Uzmanlar, yüksek kan şekerinin vücutta bıraktığı geri dönüşü zor izlere dikkat çekerek, erken ve agresif tedavinin önemini vurguladı.
Diyabet, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen ve vücudun en kritik sistemlerinde geri dönüşü zor hasarlara yol açabilen küresel bir sağlık sorunu olmaya devam etti.
Yüksek kan şekeri seviyelerinin uzun süre devam etmesiyle tetiklenen bu durum, özellikle göz, kalp, damar ve sinir sistemleri üzerinde yıkıcı etkiler bıraktı.
ABD'deki Mayo Clinic'ten Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gregory A. Poland, diyabetin kardiyovasküler sistem üzerindeki etkilerini değerlendirerek önemli açıklamalarda bulundu.
Dr. Poland, “Diyabet, damar duvarlarında kalıcı değişikliklere neden olarak ateroskleroz (damar sertliği) riskini dramatik bir şekilde artırdı. Hastaların büyük çoğunluğunda kalp krizi ve inme riski, diyabeti olmayanlara göre iki ila dört kat daha yüksek hale geldi” ifade etti.
Diyabetin doğrudan damar iç yüzeyini tahrip ederek kan akışını engellediğini ve bu durumun kalp yetmezliğine zemin hazırladığını da sözlerine ekledi.
Sinir sistemi üzerindeki tahribat, diyabetik nöropati olarak bilimsel kayıtlara geçti. İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi’nden Nöroloji Profesörü Dr. Ruth M. Charlton, konuyla ilgili yapılan son geniş çaplı kohort çalışmasının sonuçlarını değerlendirdi.
Dr. Charlton, "Periferik sinirlerin yüksek glikoz seviyelerine uzun süre maruz kalması, bu sinirlerdeki ileti yeteneğini ciddi şekilde bozdu. Hastalar genellikle ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma ve his kaybı yaşarken, bu durum ileri aşamalarda uzuv kaybı riskini de beraberinde getirdi" dedi.
Görme yeteneği üzerindeki tehdit de dikkat çekti. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) verilerine göre, diyabetli bireylerde diyabetik retinopati gelişme olasılığı oldukça yüksek belirlendi.
Harvard Tıp Okulu'ndan Oftalmoloji Uzmanı Dr. Lisa M. Bressner, mikro-damar tahribatının en net görüldüğü organın göz olduğunu belirtti.
Dr. Bressner, "Göz arkasındaki küçük kan damarlarının sızdırması veya tıkanması sonucu retina hasar gördü. Bu durum, tedavi edilmediği takdirde körlüğe kadar varabilen ciddi bir tablo oluşturdu" açıklamasını yaptı.
Bilim dünyası, diyabetin yalnızca bir kan şekeri problemi değil, aynı zamanda ciddi bir multisistemik vasküler hastalık olduğu konusunda fikir birliğine vardı.
Erken teşhis ve kan şekerinin hedeflenen aralıkta tutulması, bu organ hasarlarının önüne geçmek için kritik önem taşıdı.