Diyabet (Diabetes Mellitus) hastalarının ciltlerinde sıklıkla görülen patolojik değişimler ve bazı spesifik deri hastalıkları, uluslararası tıp camiasında yeniden önemli bir gündem maddesi haline geldi.
Dünya genelindeki doktorlar, bu cilt belirtilerinin, özellikle tip 2 diyabetin ilk işaretleri olabileceği konusunda kuvvetli uyarılar yaptı.
Bilimsel araştırmalar, diyabet hastalarının önemli bir bölümünde deri tutulumunun gözlemlendiğini ortaya koydu.
YABANCI UZMANLARDAN KRİTİK DEĞERLENDİRMELER
Alman Diyabet Bilgi Merkezi'nden (diabinfo) Dr. Rüdiger Landgraf, diyabetli kişilerin yüzde 80'ine varan bir kısmında ciltte patolojik değişikliklerin görüldüğünü ifade etti.
Dr. Landgraf, tip 2 diyabet hastalarının bu durumdan tip 1 diyabetlilere göre daha sık mustarip olduğunu belirtti ve yüksek kan şekeri seviyelerinin deri hastalıkları için en büyük risk faktörü olduğunu özellikle vurguladı.
Yüksek glikoz düzeylerinin, üst deride bulunan ve keratin üreten hücreler olan keratinositlerin ve fibroblastların işlevini olumsuz etkilediğini sözlerine ekledi.
Amerika Birleşik Devletleri'nde dermatoloji alanında çalışmaları bulunan Dr. Anthony Rossi, özellikle Akantozis Nigrikans (boyun, koltuk altı ve eklemlerde koyu, kadifemsi cilt kalınlaşması), Granüloma Annulare (halkalar şeklinde döküntüler) ve Skleroödem (sırtta, boyunda ve omuzlarda sertleşme) gibi durumların, altta yatan bir insülin direncinin veya diyabetin erken habercisi olabileceğini dile getirdi.
Dr. Rossi, bu cilt lezyonlarının yaşamı tehdit etmese de, iç organ tutulumunun bir göstergesi olabileceğinin altını çizdi.
BİLİMSEL VERİLER İLİŞKİYİ GÜÇLENDİRDİ
Uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan bilimsel araştırmalar, deri bulgularının diyabetle olan güçlü ilişkisini kanıtladı.
Tıbbi literatürde yer alan bilgilere göre, diyabet hastalarının %30 ila %70'inde, hastalıklarının bir döneminde herhangi bir deri tutulumuna rastlandığı gözlemlendi. Bu deri bulgularının, genellikle diyabeti olduğu bilinenlerde hastalığı süresince ortaya çıktığı, ancak bazı vakalarda diyabetin ilk bulgusu olarak da görülebildiği tespit edildi.
Araştırmalar, diyabetik dermopati (bacaklarda kahverengi lekeler) ve kserozis kutis (cilt kuruluğu) gibi durumların diyabetin en sık görülen cilt bulguları arasında yer aldığını ortaya koydu. Ayrıca, diyabetik hastalarda mantar ve bakteri kaynaklı kutanöz enfeksiyonların da genel popülasyona göre daha sık izlendiği belirlendi.
Uzmanlar, cilt enfeksiyonlarının ve sürekli kaşıntının, kontrolsüz kan şekeri seviyelerinin derideki savunma mekanizmalarını zayıflatmasından kaynaklandığına dikkat çekti.
Dr. Landgraf'ın ve diğer uzmanların dile getirdiği gibi, ciltteki bu belirtilerin gözlenmesi durumunda, hastaların zaman kaybetmeden bir hekime başvurması ve kan şekeri düzeylerini kontrol ettirmesi, diyabetin erken teşhisi ve olası komplikasyonların önlenmesi açısından hayati önem taşıyor.