Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ınEuronews’a yazdığı makaleyi bugünkü yazısında çarpıcı yorumlarla değerlendirdi.
Terkoğlu,köşesinde değerlendiği makalede Albayrak için, "Bize operasyonyapıyorlardediği yabancı sermayeyi Türkiye’ye çağırıyordu. 'NATO üyesi olmayadevam edeceğiz'diyerek şüphe duyan Batı’yı rahatlatıyordu. Biz 'yargı reformunu' milletimizin rahatlığı için sanıyorduk. Albayrak, küresel sermayeye 'adalet sistemininetkin çalışması gibi diğerreformlar da yıl sonundanönce ele alınacak'taahhüdünde bulunuyordu. Meselenin ilginç yanı,BeratAlbayrak ekibinin kontrolündekiSETA, Euronews’uiki ay önce Türkiye karşıtıilan etmişti." ifadelerini kullandı.
Terkoğlu'nun yazısının tamamı şöyle;
Çocuğunuza ilk kez “yalansöylemek kötüdür” dediğiniz anı hatırlıyor musunuz? Kuşkusuz yalan söylemek hatta kandırabilmek de zamanla kazanılan bir yetenek. Kendi zihnindekiler ile başkaları arasındaki ayrımı fark etmekle başlıyor.
Peki, İslamcılar ne zaman yalan söylüyor? Yanıtı kolay: İstedikleri zaman.“Bu hak ilebatılın savaşıdır”diye icat ettikleri “kutlu dava”dan sonra her türlü eylem mubah hale geliyor. Ötekileri kâfir ilan ettikleri kutsallar, kendileri için geçersiz hale geliyor. Yalan belki en masumu.“Savaştadomuz eti yemek mubahtır”diye başladıkları ilkeler hayatın kuralı oluyor. Din, ahlaksızlığa sebep kılınıyor.
‘AJANLIKLASUÇLADIĞIYAYINAYAZDI'
Hazine ve Maliye BakanıBerat Albayrak’ın cuma günü Euronews’a yazdığı makaleyi görünce bunları düşündüm. Albayrak, “bize operasyonyapıyorlar” dediği yabancı sermayeyi Türkiye’ye çağırıyordu.“NATO üyesi olmayadevam edeceğiz”diyerek şüphe duyan Batı’yı rahatlatıyordu. Biz“yargı reformu”nu milletimizin rahatlığı için sanıyorduk. Albayrak, küresel sermayeye“adalet sistemininetkin çalışması gibi diğerreformlar da yıl sonundanönce ele alınacak”taahhüdünde bulunuyordu.
Meselenin ilginç yanı,BeratAlbayrak ekibinin kontrolündekiSETA, Euronews’uiki ay önce Türkiye karşıtıilan etmişti.Yetmemiş, neredeyse ajanlıkla suçladığı kurumun çalışanlarını isim isim fişlemişti. Pelikancıların elinden çıkan raporu, FETÖ’nün Fatih Üniversitesi’nin eski hocası, SETA koordinatörüİsmailÇağlaryazmıştı. O dönem İsmail Çağlar’ın liberal solcuların Birikim dergisinde yazdığı bir yazı, haberlerde ayrıntı olarak kaldı. Çağlar’ın Birikim’deki makalesi, derginin Aralık-2007 sayısında“Kürtler’in 28 Şubatıve Gösterilmeyen Tepkiler”başlığıyla yer almıştı.
“Pelikan raporcusu”Birikim’e ne yazmış diye merak edip internetten de ulaşamayınca, kütüphanenin yolunu tutup arşive girdim.
KÜRTLERETEMİZLİKOPERASYONUYAPILIYORMUŞ
Çağlar’ın“Kürtlerin 28 Şubatı” dediği, bugünkü HDP’nin eski partisi DTP’ye Kasım 2007’de açılan kapatma davasıydı. O günlerde peş peşe gelen şehit haberlerinin ardından yargının hedefinde DTP vardı. Çağlar’ın“gösterilmeyentepki”diyerek eleştirdiği ise AKP’nin DTP’ye sahip çıkmamasıydı.
Cumhuriyetin her inançtan ve kökenden insanı buluşturan “ulus” kavramı onun için bir hakaret ifadesiydi.“Kürtler veMüslümanlar, Kemalist merkezinuluslaştıramadığı ikiunsurdur”diyordu.
DTP’nin hedef alınması için “Kemalist merkez yine‘bin yıl sürecek’bir süreç içerisindeKürt sorununa kendi anladığımanada bir çözüm bulmak yolunagirmiştir” ifadelerini kullanıyordu. Bugün başkası kullansa “içeri atın” yazacakları şu ifadeleri kullanıyordu:
“Hiçbir ayrıma tabi tutulmaksızınbütün Kürt unsurlarakarşı yürütülen ve toplumunbütün öğeleri tarafındandesteklenen bir temizlikoperasyonu ile karşı karşıyayız.Bu temizlik tıpkı 28Şubat sürecinde Müslümanlarayapıldığı gibi, Kürt kimliğininve kamusal görünürlüğününöncelikle sınırlandırılmasıve daha sonra‘bin yıl sürecek’bir süreçle yok edilmesi operasyonudur.Operasyonun siyasikanadında,DTP, ‘PKK’yıterörist ilan et’ baskısı ile işlevsizleştirilmektedolayısıyladaha da köşeye sıkıştırılmaktadır. (…)Ancak Kürtlereuygulanan bu‘itiraf’baskısınınaltında başka amaçların yattığı,DTP’nin bu itirafı gerçekleştirsebile takdir toplayamayacağıçok açıktır.”
İsmail Çağlar’a göre DTP’nin hedef alınmasıyla“Kürtleretemizlik operasyonu”yapılıyordu. AKP ise üstüne düşeni yapmıyordu. Çağlar,“hükümet,milliyetçi duyguları vebeklentileri yükselterek sokaklarayaranmak istemekte”diye AKP’yi eleştiriyordu.
AKP’YEPKK’YAOPERASYONYAPTIRMAMAÇAĞRISI
Birikim’deki makalesinin dipnotuna“bu yazının yayımlanmasınakadar geçen süreiçerisinde partinin kapatılmışolacağından korkmaktayım”diye ruh halini yazan Çağlar, “nereden nereye” dedirten şu ifadeleri kullanıyordu:
“Müslümanların kamusalalandan sürülmesine vemesela, başörtüsünün resepsiyonlardandışlanmasınasessiz kalan aydınlarımızyine Kürt kimliğinin kamusalalandan sürülmesine veaynı şekilde DTP’li vekillerinresepsiyonlardan dışlanmasınada ses çıkaramamaktadırlar.”
“Son dört aydaki terör olaylarıneticesinde yeterliliği ve‘en güvenilir kurum olma özelliği’ciddişekilde sorgulanmaya başlananordu” diyerek karşısına aldığı TSK’ye karşı, AKP’nin“sonuçlarıbilinmeyen bir askerioperasyona hükümet olaraktaraftar olmadıklarını”söylemesini istiyordu.
“Kürt 28 Şubatı’nı durdurmakiçin gür ve cesur bir seseihtiyaç vardır”diyen Çağlar, çözüm olarak TSK’ye ve Kemalistlere karşı“Kürt, Müslümanve sol muhalif”unsurların cephesini öneriyordu. FETÖ üniversitesinin eski çalışanı Çağlar’ın yazdığı makalenin kaynakları arasındaFethullahGülen’in Green Card referansı olanJohn Esposito’nun“GülenHareketi”isimli kitabının olduğunu görmek ise bizi şaşırtmıyor.
Sizi riyakâr sözlerle daha fazla sıkmayayım. Hikâyenin devamını biliyorsunuz.
Birikim dergisi tesadüf değil. Makalede yazdığı gibi istedikleri cepheyi “liberal abiler” öncülüğünde kurdular. Cumhuriyet kurumlarını kurdukları kumpaslarla hep birlikte yıktılar.Kimi, 12 Eylül referandumundaFETÖ ile; kimi, “çözümsüreci”nde PKK ile iştuttular. Şimdi, yerseniz, “enmilli” onlar oldular.Azılı yankesicilerin, cüzdanını kaptıranlara“hırsız”diye bağırması gibi, ülkenin kalanını “terörist” ya da “ajan” ilan ettiler. Sonunda kendi partilerini bile dağıtıp paramparça yaptılar.
Herkesin gidişine fal baktığı Albayrak’ın Pelikan kokulu inançsız makalesi eminim meselenin aslını bilenlere aynı dizeyi düşündürmüştür: Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi!