Amerika'da darbe girişimi. Her ayaklanmanın her darbenin arkasında olan ABD iyi mi böyle?

Amerika'da darbe girişimi. Her ayaklanmanın her darbenin arkasında olan ABD iyi mi böyle?
Dünyanın süper gücü konumundaki ABD’de Trump destekçilerinin Kongre Binasını işgal olması “Darbe” olarak yorumlandı. Başta Orta Doğu ülkeleri olmak üzere birçok coğrafyada darbelerin arkasındaki “gizli el” olarak bilinen ABD’de böyle bir girişim yaşanması ise dikkat çekti.

ABD'de seçimleri kaybeden Donald Trump'ın açıklamaları halkı ayaklandırırken protestoların ucu Kongre Binasının işgaline kadar gitti.
Trump destekçileri kongre binasını işgal ederken gösterilerde hayatını kaybedenler olduğu bildirildi.
Öte yandan Trump, olayların büyümesi üzerine göstericilere sakin kalmaları ve güvenlik güçlerini desteklemeleri çağrısı yaptı.
Trump'a bir şok da Facebook, Twitter ve Instagram'dan geldi. Trump'ın hesapları askıya alınırken tamamen kapatılabileceği belirtiliyor.

ABD Dünyanın süper gücü konumuna ulaştığı günden bugüne kendi çıkarları doğrultusunda birçok ülkenin iç işlerine bir şekilde müdahalede bulundu.
Bu müdahaleleri ise askeri darbeler, siyasi suikastlar, muhalifleri finanse etmek, şantaj ve propaganda yapmak gibi çeşitli yollarla gerçekleştirdiği bilinen bir gerçek. 
ABD’nin içişlerine müdahale ettiği bazı olaylar ve tarihi kronolojisi kısaca şu şekilde:

ABD İtalya’da, 1948 Milletvekili Seçimlerine müdahale etti. Seçimde İtalyan Komünist Partisi öncülüğünde kurulan koalisyonun zaferine engel olunurken parti ardından gelen 7 seçimi daha kaybetti.

1953’de ABD’nin eli bu kez Filipinler’e uzandı. ABD yanlısı bir hükümet kurmak için CIA, Ramon Magsaysay'ın seçim kampanyasına destek verdi. Seçilen devlet başkanı ABD'yi destekledi.

Yine 1953’de ABD’nin bu kez hedefi İran’dı. İran Başbakanı Muhammed Musaddık'ın hükümetini düşürerek İran petrollerini ele geçirmek isteyen ABD meclis ve ordu mensuplarına, basın çalışanları ve gazetecilere Musaddık hükümetini güçsüzleştirmeleri için rüşvet verildi. İran'dan sürülen Muhammed Rıza Şah Pehlevi ülkeye geri döndü. Pehlevi, 1979 yılında gerçekleştirilen İslami Devrimi'nde hükümeti düşürülene dek, Amerika Birleşlik Devletleri'yle müttefik olmayı sürdürdü.

ABD, ülkeyi paralı asker ve sahte haberle karıştırarak 1954’te Guatemala’da kendini savunan bir diktatör rejimin kurulmasını sağladı.

Lübnan’da 1957’deki milletvekili seçimleri de ABD eliyle sabote edildi. ABD birlikleri Lübnan'a girdi ve karşıt görüşlü taraflar arasında iç savaş çıkmasını tetikledi. Lübnan Ulusal Liberal Partisi, ABD hükümeti ve petrol şirketleri tarafından finanse edilerek 1957 seçimlerini kazandı.

ABD, Küba’da Fidel Kstro hükümetini devirmek için, ekonomik yaptırımlar uyguladı. CIA, Küba'ya yönelik askeri saldırı planları geliştirdi. Karşıt görüşlü Kübalılardan oluşan bir gerilla ordusu kurup silahlandırmayı düşündüler. 17 Nisan 1961'de, 1.200 gerilla adada yer edinerek, 10 kilometrelik bir alanı istila etti. Küba Ordusu saldırıları püskürttü ve gerillaların 1.000'den fazlasını esir aldı. Girişim tam bir başarısızlıkla sonuçlandı.

Brezilya’da 1964’deki darbenin arkasında da ABD vardı. Darbe sonucu askeri diktatörlük kuruldu, Brezilya ekonomik ve siyasi olarak ABD'nin etkisi altına girdi. 

Üç yıl sonra 1967'de  ABD bu kez Yunanistan’da kendini gösterdi. ABD karşıtı Merkez Parti'nin kazanmasını engellemek isteyen CIA siyasi suikast ve işkencelere karıştı. Eski bir CIA ajanı olan faşist Georgios Papadopoulos'un öncülüğündeki Yunanistan askerî cuntası, ülkede korku salmaya başladı. Rejimin ilk ayında 8.000 kişi idam edildi. 1999 yılında, Amerika Birleşik Devletleri rejime destek verdiğini kabul etti.

ABD’de 1973’de Şili’de medya destekli bir askeri darbe gerçekleştirdi. Sol görüşlü Milli Birlik koalisyon hükümeti düşürüldü ve Devlet Başkanı Salvador Allende intihar etti.

ABD Orta Doğu’daki etkisini genişletmek için Afganistan’daki 1979-1989 Savaşları’na müdahil oldu. Mücahitler ve diğer Afgan gruplara direnişlerini sürdürmek üzere mali ve askeri destek sağlandı. Sovyetler Birliği tarafından desteklenen sayısız silahlı grup ve NATO'nun desteklediği Afgan Mücahitler arasında silahlı çatışmalar yaşandı.

1989’da Panama’yı karıştıran ABD, bir yıl sonra da Nikagaragua sokaklarını karıştırdı. Çekoslovakya’daki 1990 başkanlık seçimlerine de karışan ABD ülkenin parçalanmasına neden oldu.

2000 yılında elini Yugostavya’ya atan ABD, Yugoslavya Başkanı Slobodan Miloşeviç'in düşürülmesini destekledi. Miloşeviç seçimleri kaybetti ve hükümet karşıtı eylemlerle görevinden alındı. 2003 yılında Yugoslavya dağıldı. 2008 yılında Kosova, Batılı devletlerin desteğiyle tek taraflı bağımsızlığını ilan etti.

2003’te Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin ve Baas Partisi hükümetini devirmek isteyen ABD gözünü Irak’a ve petrollerine dikmişti. ABD, İngiltere ve koalisyon güçleri askeri müdahalede bulundu. Ülke (15 Aralık 2011'e dek) işgal edildi ve ABD kontrolünde bir hükümet kuruldu. Bölgenin geniş petrol yataklarını işletme hakkı elde edildi. Irak hükümeti ve sivil kuruluşlar gözden düştü. İlerleyen yıllarda farklı etnik ve dini aidiyetlere sahip gruplar karşı karşıya geldi. Yüz binlerce insan yaşamını yitirirken, milyonlarcası da göç etti. ABD “Kimyasal silah” bahanesiyle ülkeye müdahale ederken bölgede kitle imha silahları kullanıldığına dair bir kanıt bulunamadı. 

Özellikle de Karadeniz kıyılarında hâkimiyet kurmak isteyen ABD 2003 yılında bir yandan da Gürcistan’da kartları yeniden dağıtıyordu. Gül Devrimi sonucu ABD yanlısı Mihail Saakaşvili iktidara geldi. Tiflis'in askeri müdahalesi sonucu Güney Osetya, 2008 yılında Gürcistan'dan ayrıldı.

ABD, Ukrayna’da 2004 seçimleri ve 2013 darbesine de karıştı.

2011 yılında Libya ve Kaddafi’ye göz diken ABD Libya ordusu ve emniyet teşkilatlarıyla çatışan silahlı birliklere maddi ve askeri yardım sağladı. ABD, NATO, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Lübnan'da belirlediği uçuşa yasaklı bölgeyi bahane ederek askeri müdahalede bulundu. Sonuç olarak Muammer Kaddafi, 20 Ekim 2011’de silahlı bir grubun, konvoyuna gerçekleştirdiği saldırıyla öldürüldü ve böylece hükümet düştü. On binlerce sivil yaşamını yitirdi. Günümüzde, ülkede hala muhalefet halinde olan ve birbirlerini tanımayan iki hükümet mevcut. Ülkenin birçok şehrinde IŞİD de dâhil olmak üzere birçok cihatçı grup kol geziyor. Petrol bölgelerinin çoğu ya IŞİD ya da diğer silahlı gruplar tarafından işgal edilmiş durumda.

Rusya destekli Esad hükümetini düşürmek isteyen ABD 2011 yılından bu yana Suriye’de etkisini sürdürmeye devam ediyor. Ülkede iç savaş çıktı. Suriye türlü terör gruplarının yerleşim alanı haline geldi. Milyonlarca Suriye vatandaşı ülkelerini terk etmek zorunda kalarak komşu ülkelere göç etti. Silahlı çatışmalar ve terör saldırılarında yüz binlerce insan yaşamını yitirdi.

 

İlgili Haberler