Diyanet İşleri Başkanı görevde kalmalı!

10 Kasım'da Anıtkabir ve Dolmabahçe'de tarihi bir kalabalık vardı.

Geçmiş yıllarda da kalabalık olurdu ama böylesi bir yoğunluk görülmüş şey değildi. Gecenin ilerleyen saatlerine rağmen, yüz binlerce insan Anıtkabir'deydi. Merdivenler ve Aslanlı Yol'da adım atmak mümkün değildi.

Gün boyunca milyonlarca insan, Mustafa Kemal Atatürk'ün şahsında kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ne ve rejimine bağlılıklarını ifade ettiler.

Bu yoğun ilginin arkasında hiç şüphesiz; bastırılmışlık ve ötekileştirilmişlik duygusu hâkim. Çünkü milyonlarca insan, yıllardır büyük yaftalamalarla, hakları yenilerek, ötekileştirilerek yaşamak zorunda bırakıldı.

İnsanların kendilerini ifade edebilecekleri siyasi platformlar, sivil toplum kuruşları, kurumlar bambaşka bir renge, iklime bürünmüş durumda.

Tıpkı bir dönem Siyasal İslamcıların yaşadığı süreci yaşıyorlar. Okuma oranları da haliyle değişmiş durumda. Milliyetçi, Atatürkçü yayınlara olan ilgi her geçen gün artarak devam ediyor. Çünkü kendilerini rahat ifade edemeyen kalabalıklar okumaya, araştırmaya ve üretmeye başlıyor.

İşte bu yüzden; 19 Mayıs, 29 Ekim ve 10 Kasım'da biriken enerji dışa vuruluyor.

Bu tablonun öte yanında ise bambaşka girişimler yapılıyor. Edirne'deki 10 Kasım törenlerinde binlerce insan saygı duruşunda bulunurken ortaya çıkan bir şahıs, "Bu bir kıyamdır, Allah'ın kanunlarını bilmiyorsunuz, batıl inançları getirdi, yazılı kanunları kaldırttı, putlara tapıyorsunuz, puta saygı duyuyorsunuz" diye bağırmaya başladı.

Sadece gözleri görünen şahsın, 21 yaşında üniversite öğrencisi olduğu ve sonrasında da tutuklandığı haberi geldi.

Saatler içerisinde siyasi iktidarın tüm trolleri "AtatürkİlahDeğildir" mesajıyla sosyal medyada gündem oluşturdular. Atatürk'e isnatlar, yalan belgeler, Türkiye Cumhuriyeti'ne hakaretler...

Oysa şahıs, "Atatürk ilah değildir" dediği için tutuklanmamıştı. Maksat ve dert başkaydı.

Bir diğer ve en önemli olay da Diyanet İşleri Başkanı'nın, Atatürk'e hakaretleriyle bilinen Kadir Mısıroğlu'nu ziyaretiydi. Tam da 10 Kasım'a denk getirilen olay elbette ki maksatlıydı, planlıydı. Ali Erbaş'ın oraya Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan izinsiz gitme ihtimali olmadığına göre, bu ziyareti o açıdan da değerlendirmek lazım.

Dolayısıyla "Diyanet İşleri Başkanı görevden alınsın" talebinde bulunmak, Erdoğan'ın da işine gelir. Aksine görevde kalmalı. Görevde kalmalı ki Diyanet'in ne şekilde ve nasıl bir zihniyet tarafından yönetildiği tarihe geçmeli.

Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran kişiye hakaret eden, şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakârlıklarıyla kazanılan Kurtuluş Savaşı için "Keşke Yunan galip gelseydi" diyen bir adama gidiyorsunuz. Aynı şahsın İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy hakkında da onlarca küfrü, hakareti var.

Tüm bunlar bilinerek bir ziyaret gerçekleştiriliyor ve Diyanet adına plaket veriliyor.

Mesele son derece organize!

Türkiye'nin kutuplaşmasından, bölünmesinden, ayrışmasından büyük keyif alıyorlar. Bunun üzerine kurdukları bir düzen var.

Muhalefetin içerisindeki kullanışlı isimler "Türkçe ezan" gibi tartışmaları ortaya atarak süreci alevlendiriyor.

Türkiye'de birçok tartışma bir daha açılmamak üzere kapanmış durumda. Bunu bile bile gündeme getirip hem Atatürk sevgisini azaltmak, hem de inançlı kesim üzerinde bir algı oluşturmak istiyorlar.

Şimdi mağduriyete dönelim.

Milyonlarca insanı mağdur edip, mağdur olduğunuzu iddia edemezsiniz, yemezler.

Yüzlerce vatansever subayı hapishanelerde çürütüp, PKK ile masaya oturup; tarikat ve cemaatlere ülke yönetimini teslim edip sonrasında da mağdur olamazsınız, yemezler.

Ve artık buralardan ekmez çıkmaz, yemezler!

Atatürk hiçbir zaman bu ülkede "ilahlaştırılmamış, putlaştırılmamıştır" ama birileri ısrarla yalan dolu belgelerle bunu öne sürerek Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş meşruluğunu sorgulamak istiyorlar.

Asıl niyeti iyi okumamız gerekiyor.

Dertleri Atatürk değil, dertleri Türklük!

Türk milletinin kurduğu rejimden, Türk kimliğinden rahatsızlar.

Dindarlık kılıfıyla bunu yıkmak istiyorlar.

Ama başaramayacaklar.

Gerekirse Türkler kendi mescitlerini kurar, kendi hutbelerini yeniden okutur ama Kurtuluş Savaşı'na hakaret edenlere geçit vermez.

Yazarın Diğer Yazıları