Binali Yıldırım'ın temposu da sorun oldu...

Sarayda görev yapan bir arkadaşımla oturduk konuşuyoruz. Gündemimiz 31 Mart mahalli seçimleri. O bana muhalefeti ben ona iktidar kanadını soruyorum. Adaylar üzerinden  yapılan değerlendirmelerden sonra konu tabii ki anketlere geliyor. Bir süredir dikkatimi çekiyor, iktidar kanadı bu seçimlerde anketlere nedense soğuk bakıyor!..

Saray kaynağım, yaptırılan çok özel anketler ve sonuç rakamları ile ilgili sır vermedi. Cumhur İttifakı'nı genişletme çalışmaları da içinde bulundukları panik ortamını yansıtıyor aslında. İstanbul, Ankara ve İzmir'de adaylardan kaynaklanan sıkıntılar hâlâ devam ediyor iktidar cephesinde. Saray kaynağım, Ankara'da Mehmet Özhaseki'nin, İzmir'de Nihat Zeybekci'nin "yanlış aday" olduğu yargısının AKP içinde iyice yerleştiğini söyledi. Ağırlıklı olarak İstanbul'daki seçim çalışmalarından bahsetti. Gözlerini CHP'nin yaptığı ve yapacağı hatalara dikmişler. Her ayrıntıyı çok dikkatlice değerlendiriyorlar. "İstanbul" deyince söz Binali Yıldırım'a geldi. Yapılan bazı anketlerde Binali Yıldırım ile  Ekrem İmamoğlu arasındaki farkın 2 buçuk puana kadar düştüğünü belirtti. Onlara göre nedenin ne olduğunu sorunca da şu cevabı verdi;

"Binali Yıldırım Bey seçime asılmıyor. İsteksiz çalışıyor. Sanki kazanmayı istemiyormuş gibi bir havası var. Binali Bey'i yakından tanıyanlar o bir yeri kazanmayı isterse nasıl çalıştığını, temposunu, nasıl asıldığını iyi bilirler. O Binali Yıldırım ile bugünkü Binali Yıldırım arasında çok fark var."

Biraz daha kurcalayınca eski defterler açıldı, halen devam eden iç çekişmelerin İstanbul'daki seçim çalışmalarını olumsuz etkilediğini  kaydetti ve devam etti;

"Binali Yıldırım'ın kapıştığı o Bakanı sen biliyorsun. Hâlâ etrafına 'merak etme Binali Yıldırım kazansa da İstanbul'u biz yöneteceğiz' diyor. Bunun bir yerde duyulmayacağını sanıyor ama öyle değil. Bu konuşmalar Binali Yıldırım'ın kulağına geliyor ve onu çok rahatsız ediyor."

Gördüğünüz gibi parti içi kapışmalar sadece CHP'de yaşanmıyor. AKP'de sorunlar daha devasa boyutta. Ancak bir fark var; AKP içindeki kavgalar dışarı yansıtılmıyor, CHP'de ise malumunuz!..

Hazır söz Binali Yıldırım'dan açılmışken devam edelim. Yıldırım, Meclis Başkanlık Divanı'na veda etti. İstifa dilekçesini Pazartesi günü vermesi bekleniyor. Bu arada iktidar partisi içindeki Meclis Başkanı aday olma yarışı ise bütün hararetiyle devam ediyor. AKP Grup Başkanı Naci Bostancı en şanslı aday gibi görünüyor. MHP'nin tavrının Bostancı'nın adaylığından yana olduğu konuşuluyor. AKP  genel başkan vekili Numan Kurtulmuş'un da  Meclis Başkanlığı için çok bastırdığı gelen kulis bilgileri arasında. Diğer bir aday da genel başkan yardımcısı Hayati Yazıcı ama "Ankara Kuşu" bile onun şansını düşük görüyor!.. Geçenlerde, bir AKP'li Meclis Başkan Vekili kendisinin Binali Yıldırım'ın yerine oturacağını iddia ederek odasını toplamaya kalkışmış. Gelen uyarı ile birlikte yerine oturmuş.  AKP'deki koltuk kapma yarışında böyle komedi işler de oluyor!..

Tabii merak ediyorsunuz... Çokça yazılıp çizilir oldu bu ara AKP içindeki yeni parti kurma çalışmaları... Bana sorarsanız, 'Batı Cephesinde değişen bir durum yok'. Abdullah Gül, perde gerisinden gaz alıp, gaz verme seanslarına devam ediyor. Abdullah Gül'den medet uman ona yakın gibi görünen bazı eski bakan ve milletvekilleri Ankara'daki çok özel ofislerde sürekli durum değerlendirmesi yapıyor. İçlerinde en somut en ciddi en çalışan isim, azledilen Başbakan Ahmet Davutoğlu. Ancak onun da Abdullah Gül ile ilişkilerinin küslük derecesinde soğuk olduğu bilindiği için kendisine pek şans tanınmıyor. "Ali Babacan da Abdullah abisi izin vermeyeceği için Davutoğlu'nun yanına gidemez" deniyor. Yeni parti umudu içinde bekleşen o özel ofislerde sürekli listeler  yapılıyor; "bizimle beraber" olanlar, "bizi satanlar", "bizimle beraber olabilecekler" şeklinde.

Siyasetçi yakın bir dostum anlattı; AKP içinde hareketlenen yeni klik kendisine ad da bulmuş, "büyük harflerle yaz ki yanlış anlaşılmasın" dedi. Aynen dediği gibi yapıyorum. AKP'de yeni parti için hareketlenenlere "AK BABALAR" deniyormuş. Bunlar, "parti büyükleri" oldukları için bu isim yakıştırılmış. Başka manalara da çekilmemeliymiş!.. "AK BABALAR" gelinen süreçte Ahmet Davutoğlu ile de Abdullah Gül ile de yeni parti işinin olmayacağı düşüncesindeler. Ali Babacan'a bir formül çalışıyorlar. Ondaki "çekimserlik" ve "aşırı Abdullah Gül bağımlılığı"nın nasıl aşılacağı konusunda kafa patlatıyorlar. AKP içinde dalgalanmalar oldukça enteresan bir seyir aldı. Dur bakalım daha neler göreceğiz!.. 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları