12 yıllık Ümraniye davasında karar

12 yıllık Ümraniye davasında karar
Daha önce verilen beraat, görevsizlik ve düşme kararları sonrasında 235 sanık yönünden devam eden "Ümraniye" davasında tüm sanıkların "silahlı örgüt kurmak yönetmek, üyelik, yardım ve yataklık" suçundan beraatine hükmedildi.

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki onuncu duruşmada, son kez savunma yapan sanıklardan Bedirhan Şinal, kapatılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde aleni tehdit edilip susturulmaya çalışıldığını belirtti.

FETÖ'cüler tarafından 20 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldığını ve suçu sabit olan Osman Yıldırım'a beraat verildiğini savunan Şinal, "Çünkü o FETÖ'nün Osman'ıydı. Onlara sırtını dönemezdi. Kumpasın ortağı olan Osman Yıldırım beraat kararı aldı. Benim gençliğim FETÖ kumpasına kurban gitmiştir. Beni kullanan insanların devlet olduğunu zannediyordum" dedi. Şinal'in savunmasının alınmasının ardından savunma yapacak başka sanık kalmadığı için duruşma öğleden sonraya ertelendi. Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda karar açıklandı. Mahkeme heyeti, "Ergenekon (Ümraniye) örgütü" adı altında bir örgüt olmadığı için, "örgüt kurmak, yönetmek, üyelik, yardım ve yataklık" suçlarından açılan tüm davalar yönünden sanıkların tümünün beraatine karar verdi.

Tutuklu sanıklardan Alparslan Arslan, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Osman Yıldırım'a yöneltilen bütün suçlarının, cezası en yüksek olan "Anayasayı ihlal" suçu kapsamında değerlendirildiğini belirten heyet, bu sanıklardan Alparslan Arslan'ın ağırlaştırılmış müebbet, diğer sanıklar Timuroğlu, Sağır ve Yıldırım'ın ise, müebbet hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti. Ümraniye davasına giden süreç, 2007'de İstanbul'da bir gecekonduda ele geçirilen el bombalarına ilişkin soruşturma ile başladı. Davada ilk iddianameyi hazırlayan isimler arasında Gülen yapılanmasına destek verdiği gerekçesiyle meslekten ihraç edilen firari olarak aranan savcılar Zekeriya Öz, Cihan Kansız ve Fikret Seçen de vardı. Dönemin özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dosyaya bakan hakimler Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu hakkında FETÖ üyeliği suçundan dava açıldı. Özese ve Çalmuk tutuklu, Haşıloğlu hala firari olarak aranıyor. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın ise, FETÖ davasından tutuklu yargılanıyor. İlk duruşması 2008'de yapılan Ümraniye davasında aralarında emekli orgeneraller İlker Başbuğ, Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Hasan Iğsız, emekli tuğgeneraller Veli Küçük, Levent Ersöz, yazar Yalçın Küçük, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, gazeteci Tuncay Özkan, CHP İzmir eski milletvekili Mustafa Balbay, Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın da aralarında olduğu 230'dan fazla kişi yargılandı. Bazı sanıklar, dava sürecinde hayatını kaybetti.

ycc.jpg

'ASLINDA HEDEF TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİYDİ'

Eski Ege Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Ümraniye davasının kurgulanmış ve planlanmış bir süreç olduğunu belirtti.

Tolon, Yargıtay'ın bozma kararının ardından yeniden görülen Ümraniye davası öncesi değerlendirmelerde bulundu. Tolon, 12 yıllık dava süreciyle ilgili olarak "Bu süreç içerisinde hukuk devletinde hukuk dışı yapılabilecek ne varsa hepsine maruz kaldık. Bunu hiçbir şekilde telafi etme, giderme, zihnimizden çıkarma şansları yoktur. Bunu neyle telefi edeceksiniz özür mü dileyeceksiniz? Özürle bunları telefi edemezsiniz. Özürle ölmüşleri geri getiremezsiniz" diye tepki gösterdi.

Habertürk'e konuşan Tolon, "Yüzlerce kişi bu dava sebebiyle bu hukuk dışı bu Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk ilkeleriyle asla bağdaşmayacak bir uygulama sonucu maatteessüf (üzülerek söylüyorum) bu süreç bütün olumsuzluğu ile devam etti. Canlar aldı. Büyük mağduriyetlere neden oldu. Toplumun sağduyu sahibi çok büyük bir kesimi ile biz askerler için Türk Silahlı Kuvvetleri mağdur oldu. Sonuçta Türkiye Cumhuriyeti mağdur edildi. Bunu bir başka türlü düşünmem mümkün değil" dedi.

Tolon, "Şimdi şu soru akıllara gelebilir. Siz niye hedeftiniz? İki orduya komutanlık yapmış bir insanım. Hem Ege Ordusu Komutanlığım sırasında hem birinci ordu komutanlığım sırasında emperyalizmin Türkiye üzerindeki pek çok olumsuz tutumuna direkt karşı çıkan insanım. En başta neye karşı çıktınız diyeceksiniz? En başta 4 Temmuz 2003 tarihinde Erbil'de kahraman silahlı kuvvetler mensuplarımıza kurulan bir tuzakla başlarına çuval geçirilmesi olayına Amerika'daki bir törene katılmak üzere gitmiş olmama rağmen törene katılmayarak geri dönmekle tepki gösterdim. Ve bunu da kamuoyuna açıkladım."

Tolon, şunları söyledi:

"Neydi amaçları neden yapıyorlar bunu. Bana sorarsanız bizler üzerinden giderek tabii ki silahlı kuvvetlerin eski birer mensubu olarak ve kamuoyu tarafından tanınan isimler olarak hem aktif görevimiz sırasında hem sonrasında kamuoyunun bildiği tanıdığı isimlerdik biz. Bunların aydınlatması, karşı çıktığı pek çok olay, gençlerin uyandırılması konusunda FETÖ ve üyeleri bir araya gelerek 'bunlar ve bunlar gibi olanları derhal susturmamız lazım bu sebeple onları itibarsızlaştıralım. Kamuoyu nezdinde ki saygınlıklarını yok edelim, karalayalım' amacıyla yola çıktılar. Aslında hedef büyük güçlü Türk Silahlı Kuvvetleriydi.Sadece Silahlı Kuvvetler bünyesinde yapmadılar. Yargıda yaptılar. Emniyet teşkilatında yaptılar. Üniversitelerde yaptılar. Kamu kuruluşlarında yaptılar. Henüz de bu konuda yapılan mücadelenin sona erdiğine inanmıyorum."

Tolon, "Geçen bu sürecin içerisinde FETÖ ve şürekası (ortakları) maatteessüf (üzülerek söylüyorum) 15 Temmuz iğrenç kalkışmasını, kanlı kalkışmasını Türkiye'nin başına getirdi. Bir darbe teşebbüsünde bulundular. Ne kadar lanetlenseler ne kadar suçlansalar bana göre azdır. Olmayan bir suç, olmayan bir örgüt. Sanığı çok. Tanığı yok. Kanıtı yok. Örgüt yok ama davası var" ifadelerini kullandı.