Değişen bir şey yok (1)

Uluslararası Sosyalizm (Dietnis Sosyalizmos) dergisinin 2. sayısı Temmuz-Ağustos 1991’de Lefkoşa’da yayımlandı. Tuğrul Berkay kardeşimizin tercüme ederek yayımladığı bir makalenin başlığı “İlk Atilla etek giyiyordu”. Burada “etek” Yunanistan’daki Efzun askerlerinin giydikleri etek anlamına kullanılmaktadır. Yazı Yunan işgali olmasaydı Türkiye adaya gelmezdi temasını işlemektedir. Yazı şöyle:
Yıllardan beridir Kıbrıs’ta, Kıbrıs sorununu 1974 savaşıyla yaratılan bir sorun ve Kıbrıs Rumlarını da bunun “Masum kurbanları gibi göstermek isteyen bir siyasi anlayış egemendir. Bütün Rum siyasi partileri, Kıbrıs sorununu Türk yayılmacılığının bir sonucu, bir istila ve işgal sorunu ve bir özgürlük davası olarak gösteriyorlar. “Masum Kurban” masalını güçlendirmek için, “eskiden Kıbrıslı Türk kardeşlerimizle barış içinde yaşıyorduk” izlenimini yaramak ve tarihi unutturmak için sistemli çaba harcıyorlar.
İngiliz idaresinden bağımsızlığa geçişle birlikte, Kıbrıs Rumları, Kıbrıs Türkleri aleyhindeki egemenlik dönemi başladı. Kıbrıs Rum iktidar sınıfının amacı, Kıbrıs Türklerine egemen olmak ve yeni kurulan devletin kontrolünü tekeline almaktı. Makarios bağımsızlığı “Enosis yolunda atılan adım” olarak algılıyordu. Stratejik hedefi Yunanistan’la birleşmek olan Kıbrıs Rum burjuvazisi, anayasanın koyduğu kısıtlamaları bir kenara itmeye çalışıyordu, oysa kenara itmeye çalıştıkları anayasanın mürekkebi henüz kurumamıştı. Burjuvazi, bunun uygulanamaz olduğunu iddia ediyor ve bu iddiasını kanıtlamak için de gerekli bütün önlemleri alıyordu.
Anayasayı değiştirme süreci, 1963 sonbaharında Makarios’un “13 Madde” olarak bilinen planını öne sürmesiyle sonuçlandı. Böylece 1963 Aralığına geldik. Rumlar anayasa değişikliklerini tek yanlı olarak uygulamak yolunda adım adım ilerliyorlardı. Rum silahlı kuvvetleri bütün adaya dağılmış durumda olan Kıbrıs Türklerine karşı süpürücü bir saldırıya girişti. Yüzlerce Türk katledildi veya kayboldu. Onbinlerce Kıbrıs Türkü ada toprağının yüzde 4’ünü oluşturan küçük bölgelere kapanmak zorunda bırakıldı... Kıbrıs Türklerinin devlet yönetiminden dışlanmasıyla Rum burjuvazisi Zürih rejimini “de facto” olarak ortadan kaldırdı. Bütün bunlar elbette ki anayasanın “olumsuz noktalarını” düzeltmeyi amaçlayan şeyler değildi. Amaç Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesine zemin hazırlamaktı.

* * *

Maria Rossidou ve Tinos Iasonos tarafından yazılmış olan bu yazı Kıbrıs meselesini Rum liderliğinin hangi maksatla başlattığını belgelemektedir. Türklere yapılanların da bir belgesini teşkil eden bu değerlendirmeyi yapmış olan iki yazar bugün nerededirler, ne yapıyorlar; Uluslararası Sosyalizm gazetesi veya dergisi ikinci sayısında bu gerçekleri yazdıktan sonra yayına devam edebildi mi? Bilmiyoruz. Bildiklerimize bakalım. Sosyalizm adına yapılan bu yayında komünist Akel partisinin katkısı var mıydı? Bu partinin sorumlusu, bugünün sözde Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristofyas’ın bu yayından haberi var mı? Hristofyas, Maria ile Tinos’un bildiği gerçekleri bilmiyor muydu ki hâlâ, hiç utanmadan bütün dünyaya “Kıbrıs meselesi 1974’te başlayan Türk işgalinden kaynaklanan bir meseledir” yalanını söyleyebilmektedir?

Yazarın Diğer Yazıları