Almanya’da kamuoyunun önemli bir kesimi, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) adlı partinin yasaklanması yönünde görüş bildiriyor. Bild am Sonntag gazetesi için INSA araştırma şirketine yaptırılan ve 2-3 Mayıs 2025 tarihlerinde 1001 kişiyle gerçekleştirilen ankete göre, halkın yüzde 48’i AfD’nin yasaklanmasını destekliyor. Buna karşılık yüzde 37’si yasaklamaya karşı çıkarken, yüzde 15’lik bir kesim ise kararsız olduğunu belirtti.
Bu sonuçlar, Almanya Federal Anayasayı Koruma Dairesi’nin AfD’yi resmen "kesin olarak aşırı sağcı" ilan etmesinin ardından geldi. Ankete göre, Alman halkının yüzde 61’i AfD’yi açıkça aşırı sağcı bir yapı olarak tanımlıyor. Buna rağmen katılımcıların yüzde 79’u, Verfassungsschutz'un raporunun AfD’ye yönelik görüşlerinde bir değişiklik yaratmadığını ifade ediyor.

ORBÁN’DAN WEİDEL’E TAM DESTEK
Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, Almanya'daki gelişmelere kayıtsız kalmadı ve AfD’ye açık destek sundu. Sosyal medya platformu X üzerinden açıklamalarda bulunan Orbán, “Almanya’da ne oluyor böyle?” diyerek tepki gösterdi. AfD Eş Genel Başkanı Alice Weidel’e seslenen Orbán, “Bize güvenebilirsiniz” ifadelerini kullandı.
Orbán, Avrupa Halk Partisi ile yollarını ayırdıktan sonra uzun süredir AfD ile yakın ilişkiler kurma çabasında. Şubat ayında Budapeşte'de gerçekleşen görüşmede Weidel’i kabul eden Orbán, AfD’yi “gelecek” olarak tanımlamış, Weidel ise Macaristan’ı düzensiz göçle mücadele konusunda "örnek ülke" olarak övmüştü.

ABD’DEN GELEN TEPKİ: "BU BİR GİZLİ ZORBALIK"
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da Almanya'nın AfD'yi aşırı sağcı ilan etmesini eleştirenler arasına katıldı. Sosyal medya paylaşımında bu adımı “gizli bir zorbalık” olarak nitelendiren Rubio, kararın gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Rubio’nun açıklaması, Trump döneminde sıkça görülen ve Avrupa’daki sağcı partilere açık destek sunan ABD müdahalelerinin devamı niteliğinde oldu. Almanya Dışişleri Bakanlığı ise bu eleştiriye hızlı bir yanıt vererek, “TARİHİMİZDEN DERS ALDIK. AŞIRI SAĞA KARŞI DURMAK ANAYASAL GÖREVİMİZDİR” açıklamasında bulundu. Bakanlık, alınan kararın bağımsız bir soruşturma sonucu verildiğini ve son sözü yargının söyleyeceğini hatırlattı.

FPÖ: “BU BİR SKANDALDIR”
Avusturya'dan da Almanya'daki gelişmelere yönelik sert açıklamalar geldi. Aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), Alman istihbarat birimini siyasi saiklerle hareket etmekle suçladı. FPÖ Avrupa Parlamentosu Üyesi Petra Steger, Almanya’da en çok destek gören partilerden birinin istihbarat takibine alınmasını “büyük bir skandal” olarak nitelendirdi.
Steger, “İktidar sınıfı gücünü kaybetme korkusuyla devreye giriyor. Bu da onların ne kadar müdahaleci ve gerilim yaratmaya meyilli olduğunu gösteriyor” dedi.

ALMANYA’DA YASAL SÜREÇ BAŞLIYOR
AfD’nin yasaklanması, sadece siyasi değil aynı zamanda hukuki bir süreci de beraberinde getirecek. Alman Anayasayı Koruma Dairesi, yıllardır süren bir izleme ve analiz sürecinin ardından hazırladığı raporda, AfD'nin "insan onurunu hiçe sayan, radikal bir yapıya dönüştüğünü" vurguladı. Bu yeni sınıflandırma, AfD'nin devlet tarafından daha yakından izlenmesine olanak tanıyor.
AfD ise tüm bu kararlara karşı hukuki mücadele başlatacağını açıkladı. Parti yetkilileri, alınan kararların siyasi olduğu görüşünde birleşiyor ve anayasal düzene bağlı olduklarını savunuyor.

ALMANYA DEMOKRASİ SINAVINDA
AfD’nin yasaklanması tartışması, Almanya’yı sadece iç siyasette değil, Avrupa ve transatlantik ilişkilerde de önemli bir sınavla karşı karşıya getiriyor. Demokratik değerler, ifade özgürlüğü, aşırı sağın yükselişi ve güvenlik kaygıları arasındaki denge yeniden tartışmaya açılmış durumda. Kararın nasıl sonuçlanacağı, hem Almanya’nın iç istikrarı hem de Avrupa siyasetinin geleceği açısından belirleyici olacak.
