Olayın kamuoyuna yansıması, 2018 yılında bir meslektaşının Christian Nègre’nin toplantılarda kadınların bacaklarını gizlice fotoğraflamaya çalıştığını bildirmesiyle başladı. Polis, ardından yaptığı aramada Nègre’nin bilgisayarında, “Deneyler” başlığı altında kadınların tepkilerini ve ilaç kullanım zamanlarını not aldığı bir dosya buldu.

Polisin bilgisayarda buldukları bununla da sınırlı değildi.

1-Experiments (Deneyler)” adlı bir Excel dosyası,
2-Görüşmeye çağrılan kadınların isimleri,
3-İlaç verilen tarihler,
4-İlacın etki süresi,
5-Kadınların fiziksel tepkilerinin notları,
6-Bazı kadınların bacak fotoğrafları bulundu.

Bu bulgular vakayı tacizden çıkarıp sistematik ve yıllara yayılan bir işkence pratiği boyutuna taşıdı.

PLANLI İSTİSMARI YILLAR SONRA FARK ETTİ

İddialara göre Nègre, iş görüşmesi gerekçesiyle davet ettiği kadınlara çay veya kahve ikram ediyor, içeceklere güçlü ve yasadışı bir idrar söktürücü karıştırıyordu. Daha sonra görüşmeleri, tuvalet imkânı olmayan uzun yürüyüşlere taşıyor, böylece kadınların ciddi fiziksel ve psikolojik sıkıntılar yaşamasına yol açıyordu. Mağdurlardan Sylvie Delezenne, 2015 yılında Paris’teki Kültür Bakanlığı binasında yapılan görüşmede kahve içtikten sonra yoğun idrara çıkma hissi, çarpıntı, titreme ve aşırı susuzluk yaşadığını anlattı.

Tuileries Bahçeleri’ndeki uzun yürüyüş sırasında tuvalete gidemediğini ve sonunda bir köprü altına gizlenerek idrarını yapmak zorunda kaldığını söyledi. O dönemde yaşadıklarını iş görüşmesini “mahvettiğine” yoran Delezenne, yıllar sonra polis tarafından aranmasıyla olayın aslında planlı bir istismar olduğunu fark etti. Kendisine travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konuldu.
Benzer şekilde Anaïs de Vos ve takma adla konuşan Émilie de benzer deneyimler yaşadıklarını aktardı. Kadınlar, görüşme sırasında kendilerini kötü hissetmelerine rağmen Nègre’nin ısrarla yürümeye devam ettiğini, tuvalet taleplerinin görmezden gelindiğini söyledi.

'KADIN BEDENİ ÜZERİNE KURULAN TAHAKKÜM'

Nègre, 2019 yılında kamu görevinden uzaklaştırıldı ve uyuşturucu ile cinsel saldırı da dahil olmak üzere çeşitli suçlamalarla resmen soruşturma altına alındı. Ancak davası hâlâ sonuçlanmadı ve özel sektörde çalışmaya devam ettiği bildirildi.

Mağdurların avukatı Louise Beriot, bu olayların sadece “cinsel fantezi” değil, kadın bedeni üzerinde kurulan bir “iktidar ve tahakküm” meselesi olduğunu vurguladı. Beriot ayrıca, yıllardır sonuçlanmayan yargı sürecinin mağdurlar için “ikincil travma” yarattığını söyledi.

PELİCOT DAVASIYLA GÜNDEME GELEN, 'KİMYASAL BOYUN EĞDİRME'

Fransa’da “kimyasal boyun eğdirme” olarak adlandırılan bu tür istismar vakaları, geçtiğimiz yıl Gisèle Pelicot davasıyla yeniden gündeme gelmişti. Uzmanlara göre Nègre vakası, bu sorunun ne kadar yaygın ve yapısal olduğunu gösteren en çarpıcı örneklerden biri.

Bazı mağdurlar devlete karşı açtıkları tazminat davalarını kazanırken, Kültür Bakanlığı sorumluluğu doğrudan kabul etmedi, ancak cinsel şiddet ve tacize karşı mücadele konusunda kararlı olduklarını açıkladı.

CGT Kültür Sendikası ise bakanlıkta “sistematik bir ihmal” olduğunu ve bu ortamın Nègre’nin yıllarca cezasız kalmasına olanak sağladığını savundu. The Guardian'ın haberine göre, Sylvie Delezenne ise bugün Lille’de bir kuaför salonunun pazarlama bölümünde çalışıyor ve “Önceliğim bunun bir daha kimsenin başına gelmemesi” diyerek adalet çağrısını yineliyor.