Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Atatürk'ün Gazetecileri...

Atatürk'ün Gazetecileri...

Genç gazeteci adaylarının her daim örnek aldığı Uğur Mumcu 30 yıl önce havaya uçuruldu. Ancak ölmedi. Yaşasa bugün bu kadar anılmaz, aranmazdı. Mumcu''nun yıllar önce öngördüğü, uyardığı konular hakkında önlemler alınmış olsa bugünkü olumsuzlukları yaşamazdık.

UĞUR MUMCU''nun öldürüldüğü 24 Ocak 1993 tarihinden 11 gün önce 13 Ocak 1993''de HARP AKADEMİSİNDE YAPTIĞI KONUŞMA

"Sayın komutanlar ve öğrenciler, Türk basınının yapısı ve sorunları konusunun bugünlerde tartışılması tek başına önemli bir konudur. Çünkü Türk basını, sanıyorum ki, en bunalımlı dönemini yaşamaktadır. Bu nedenle, bu bunalıma yol açan nedenleri öğrenmek ve tartışmak hepimiz için yararlı olacaktır".

***

"Basın tarihimize yönelik önemli aşamalar;

Osmanlı dönemi,

Cumhuriyet''in ilk yılları,

1931-1938 dönemi,

1950-1960,

1960 ve sonrası dönemlerdir."

***

Konuşmasında, Mütareke dönemine ilişkin olarak, İstanbul basınının ikiye ayrılmıştı;

Necmettin Sacak''ın "Akşam",

Celâl ve Nuri Suphi kardeşlerin "İleri",

Yunus Nadi''nin "Yeni Gün",

Ahmet Emin Yalman ve Asım Us''un "Vakit",

Falih Rıfkı, Ahmet Cevdet ve Yakup Kadri''nin "İkdam" gazeteleri,

Mustafa Kemal''i desteklerken,

Ali Kemal''in "Peyami Sabah"ı,

Refi Cevat Ulunay''ın "Alemdar"ı,

Sait Molla''nın "İstanbul" adlı gazetesi,

Refik Halit Karay''ın "Aydede" adlı dergisi,

 

Mustafa Kemal''e karşı çıkmıştı.

Mustafa Kemal Paşa''nın;

Sivas''ta, 11 Eylül 1919 günü "İrade-i Milliye",

Ankara''da, 10 Ocak 1920 günü  "Hâkimiyet-i Milliye" gazetelerini çıkarttığını,

6 Nisan 1920 günü de "Anadolu Ajansı"nı kurdurduğunu,

Yunus Nadi''nin İstanbul''dan Anadolu''ya kaçırdığı "Yeni Gün" gazetesi ve matbaası ile 1 Eylül 1921 günü Ankara''da başladığı yayınlarla Kuvayı Milliye''nin sözcülüğünü yaptığını,

''Örgüt'', "Seyyare-i Yeni Dünya", "İzmir''e Doğru", "Son Söz", "Yeni Adana", "Açıksöz" gazetelerinin Kuvayı Milliye''yi destekleyen gazeteler olduğunu,

İkinci Dünya Savaşı yıllarında ise;

"Tasvir-i Efkâr" ve "Cumhuriyet" gazetelerinin Almanlarla dostluk politikasını savunurken,

"Akşam", "Tanin" ve "Vatan" gazetelerinin müttefiklerden,

Sertellerin "Tan" gazetesinin ise Sovyet dostluğundan yana tavır aldıklarını,

1950-1960 döneminde;

Mehmet Ali Aybar''ın "Zincirli Hürriyet", Sabahattin Ali ve Aziz Nesin''in "Marko Paşa", Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat''ın "Yaprak", Necip Fazıl Kısakürek''in "Büyük Doğu" dergilerinin büyük ilgi gördüğünü,

1950 sonrası;

Basın özgürlüğünü kısıtlayan yasaların çıkartıldığını, birçok gazete ve gazeteciye davalar açıldığını, gazete ve dergi kâğıtlarının tek elden dışalımı kararı ile ''kâğıt tahsisleri'' döneminin başladığını, bunun da basın üzerinde bir çeşit Demokles''in kılıcı gibi kullanıldığını, bazı yayınlara tahsis verilirken bazılarına verilmediğini, muhalefeti savunan gazetelere ilan ambargosu konduğunu, örtülü ödeneklerden aralarında Peyami Safa, Necip Fazıl Kısakürek, Rehem İzzet Benice, Burhan Belge ve Yusuf Ziya Ortaç''ın olduğu gazetecilere para yardımı yapıldığını,

1960 sonrası;

Basın özgürlüğünü kısıtlayan yasaların kaldırıldığını, basın emekçilerine sosyal haklar ve güvenceler sağlandığını, resmi ilanlarda hükümet yetkisinin kısıtlandığını,

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 sıkıyönetim dönemlerinde gazetecilerin yargılandığını, gazetelerin kısa sürelerle kapatıldığını, 12 Eylül''de 133.000 kitap yakıldığını vurguladı."

İstatistiki bazı tespitlerine göre;

"Kitap okurlarının günden güne azaldığını, her 1000 Türk yurttaşından ancak 56''sının gazete okuru olduğunu oysa UNESCO verilerine göre bir ülkenin kalkınmış sayılabilmesi için her 1000 kişiden 100''ünün gazete okuru olmasının, uygar bir ülke sayılması için ise her 1000 kişiden 300''ünün gazete okuması gerektiğini, bu düzeye ulaşılabilmesi için 3 milyon olan toplam tirajın 17 milyonu aşmasının gerektiğini" ifade etti.

"Türkiye''de basında tekelleşmeyi önleyecek herhangi bir yasanın çıkartılmadığını, 10 Kasım 1983 tarihinde 2850 sayılı yasada yapılan değişiklikle yabancılara da Türkiye''de gazete kurma ya da satın alma olanağının sağlandığını, 1993 yılında toplam tirajın yüzde 84''ünün üç yayın grubunun (Hürriyet, Sabah, Milliyet) elinde olduğunu, bu durumun Türk basınındaki tekelleşmenin ulaştığı korkunç boyutu gösterdiğini, bu yayın gruplarının televizyon alanına da el atmalarının basın özgürlüğü ve demokrasiyi tehdit eden en büyük tehlikelerden biri olduğunu, gazete dağıtım şirketlerinin bu büyük gazetelerin oluşturdukları şirketlerin elinde olmasının da tekelleşmenin bir başka sonucu olduğunu" söyledi.

"Bir gazetenin maliyetinde yüzde 32 kâğıt, yüzde 23 dolayında personel giderleri, yüzde 18 dolayında promosyonun yer tuttuğu dikkate alındığında promosyonların basını yozlaştırdığını, yozlaşmanın pardösü kumaşı ve Kuran dağıtımına kadar uzandığını, 1980-1989 arasında genel fiyatlardaki artışın ortalama 21,6 kat iken gazete kâğıdı fiyatındaki artışın 106,7 kat olduğunu, yaklaşık 3 milyon satış yapan gazetelerde işçilerin toplu sözleşme yapamadıklarını, ücretlerin gazete işverenlerinin takdirlerine göre saptandığını, bu koşullarda çalıştırılan gazetecilerin hiçbir güvencesinin olmadığını" belirtti.

 Yarına devam ediyoruz...

Yazarın Diğer Yazıları