Uzun süredir CHP’de değişimi konuşuyoruz. Ancak görünen odur ki, yenilgi üstüne yenilgi almış, hükümsüz duruma düşmüş Kemal Kılıçdaroğlu delege desteği ile yine başa gelecek.

CHP’de genel başkanın değişmesi elbette değişim için tek başına yeterli değildir, lakin halka umut verecek, örgüte bir dava bilinci vererek sandıklara sahip çıkılması, kampanyaya sadakatle bağlanılması için Kemal Bey’in gitmesi değişimin ne kadar samimi, içten olduğunun vatandaşa ispatlanması adına önemlidir, zaruridir.

An itibarıyla yaşadığımız iktisadi ve sosyal sorunların temelinde reel ya da finansal sektörün neden olduğu sorunlar olsaydı, siyaseti ağzımıza bile almazdık. Fakat sıkıntıların kök nedeni hükümet ve onu değiştirmekten aciz olan ana muhalefettir…

Elinizi vicdanınıza koyun…

Kupon belediye, il-ilçe başkanlığı ve benzeri bireysel çıkarlar güden kişiler haricindekilere sesleniyorum!

Bu ülkede bütçe açığını kapamanın tek yolu zam mıdır? Neden tasarruf yapılmaz? Peki, hükümeti tasarrufa yönlendirecek kimdir? Ana muhalefet zamları yapan iktidara neden bu kadar rahat bir siyasi ortam sağlar?

Ben söyleyeyim: Vekil olanlar oldu, onlar yaz tatilini yaşıyor. Kemal Bey’se koltuğu kaptırmamanın derdine düşmüş. Vatandaşı düşünen var mı? Yok…

Nisan başından beri 155 ton altın satılmış…

Ana muhalefet neden sormaz bunun hesabını?

Altın rezervi yanlış faiz politikası ile patlayan kuru tutmak için satılsın diye mi biriktirildi?

Altın bu ülkenin başına bir felaket gelirse ihtiyat olsun diye tutuldu…

Ülkenin başına felaket de geldi, ne olduğunu da çok iyi biliyoruz… Ana muhalefet o insanları bile ikna edemedi…

Başka bir örnek…

KKM, 121 milyar dolara çıktı…

Kur 27’den beklendiği gibi yıl sonu 31 olursa 121x4=484 milyar TL kur farkı gideri olacak. Kim ödeyecek? Tabii ki Merkez para basacak…

Peki ana muhalefet dönüp Merkez’e ‘Kardeşim sen iyi misin? Haziran’dan bugüne 2 trilyon bastın onun bir kısmı ile 20’den 27 olan kur farkı giderini ödedin, böyle para basılır mı? Enflasyonu patlattın, kendine gel’ dedi mi?

Ben duymadım?

Bir gösteri, miting yaptı mı?

Yapamaz ki…

Yenilmiş bir liderin ilk vazifesi istifa etmektir…

Kılıçdaroğlu protesto mitingi yapsa kim gelecek?

Sistemi tıkamış, dayatmacı bir muhalif genel başkan var karşımızda…

İkna olmadınız mı?

Kemal Bey’e haksızlık mı yapıyorum?

Peki… Devam edelim…

Dün TÜİK iş gücü rakamlarını açıkladı. Buna göre geniş tanımlı işsizlik %24.2 oldu.

Krediye ulaşma imkânı daraldıkça bu rakam artacak…

Türkiye’de işsizlik var!

Bizlere öğretilmiş, benimsetilmiş bir gerçek…

Rapora göre Türkiye’de haftalık ortalama fiili çalışma süresi 44,6 saat olmuş…

Avrupa’da durum ne?

Almanya’da 34,6 saat, Polonya’da 39,5 saat…

Peki, iş gücünün yüzde kaçı haftada 49 saat üzeri çalışıyor?

Almanya’da %6,1; Polonya’da %7,9’u.

Türkiye’de ise oran %28 üzeri…

Modern kölelik değil mi bu?

OECD ülkelerine bakalım…

Haftada 60 saatten fazla çalışanların iş gücü içindeki oranında dünya birincisi kim?

Yani emek sömürüsü en fazla nerede yapılıyor?

Cevap veriyorum…

Hazır mısınız?

TÜRKİYE’de! %15 ile birinciyiz…

Bayanlar, baylar, Türkiye’yi kim takip ediyor?

Kolombiya %14,2

Meksika %13,4

Kosta Rika %10,9

Durun daha bitmedi!

Peki, Avrupa’da en az asgari ücret kimde?

Arnavutluk’tan sonra Türkiye’de…

Yani hem köle gibi çalıştır!

Hem en az parayı ver!

Hem bu insanların aldığı mal ve hizmetlerin fiyatını saçma sapan faiz politikası ile artır!

Tarımı unut, sanayiyi unut, üretimi unut!

Ülkeyi sessiz istila ile Araplarla doldur, fiyatlar sayelerinde çıkmaya devam etsin!

Rezervi ye bitir sonra ülke varlıklarını Araplara pazarla! Ne tesadüf değil mi, ülkede nüfusları da artıyor!

Bütün bu tabloyu düzeltmekle mükellef, sosyal demokrat! CHP ise 20 yıldır yenilsin dursun ve biz bir daha Kemal Bey’e destek verelim?

Ya siz, solun, devrimciliğin, sosyal demokrasinin tanımını, Avrupa uygulamalarını bilmiyorsunuz,

Ya da siz;

Şaşırdınız mı kardeşim?