Türkiye, jeolojik yapısı gereği bir “afet ülkesi” olmasına rağmen, afet eğitimi ve hazırlık konusunda ne yazık ki gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde kalmıştır. Deprem kuşağı üzerinde yer alan şehirlerimiz, ülke nüfusunun yaklaşık %40’ını, ekonomimizin ise %60-65’ini barındırmaktadır. Bu tabloya rağmen, bugüne kadar afet bilinci toplumsal bir refleks hâline getirilememiş, konu büyük ölçüde sivil toplum kuruluşlarının çabalarına terk edilmiştir. Oysa Japonya gibi afet riski yüksek ülkelerde bu eğitimler, anaokulu düzeyinden itibaren devlet politikası hâline getirilmiştir.

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi ve olası İstanbul merkezli büyük bir deprem, sık sık kamuoyunun gündemine gelmektedir. Ancak bu gündem, ağırlıklı olarak kentsel dönüşüm projeleri ve bina yenilemeleriyle sınırlı kalmaktadır. Ne var ki bu dönüşümler çoğu zaman rant odaklı yürütüldüğü için, gerçek anlamda insan güvenliğini önceleyen yapısal çözümler üretilememektedir. TOKİ ve özel sektör tarafından yapılan yeni konut projelerinde bile yeşil alan, toplanma alanı ve otopark gibi temel ihtiyaçlar ihmal edilmektedir. Bu durum, afet sonrası toplanma ve organize olma sürecini doğrudan riske atmaktadır.

Afetle mücadelede başarılı olmak için yapısal iyileştirmelerin yanı sıra zihinsel ve toplumsal bir dönüşüm de gereklidir. Bu nedenle afet farkındalığı, temel bir vatandaşlık bilinci olarak ele alınmalı ve ilk öğretimden üniversiteye kadar tüm eğitim kademelerine entegre edilmelidir. İlave olarak, merkezi sınavlarda (LGS, YKS, KPSS vb.) bu alana dair bilgi ve beceriyi ölçen sorulara yer verilmeli, hatta bu soruların puan ağırlığı artırılarak konuya verilen önem pekiştirilmelidir.

Ancak yalnızca müfredatla sınırlı kalmak yeterli değildir. Ülkemizin afetlere hazırlık konusundaki eksikliğini hızlı bir şekilde telafi edebileceği, stratejik bir fırsat daha vardır: askerlik eğitimi. Türkiye'de her yıl on binlerce genç zorunlu askerlik hizmeti yapmaktadır. Bu süreç, yalnızca askeri disiplin kazandırmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumun afetlere karşı bilinçlenmesini sağlayacak kapsamlı bir eğitim sürecine dönüştürülebilir.

AFET ALAYLARI OLUŞTURULMALI

Ülkemizde mevcut olan dört ordu bünyesinde her biri için ayrı birer “Afet Alayı” kurulmalıdır. Bu alaylar, 5,5 aylık zorunlu askerlik sürecinde sistematik bir afet eğitimi planını hayata geçirmelidir. Bu sayede her yıl binlerce genç, askerlik süresini tamamladığında afetlere karşı bilinçli, eğitimli ve organize bireyler olarak topluma dönecektir.

5,5 Aylık Afet Alayı Eğitim Planı

1. Ay: Temel Askerlik Eğitimi

Acemi eğitimi verilerek disiplin, ekip çalışması ve temel askerî bilgi kazandırılacaktır.

2. Ay: Arama-Kurtarma Eğitimi

AFAD standartlarında temel arama-kurtarma eğitimi verilecek; bireyler çök-kapan-tutun gibi temel reflekslerden enkaz altı kurtarma tekniklerine kadar bilgi sahibi olacaktır.

3. Ay: İlk Yardım (Sıhhiyecilik) Eğitimi

Yaşam kurtarıcı ilk müdahaleleri yapabilecek seviyede temel ilk yardım bilgisi kazandırılacak; bu bireyler iş hayatlarında ve aile ortamlarında kritik roller üstlenebilecektir.

4. Ay: Temel Yangın ve Tahliye Eğitimi

İtfaiye standardında yangınla mücadele, duman altında hareket ve güvenli tahliye konularında uygulamalı eğitim verilecek; ayrıca orman yangınları gibi doğal afetlerde gönüllü destek imkânı oluşacaktır.

5. Ay: Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer (KBRN) Farkındalık Eğitimi

Yeni nesil tehditlere karşı bilinç düzeyi artırılacak; afet anında halkın bilgilendirilmesi ve panik yönetimi konularında öncü bireyler yetiştirilecektir.

Son 15 Gün: Tatbikat ve Saha Simülasyonları

Afet anı tatbikatları, yangın, enkaz ve ilk yardım senaryoları üzerinden simülasyonlarla eğitim pekiştirilecektir.

AFET GÖREV EMRİ

Askerlik hizmetini tamamlayan bireylere sefer görev emrinin yerine Afet Görev Emri verilecek, bu bireyler olası bir afet durumunda bulundukları bölgelerde ya da ihtiyaç hâlinde görevlendirileceklerdir. Böylece ülkenin dört bir yanında görev alabilecek, eğitilmiş ve organize bir sivil destek ağı oluşturulacaktır. Bu bireyler, yalnızca afet anında değil, aynı zamanda afet öncesi bilinçlendirme kampanyalarında ve tatbikatlarda da aktif olarak yer alacaktır.

SONUÇ

Afetlere hazırlık, yalnızca bir kurumun değil, tüm toplumun ortak görevidir. Bu nedenle gençlerimizi sadece askerlik disipliniyle değil, aynı zamanda hayat kurtaran bilgi ve becerilerle donatmalıyız. “Afet Alayları” projesi, hem ülkemizin mevcut zafiyetini giderecek hem de afet bilincini kalıcı hâle getirecek köklü bir dönüşümün başlangıcı olabilir. Unutulmamalıdır ki, afet kader değildir; hazırlıksızlık kaderi belirler.