CHP'li Oğuz Kaan Salıcı, seçim faturasının Kılıçdaroğlu'na kesilmesine tepki gösterdi

CHP'li Oğuz Kaan Salıcı, seçim faturasının Kılıçdaroğlu'na kesilmesine tepki gösterdi
CHP'li Oğuz Kaan Salıcı, cumhurbaşkanlığı seçiminde mitinglerde kürsüye sekiz kişinin çıktığını belirterek, faturanın Kemal Kılıçdaroğlu’na kesilmesine tepki gösterdi.

CHP Parti Meclisi üyesi ve İstanbul milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, partisinin Ankara İl Kongresi'nde cumhurbaşkanlığı seçimi ve Kılıçdaroğlu ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Seçim döneminde kürsüye sekiz kişinin çıktığını belirten Salıcı, "Faturayı tek başına Kılıçdaroğlu’na kesemeyiz" dedi.

Yakın zamana kadar CHP'nin 'Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı' görevini yürüten ve seçimlerden sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından görevden alınan Oğuz Kaan Salıcı, Büyük Kurultay öncesi en büyük iki kongreden biri olan Ankara İl Kongresi'nde yaptığı konuşmayla yaklaşık dört aydır devam eden sessizliğini bozdu.

Seçim mağlubiyetinin mutlaka tartışılması gerektiğini belirten Salıcı, "Kürsüye sekiz kişi çıktı; altı siyasi parti lideri, iki belediye başkanımız. ‘Biz bu yemeği hep beraber yedik ama hesabı Kılıçdaroğlu ödesin’ deniyor, bu doğru bir iş değil. Bütün faturayı dönüp Kılıçdaroğlu’na kesmeye kalkarsak işi minvalinden çıkarmış oluruz" değerlendirmesinde bulundu.

Eleştiri sürecinin yanlış olduğunu iddia eden Salıcı, şunları kaydetti:

"YANLIŞLARIMIZ VAR AMA HER ŞEY YANLIŞ DEĞİLDİ"

"Romalıların bir deyimi var ‘vae victis’ (yazıklar olsun yenilene). Galya orduları MÖ 390’da Roma’ya saldırıyor. Şehir merkezine kadar gidiyor. Şehri yağmalamamak için size fidey ödeyeceğiz diyorlar. Galya kralı Brennus yağmalamama karşılığı ‘bana 329 kilo altın ödeyeceksiniz’ diyor. Tartı kuruluyor. Galya kralı bakıyor yeterince altın var, ağırlıkların üzerine kendi kılıcını da koyuyor. O gün Romalılar diyor ki vay kaybedenin haline. 4-5 ay önce seçim döneminde ‘sağdan milliyetçi kesimden, dindarlardan da bize oy geliyor, müthiş bir siyasi mühendislik’ diyen arkadaşlar bugün başka bir dille konuşuyorlar.

Ben eleştiriyi anlarım, kabul de ederim ama insafsızlığı, reddiyeciliği, toptancılığı doğru bulmam. Biz her şeyi çok kötü yaptığımız için bugün eleştirilmiyoruz, yanlışlarımız var ama her şey yanlış değildi. Kaybettiğimiz için eleştiriliyoruz bir yandan da. Kürsüye sekiz kişi çıktı; altı siyasi parti lideri, iki belediye başkanımız. ‘Biz bu yemeği hep beraber yedik ama hesabı Kılıçdaroğlu ödesin’ deniyor, bu doğru bir iş değil. Bütün faturayı dönüp Kılıçdaroğlu’na kesmeye kalkarsak işi minvalinden çıkarmış oluruz. Eleştiriyi inkarcılığa dönüştürmüş oluruz.

"SÜRECİ BEN GÖTÜRDÜM"

2023 ittifaklarını ‘Kemal Kılıçdaroğlu ve Oğuz Kaan Salıcı yaptı’ diyorlar. Doğrudur ben yaptım. Sorumluluktan kaçmam ben yaptım. Süreci ben götürdüm. Ama şunu söyleyeyim 2019’da İstanbul seçimlerinde de aynısını yaptık. Çünkü karşı olduğumuz başkanlık seçiminde kazanmak için yüzde 50 artı 1 oyu alacak işi yapmaya çalıştık.

Başkanlık sistemi ile yürüyen bir seçim var. AKP de ittifak yaptı biz de ittifak yaptık. Biz kendi benliğimizi ortadan kaldıran iş yapmadık. Biz yine Atatürkçüyüz, biz yine sosyal demokratız, biz yine solcuyuz. İttifak ortaklarımız sağ partilerdi. İttifak sistemi yanlıştı deniyorsa başka bir öneri olmalıydı. Ben böyle bir öneri duymadım.

"PARTİYE GÖRE BİR LİDERLİK ANLAYIŞINA İHTİYACIMIZ VAR"

CHP’de hiç kimse değişime yenilenmeye karşı değil. Ben de değilim. Bizim sol anlayışımızın özünde değişim vardır. Hiç kimse değişme karşı çıkmaz. Ancak değişim ve yenilenme dediğimiz şey yalnız lider değişikliğini kapsamaz. Tüzüğün, programın, konuşulduğu, siyasetin daha kapsayıcı bir şekilde ele alındığı bir anlayış var hepimizde. Biz kendi genel başkanlarını seçimle değiştiren bir siyasi gelenekten geliyoruz.

Bizim Duçe’yle bizim Führer’le, Reis’le işimiz olamaz. Biz kendi genel başkanımızı severiz, sayarız, arkasından yürürüz. Ama akşam televizyonlarda meze edenlere karşı dururuz, saygınlığını tartışma konusu etmeyiz. Değişim emek ister, vakit ister, mücadele ister ve fikirsel bir taşıyıcılık ister. O fikirsel taşıyıcılık ve emek yoksa o iş bir gecede olmaz.

Lidere göre parti değil, partiye göre bir liderlik anlayışına ihtiyacımız var. Yukarıdan aşağıya aşağıdan değil, aşağıdan yukarıya doğru talep eden bir anlayışa ihtiyacımız var. Bizim dışlamaya değil kapsamaya kucaklamaya hiçbir arkadaşımı dışarıda bırakmayan bir anlayışa ihtiyacımız var. Yapısal sorunlarımızın bu kongrelerde konuşulup onlar üzerinden giden bir sürecinin yürütülmesine ihtiyaç var. Her şey aynı kalsın bir kişi değişsin anlayışını doğru bulmuyorum.

"TARTIŞMALARIN HİÇBİRİ ERDOĞAN'I YERİNDEN ETMEKTEN KIYMETLİ DEĞİLDİR"

İYİ Partili Bilge Yılmaz'ın "Kılıçdaroğlu ve etrafındaki çıkar grupları, kendi geleceklerini milletimizin menfaatlerinin önüne koyarak kendi çarklarını döndürecek şekilde ittifakı tasarladılar" sözlerine tepki gösteren Salıcı, sözlerine şöyle devam etti:

"Bizim anlayışımız tıpkı Atatürk’ün çağdaşlaşma anlayışı gibi. Kendin kalarak değişmek. Kendin kalarak değişmek değişmeyi bizim yapabiliyor olmamız lazım. Bazı CHP’li olmayan siyasetçiler ittifak istemeyiz ittifak yanlış biz önümüzdeki süreçte bir şeyler yapacağız filan diyorlar. Bunu diyen arkadaşlardan bir tanesi eğer bu seçimde iktidar olsaydık Hazine Bakanlığı’na talipti.

Bugün diyor ki ‘büyük hatalar yaptık’. Yanlışların yapıldığını gördüğünüzde onu söylemiyor da iş bittikten sonra ‘bunlar yanlıştı’ diyorsanız işte o zaman geliyoruz gene Romalı vatandaşın söylediğine, ‘Vay kaybedenin haline’. Bizim CHP’yi göz bebeği gibi korumamız lazım.

Dışarıdan bakan birileri ‘CHP’de tartışma var’ diye ellerini ovuşturuyor. O elleri ovuşturanlara fırsat vermemek lazım. Biz içimizde konuşuruz tartışırız ama bu tartışmalardan hiçbirisi Recep Tayyip Erdoğan’ı bugün olmazsa yarın yerinden etmekten kıymetli değildir."

İlgili Haberler