Atatürk’ün koltuğu... / Hasan BALABAN

Atatürk’ün koltuğu... / Hasan BALABAN
Atatürk’ün koltuğunu doldurabilecek misiniz? Göreceğiz...

Yaklaşık 6 aydır hem iktidara yakın, hem muhalif görünen medya, gerçekleri ya ıskalıyor ya da gözden kaçmasına müsaade ediyordu.

Gündemi CHP, değişim ve kurultay konuları meşgul ediyordu. Bu durum elbette gerçek gündemden koparak İktidarın değirmenine su taşınması demekti.

Merkezciler, değişimciler gibi aynı parti içinde insanları kutuplaştırmak da toplum olma niteliğini yitirmesine sebep olabilecek bir olguydu.

Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinin kaybedilmesi zaten seçmende ne yazık ki, ümitsizliğe ve karamsarlığa, toplumun eşitlik, özgürlük, dostluk, kardeşlik ilkelerinden uzaklaşmasına adeta zemin hazırlamıştı..

Bu dönemde TBMM’ye sunulan ancak, MHP ve AKP Milletvekillerinin oylarıyla reddedilen önergeler pek konuşulmadan, dikkatlerden kaçtı.

Kabul edilmeyen araştırma önergelerini hatırlayalım;

•Vatandaşı yoksulluğa sürükleyen sebepler

• Ekonomideki olumsuz tablonun nedenleri

• Dar ve sabit gelirli vatandaşların zamlardan ne kadar etkilendiği, ekonomik kayıpları ve yaşanacak mağduriyetler

• Döviz kurunda yaşanan artışlar

• Kur garantili mevduat sisteminin getireceği borç yükü

• Türkiye-Katar ilişkilerinin maliyetleri

• Sözlü sınavlar, şaibeler, yanlış uygulamalar

• İlaç ve tıbbi cihaz sektöründe faaliyet gösteren yerli üreticilerin sorunları

• Sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunlar

• Bandrol basım ihalesinde Hazine'nin uğradığı zarar

• Fırıncıların sorunlarını araştırılması

• Tarikat ve cemaat yurtlarında yaşanan sorunlar

• Taşımalı eğitimde servis işletmelerinin sorunları

• Limon üreticilerinin sorunları

• Elektriğe yapılan zamlar

• İş cinayetlerinde yaşanan artışlar

• Türk Telekom özelleştirmesinde devletin uğradığı zarar

• Temel mal ve hizmetlere yapılan zamların geri alınması

• Motorkuryelerin sorunları

• Tütün üreticilerinin sorunları

• Hekimlerin istifası ve yurt dışında çalışmayı tercih etmesi

Ana Muhalefet ise bütün enerjisini parti için çekişmelere harcıyordu.

Oysa, demokrasi görünümlü sistemin su taşıyıcısı olmak istenmiyorsa her zeminde ve her şeye rağmen sürekli olarak demokrasi ve halkın yararı için mücadele edilmeliydi.

“Çoğunluk iktidar milletvekillerinde” bahanesine sığınmadan, hadi bakalım şimdi içinizdeki kavga bittiyse gösterin de görelim mücadeleci devrimciliğinizi ve demokratlığınızı. Laikliği kaldırma yolunu yapanlarla mücadele etmeye hazır mısınız?

Atatürk’ün koltuğunu doldurabilecek misiniz? Göreceğiz...