülen İttihad ve Terakki''nin siyasi ve örgütsel mücadelesinde bilinmeyen bazı hususlar bu kitap ile biraz daha aydınlatılmaya çalışılıyor. Kitapta kullanılan pek çok belge ve bilginin bu konuda daha önce yayınlanmış eserlerin hiç birinde yer almadığı dikkate alındığında eserin önemi daha da iyi anlaşılıyor. 1999 Temel Yayınları''ndan çıkan kitabın asıl dikkate değer tarafı ise, yazarının Meşrutiyet öncesindeki ihtilalci eylemlerin içinde bulunmuş gizli bir İttihatçı olmasıdır. Aynı zamanda Balkanlar''daki çeşitli kazalarda Abdülhamid yönetiminin kaymakamlık görevlerinde de bulunan yazar hakkında Osman Selim Kocahanoğlu şu bilgiyi veriyor:

"İttihad ve Terakki Cemiyeti, 1908 öncesinde gizli faaliyetlerini Selanik ve çevresinde yoğunlaştırır. Genç subaylar ve mülkiye memurları arasındaki taraftarlarını hızla artırmaya başlarken Süleyman Kâni de bunlardan biri olur..."

(Ahmet Yabuloğlu)

Yazarın Diğer Yazıları