CEVAT KOL / Yeniçağ

Trabzonspor şampiyon olunca yöre insanı olarak kendi gerçeklerimizle de yüzleşmiş olduk. Mutluluğunu yaşamak isteyenler var. Yaşadığı mutluluğu gözünün içine sokmak isteyenler var. Kendisi ya da başkasının mutluluğundan rahatsız olup ortamı germek isteyenler var. “Biz ne zaman bu hale geldik?” diye sormaya çekiniyorum. Oysa ki hep bu haldeydik.

Üçlü çektiren Ahmet Ağaoğlu, bayrak astırmayan Ali Koç!

Ülkenin enerjisini aşağı çekmeye çalışan aklı başında insanlara hiç de yakışmıyor. Fenerbahçe kulüp Başkanı Ali Koç’un Trabzonspor camiasını karşısına alıp kendi camiasını diri tutmaya çalışması, yangın mahallinde benzinle dolaşmak kadar tehlikeli. Ortada bir şampiyon var. Tebrik edersiniz etmezsiniz, size kalmış. “Bayrak asamazsınız, konser veremezsiniz, maç oynamazsınız” demek ortamı germektir. Kadıköy eski belediye başkanı Trabzonlu, Koç’un yönetiminde iki Trabzonlu var. Bunlar bizim zenginliğimiz. Biz evimizdeki buzdolabına, çamaşır makinesine, bulaşık makinesine, kahve makinesine tepki koyup “Trabzon’da ne işi var?” deniyoruz. Kahveyi pişirip keyifle içiyoruz.

Birlikte içmeliyiz..

Ülkenin sağduyulu, hoşgörülü insanlarına spor adamlarına ihtiyacı var. Bunun için medyasıyla, spor adamı, yorumcusu, siyasetçisiyle gayret göstermeliyiz. Ne hikmetse bir kaç daha tıklanma uğruna kin ve nefret tohumu yayıp ondan beslenmeye çalışanlar var. Sosyal medyanın iletişim üzerinde patı büyük. Bunu iyi niyetli kullanmak gerek. Başkanlar, yöneticiler, taraftar gruplarının peşinden gitme yerine onları doğru işler için yönlendiren taraf olmalı.

Olan biteni izliyorum. Kin ve nefret katlanıyor. Yarın “eyvah” diyeceğimiz olaylar olduğunda kimse timsah gözyaşı dökmesin. Sayın Ali Koç, bırakın insanlar eğlensin, sayın Ahmet Ali Ağaoğlu sevinirken insanları tahrik etmeyin. Bu ülkenin sevinçleri, farklı renkleri ile insana haz verir. Herkes cinlik peşinde. Lütfen samimi ve duyarlı olalım..