Çalışan çalışmayan diye gazeteci bayramı mı olur? Çalıştırılmayan gazetecilere selam olsun

Çalışan çalışmayan diye gazeteci bayramı mı olur? Çalıştırılmayan gazetecilere selam olsun
Kalemini satmayınca işsiz bırakılan gazetecilere selam olsun. Çalışan gazetecilerin bayramı mı olur? Medyanın Sicil Amiri Eray Erollu konuyu köşesine taşıdı: Kalemini satmadığı için işsiz kalan, çalıştırılmayan ve çalışamayan tüm meslektaşlarımın 10 Ocak'ı kutlu olsun. 

1961 yılında özlük haklarını azaltmak isteyen gazete patronlarına karşı verdikleri mücadeleyi kazandıkları için 10 Ocak gününü “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak kutlanmaya devam ediyor. 

Ama günümüz şartlarında çok az gazeteci yandaş olmadan çalışmaya devam ederken, bir çok meslektaşım da sudan sebeplerle işsizler kervanına katıldı ve katılmaya devam ediyor. Şöyle haber yapacaksın, böyle haber yapacaksın ya da şunu yazacaksın bunu yazmayacaksın talimatına uyanlar çalışırken, uymayanlar kapının önüne konuldu.

"SOSYAL MEDYA HESABINIZI SİLİN"

Bir arkadaşım "Şansımı yandaş bir kuruluşta deneyeceğim" diyerek görüşmeye gitti. Muhabirler arasında oldukça iyi tanınan bu meslektaşımla görüşmeyi yaptıktan bir kaç gün sonra konuştuk. 

İnsan kaynakları meslektaşıma "Tüm sosyal medya hesaplarınızı silin öyle gelin. Ondan sonra durumunuzu değerlendireceğiz" cevabını veriyor. 

Arkadaşıma "Sen ne yapacaksın" dediğimde "Aç gezerim ama gururumla yaşarım. Tabii ki denileni yapmayacağım. Gururum için yaşadım ve yaşayacağım" yanıtını verdi.

İşsiz gazeteciler gerçekten zor durumda. Ellerinde başka meslek olmadığı için çeşitli iş kollarında çalışma olanakları yok denecek kadar az.  Onları ayakta tutan tek şey medyanın o özgür, bağımsız, liyakati esas olan ihtişamlı eski günlerine dönmesi. 

Ellerinde fotoğraf makinesi ve kamerasıyla olaydan olaya koşup, kelle koltukta görev yapmanın heyecanını tekrar iliklerinde hissetmek istiyor. 

Bir kare fotoğraf için şekilden şekile girip, saatlerce o anı yakalamak için beklemeyi bile arar haldeler.

BAYRAM GAZETESİ YENİDEN ÇIKARTILABİLİR

Ama kimse onların kapısını çalıp, "Bir isteğiniz var mı" diye sormuyor bile. Sadece bir kaç arkadaşları hal hatır sorup, arada sırada bir araya gelip eski günleri yad ederek o hazı hayallerinde de olsa yaşıyorlar.

Çalıştırılmayan gazetecilere iş imkanı sunulamaz mı diye hep düşünürüm. Üniversitelerle temasa geçilip o meslektaşlarımın ders anlatması sağlanamaz mı? Pekala sağlanabilir. Ders kitaplarında bile olmayan bilgiler, bu mesleği yapmak isteyen genç arkadaşlarımıza yol gösterebilir. 

Önceden çıkan ama sonra iptal edilen "Bayram Gazetesi" yeniden faaliyete geçirilebilir. Onlar hem bu mesleğin heyecanını bir kaç günde olsa yaşayabilir hem de aile bütçelerine katkı yapabilirler.

Yandaş gazetelerden birinin de görev yapan bir arkadaşla karşılaştım. Hal hatır sorup ayak üstü konuştuk. "Devran dönerse ne yapacaksınız" soruma pişkince "O tarafa geçeriz" yanıtını verince donup kaldım.

"BÜYÜK ŞOK YAŞADIM"

Bu kadar basit olmamalı diye içimden geçirdim. Ardından "Ya yöneticilerin" soruma da hiç düşünmeden "Onlar şimdiden hazırlıklarını tamamladılar bile. Yeter ki cepleri dolsun. A derlerse A, B derlerse B yazarlar" yanıtıyla şoka girdim.

Yanından ayrıldıktan sonra derin düşüncelere daldım. "Başlıkların efendisi olarak" lanse ettiğim Orhan Can üstadımın "Biz gazeteciyiz.. Tarihin tanıklarıyız.. “Olana” olmadı, “olmayana” da oldu, diyemeyiz.." sözü kulaklarımda çınladı.

Tarih bu "U" dönüşü yapanları da not edecek mi diye içimden geçirdim. Bu kişilerin nasıl eş, çocuk, akraba ve komşularının yüzüne baktığını da merak ettim.

"Gazetecilik ölünce biter" sözüne katılanlardanım. Gazetecinin emeklisi de olmaz. Bir haber gördü mü mü o heyecanı yaşayanlara da bin selam olsun buradan. 

Kalemine sahip çıkan, mesleğin çilesini çeken tüm meslektaşlarımın "Gazeteciler Günü" bir kez daha kutlu olsun...

 

İlgili Haberler