Batı, "Ver kurtul(alım)" diyor

Batı’da bir  “Yahudi lobisi”  var mı?
-Hem de binlerce yıllık.
İşte bu Batı, kendisinden sürekli “vatan”  talep eden bu  “Yahudi lobisine” kendisine soykırım ve sürgün uygulayan İspanya ve Almanya’dan toprak istemiyor. Çünkü onlar  “kendinden” ! Birileri bir şeylerden vazgeçecekse eğer, bu niye Batı olsun ki?! Tutuyorlar sürgünde de, soykırımda da Yahudi’ye sahip çıkan Osmanlı’dan, Müslümanlardan toprak istiyor, satmayınca da, alavere-dalavere ile hedeflerine ulaşıyorlar.
Batı böylece Yahudi taleplerinin baskısından Müslümanlardan hile ile kotardığı topraklar sayesinde kurtuluveriyor.
Batıda bir de Ermeni lobisi var mı?
-Var.
Bu lobi  “ille de soykırım, ille de  tazminat ve toprak”  talebinde bulunuyor mu? Bulunuyor. Batı Ermeni’ye, yahu senin Ermenistan diye bir devletin var, ne diye toprak istiyorsun, demiyor. Yine bu Batı,  “Şu soykırım dediğin şey gerçekten olmuş mu olmamış mı, arşivlere falan baksak!”  da demiyor. “Sen haklısın Türkler haksız!” diyor ve dönüp Ankara’ya sesleniyor:
“- Kendini boşuna savunma. Ermenilere haksızsın demek suçtur. Suçunu kabul et, yoksa ne AB üyesi olabilirsin, ne ABD ile ilişkilerin normalleşir!”
Yani Batı Ermeni lobisi baskısından da Türkiye kesesinden bol kepçe bahşişlerle kurtulmayı kafaya koymuş bulunuyor.
Dedikleri,  “Ver, sen de kurtul, biz de kurtulalım!” dan başka bir şey değil.
Batıda bir PKK, Barzani, Talabani lobisi oluştu mu?
-Oluştu!
Batı bu lobiler bahsinde de Yahudi ve Ermeni lobisi bahsindeki alışkanlıklarını sürdürüyor.  “Yahu”  diyorlar,  “Adamlar eroin ticareti, terör ve şantajla geçiniyor, Türkiye’de gövdeyi götürecek kanlar döküyorlar, tamam, anladık. Avrupa ve ABD’de de kirli işlere bulaştılar, şimdiden başımıza belâ olmaya başladılar. Gel ey Ankara bu olumsuzluklardan birlikte kurtulalım, bunun yolu da, onlar ne istiyorlarsa senin vermendir. Af ise af, siyasallaşma ise siyasallaşma, özerklikse özerklik, Irak’ın kuzeyinde bir devlet ise, devlet, yani, ’Ver, birlikte kurtulalım’” ...
Rum-Yunan lobisi için de, “Kıbrıs’ı ver, Ege’den vazgeç” ten başka bir şey istendiği yok Türkiye’den..
Batıda bir  “Fener Ortodoks Patrikhanesi”  lobisi var mı?
-Olmaz olur mu?
İşte bu konuda da Batı Türkiye’ye,  “Fener ne istiyorsa ver de, hem kendini hem bizi  Bartholomeos’un ağız kokusundan kurtar” dan başka ne diyor! İstanbul’a  “Konstantinapolis” diyormuş, deyiversin.  “Ekümenik Patrik olmak istiyormuş” oluversin. Sur içinde Vatikan tipi bir devlet kuracakmış, kuruversin!
Yüz milyarlarca dolarlık bütçeleri ile misyoner örgütler,  “Biz, Türkiye’ye gideceğiz, Asya’yı Hıristiyanlaştırmak için Anadolu’yu üs olarak kullanacağız”  diye yola çıktıklarında Batı’dan yine aynı talepler geliyor:
“- Bu bir insan hakkı, bu bir din özgürlüğüdür. Zorlaştırmayın.”
Batı’nın bir  “Pazar ihtiyacı”  var mı?
Olmaz olur mu?
Batı, Pazar ihtiyacı bahsinde de lobiler bahsindeki tavrını dayatıyor. Benim ürettiğimden üretme, satın al, ucuza gelir.
Batı,  “Senin dinin radikal, biraz yumuşat”  diyor.
Batı,  “Senin devletin ’fazla ulusal’ biraz gevşet”  diyor.
Dikkat ederseniz, Türkiye’den sürekli bir şeyler isteyen Batı’nın bu talepler karşısında Türkiye’ye verdiği hiçbir şey yok.
O hep istiyor!
Bütün bunların bir komik bir de acı tarafı var.
Komik tarafı, Batının bütün bu  “yaklaşım” larını  “Dost ve müttefik” olarak yapıyor bulunması. Acı tarafı ise, Türkiye’yi yönetenlerin de bu dayatma ve tuzakları bir “dost, müttefik” önerisi olarak kabul edip, hararetle benimsemiş olması..
Peki, bütün bunlar verildiğinde ortada Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk vatanı diye bir şey kalır mı?
Sorduğunuz şeye bakın..
Bu kimin umurunda ki..

Yazarın Diğer Yazıları