Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Doktorlar gitsin sığınmacılar kalsın!

                AK Parti ülkenin doktorları için "giderlerse gitsinler", Suriye''den ülkeyi istila denilecek kadar büyük kitleler halinde sığınmış olan yabancı sığınmacılar için de ''gelirse gelsinler'' stratejisi izlemektedir. AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı; "''Biz seçimi kazandığımızda mültecileri ülkelerine göndereceğiz'' diyorlar. Biz göndermeyeceğiz. Biz ev sahipliğine devam edeceğiz."

                İlk önce şu tespiti yapmak zorundayız: Suriye''nin kuzeyinde PYD/PKK ve Şam''daki Esat yönetimi tarafından "etnik temizlik" bağlamında oturdukları topraklardan sökülüp Türkiye''ye boca edilen milyonlarca sığınmacıyı Türkiye''de tutmak o topraklara el koymuş olanların amaçlarına hizmet etmektir. Sığınmacıların boşalttığı araziler üzerinden bugün ABD''nin eğitip donatarak ordulaştırdığı PYD/PKK hâkimiyeti var. Sığınmacıların Türkiye''ye sürülmesi onların yaşadıkları toprakları ABD/PYD/PKK için dikensiz gül bahçesine çevirmiştir. PYD/PKK''nın bölge üzerindeki hâkimiyetinin devamı sığınmacıların topraklarına dönmemesine bağlıdır.

                Diğer yandan bilindiği gibi Suriye''nin Hatay üzerinde iddiaları var. Bu iddia Şam rejimi tarafından zaman zaman dillendiriliyor. Bugün Hatay ya da Kilis için sığınmacı konusu insani boyutu çoktan aşmış Hatay, Reyhanlı ve Kilis başta olmak üzere Türkiye demografik bir istilaya uğramıştır.

                Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş bu tehlikeye dikkati çekerek feryat ediyor; "Suriyelilere vatandaşlık, seçme ve seçilme hakkı verilmesi büyük hata oldu. Böyle giderse biz azınlığa düşeceğiz. 12 yıl sonra Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Suriyeli olacak. Toprak almaları yasak ama Türk ortakları üzerinden ara senediyle sürekli toprak alıyorlar. Uyarıyorum, Hatay gidiyor" demiştir.

                Yetkili ve sorumlular bu ikazları algılayıp, gerekli tedbirleri alacak yerde Lütfü Savaş hakkında "suç duyurusunda" bulunarak onu "faşist, ırkçı" ilan ettiler. Lütfü Savaş bir vatansever olarak tarihe kayıt düşmüştür. Türkiye için hassasiyeti olanlar bunun ne anlama geldiğini biliyor. Ama iktidarda AK Parti ve zihniyeti var: Bu zihniyet 15 Temmuz''da olduğu gibi "aldatıldık, millet de Allah da bizi affetsin" demeye alışkın.

Bir zamanlar Yunanistan''ın Türkiye''ye ait 18 ada ve kayalığı işgal ederken muhalefet tarafından TBMM''de ''tedbir alın, gerekeni yapın'' feryatlarına karşı AK Parti vurdumduymaz bir tavır takınmıştı. Aynı şeyi Süleyman Şah Türbesi''ni taşırken de yapmışlardır. Bırakın yarını ve geleceği görmeyi, burnunun ucunu dahi göremeyen stratejik kör bir iktidar tarafından ülke yönetiliyor.  

                İşin ilginç yanı sığınmacıları bağrına basanlar sıra ülkenin doktorlarına gelince meydan okuyan bir tavır sergiliyor. Doktorlar ekonomik ve çalışma şartlarının iyileştirilmesinden söz ettiğinde AK Parti''nin Genel Başkanı "Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz" diyor.

                Herkesin ve her kesimin sorunlarını çözmekle görevli olan iktidar, sağlık çalışanlarının sorunlarını çözmediği gibi bir de onlara ''isterseniz ülkeyi terk edebilirsiniz'' diyor.

Bu ülkede hiç kimsenin ülkenin yurttaşlarının bir kısmına "hesabınıza gelmiyorsa ülkeyi terk edin" deme hakkı yoktur. Nitekim Süleyman Demirel "başörtülü okumak isteyenler Arabistan''a gitsin" dediğinde bugünlerde doktorlara kapıyı gösterenler o zaman kıyameti koparmışlardı!

Diğer yandan sığınmacıların topraklarına, evlerine, yurtlarına kavuşmalarını sağlamak onlara yapılacak en büyük iyiliktir. Gitmek isteyenleri göndermemek ise en büyük insan hakkı ihlalidir.

AK Parti iktidarı İsrail''den BAE''ye, Mısır''dan Ermenistan''a, Yunanistan''dan Arabistan''a bütün ihtilaflı ülkelerle ilişkileri iyileştirerek sorunları çözmeye çalışıyor. Buna karşın iktidar Türkiye''nin en büyük ekonomik, demografik ve güvenlik sorunu haline gelen sığınmacılar sorununun çözülmemesi için Suriye''yle ilişkilerin inadına gergin ve çatışmacı bir noktada tutuyor. Bu tavır gaflet ve stratejik körlükle izah edilebilir. Yoksa ne ensar/muhacirlikle, ne iyi niyetle, ne de insanlıkla açıklanabilecek bir durum değildir. 

Yazarın Diğer Yazıları