Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Depremin iç ve dış yankıları

Depremin iç ve dış yankıları

Yaşanan büyük felaket nedeniyle yurt içinden ve yurt dışından yardım ve destek gelmektedir. Uluslararası kuruluşlar da yardıma koşmuşlardır.

Yurt içinden olağanüstü duygularla, cömertçe yapılan yardımlar, fedakârca verilen destek ve gösterilen alicenaplık, birer ferdi olmaktan gurur duyduğumuz Türk Milletinin zor günlerde nasıl tek vücut olduğunu ve asaletini bir kere daha ortaya koymuştur.

Hayatın yeniden düzene sokulması için gerekli maddi ve manevi yardım ve desteğin devam edeceğinden şüphemiz yoktur. Burada önemli olan, geride kalanların ihtiyaçlarını karşılamak ve özellikle yalnız kalan çocuklara gereken şefkat, yardım ve desteği sağlamak, onlara sahip çıkılmaktır. Onlar artık devlete ve bize emanettir.

Organizasyon eksikliği

Yardıma koşma arzusu en üst seviyede olmasına rağmen, felaketin başlangıcında gereken organizasyon ve koordinasyonun neredeyse hiç sağlanamadığı, aradan geçen günlerde de yeteri seviyeye ulaşamadığı görülmüştür. Felaketin çok geniş bir alanda yaşanması nedeniyle, bunların ve yönetimin tek elden yapılmasının mümkün olmadığı ortadadır.

Organizasyonun ve alınacak tedbirlerin önceden planlanması ve zamanı geldiğinde süratle yerine getirilmesi gerekir. Bu gibi durumlar için organizasyon ve üst koordinasyonun merkezden, alt koordinasyon ve yönetimin ise mahallinden yapılmasının ve uygulamada mahalli yöneticilere inisiyatif verilmesinin ne kadar önemli olduğu yaşanarak görülmüştür.

Tedbirlerin ihtiyaç duyuldukça ve akla geldikçe alındığı intibaı vardır. Aksaklık ve eksiklikler, ülkenin her yerinden ve her kesiminden gelen ekiplerin, gönüllülerin, yurt içi ve yurt dışı arama ve kurtarma ekiplerinin, iş birliği içinde görev yapmalarıyla, birlikte fedakârca ve içtenlikle çalışmalarıyla kapatılmaktadır.

Alınmış olunduğu düşünülen ders

Daha önce benzeri bulunan, 1997 yılında da, emniyet, asayiş, terörle mücadele ve tabii afetlerde uygulanmak üzere mahallin mülki idaresi ve belediyesiyle de koordine edilerek yeniden hazırlanan EMASYA (Emniyet, Asayiş ve Yardımlaşma) planları, iktidar tarafından öne sürülen bazı çekincelerle 2010 yılında yürürlükten kaldırılmıştır.

TSK''nın mevcut yapısı, elindeki imkânları, çeşitli durumlar karşısında süratle teşkilatlanma, organize olma ve her duruma adapte olabilme kabiliyeti, tecrübesi ve disiplinli hareket edebilme özelliği, tabii afetlerde de görev almasına ve bunu etkili bir şekilde yerine getirmesine uygundur. Devletin tüm organlarıyla işbirliği içinde görev yapabilir. Türk Milletinin TSK''yı bu durumlarda yanında görmesi ona moral, cesaret ve güven de verir.

EMASYA planının 1999 depreminde ne kadar gerekli olduğu ve ehil ellerde ne kadar etkinlik sağladığı görülmüştür. Vesayet ve diğer siyasi çekincelerle yürürlükten kaldırılmasının ortaya çıkarttığı aksaklıktan ders alınmış olabileceği değerlendirilmektedir.

Aynı şekilde askerî hastanelerin kaldırılmasının ve TSK sağlık sisteminin etkisizleştirilmesinin yarattığı eksikliğin de bu afette görülmüş olması temenni edilmektedir.

Dış politika ve güvenlik

Yardıma koşan ülkelere ve ekiplerine şükranlarımızı sunarken, gelen ekiplerden az da olsa bir kısmının isteksiz ve çekingen tutumu da gözden kaçmamıştır.

Yunanistan''la diyalog şu anda insancıldır. Ancak Başbakan''ın "Türkiye''yle farklılıkları ''geçici'' olarak bir kenara bırakmanın zamanı" ifadesi bir müddet sonra tahriklere devam edebileceğini çağrıştırmaktadır. İhtiyatlı olmakta ve yaraları sarmaya odaklandığımız bu dönemde, ABD''ye de güvenerek bazı "oldu bitti"lere teşebbüs edebileceğini hesaba katmakta fayda görülmektedir.

İsveç her ne kadar yaptığı yardımın, NATO üyeliği konusuyla ilişkilendirilmemesini ifade etse de, bu konuyu yine gündeme getirdiği gözden kaçmamıştır. Hatta ikinci bir Kur''an-ı Kerim yakma olayına izin vermemesi de manidardır. Demek ki olabiliyormuş.

Kıbrıs Rum Yönetiminin yardım talebinin kibarca geri çevrilmesi, onu tanıma anlamına geleceğinden isabetli ve uygun bir davranış olmuştur.

Deprem felaketinde PKK''nın karakollara saldırma teşebbüslerinin, güvenlik tedbirlerimizi sınamak için yapmış olabileceği düşünülmelidir.

Hırsızlık, soygun, gasp, yağmalama ve iç güvenlik için daha etkin tedbirler alınmalıdır.

Demografik yapı değişikliğine engel olunmalıdır.

***

Maalesef kutuplaşma ve karşılıklı suçlama tavan yapmıştır. İktidarın, inkâra, hataları örtmeye, her şeyi çok iyi yaptığını göstermeye çalışan tutumundan vazgeçmesi, muhalefetin de durumdan istifade etmeye çalışmadan yapıcı ve yol gösterici olması, özellikle bu acılı zamanımızda, ülkemiz ve milletimiz için gerekli ve önemlidir. Yapılacak çok iş var. Zaman birlikte hareket etme, tek yürek olma zamanıdır.

Yazarın Diğer Yazıları