Doktorlar, poliklinikler doldu taştı dedi. Salgının hiç bilinmeyen bir yüzü ortaya çıktı

Doktorlar, poliklinikler doldu taştı dedi. Salgının hiç bilinmeyen bir yüzü ortaya çıktı
Tüm dünyanı etkisi altına alan korona virüs salgınının etkileri insan vücudunda birçok probleme yol açıyor. Hastalığa yakalanma stresinin yaşandığı bu dönemde, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, kolit, şişkinlik ve yutma bozuklukları gibi şikayetlerle gastroenteroloji polikliniklerine başvurular arttı.

DHA'da yer alan habere göre, Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Bülent Yaşar, korona virüs salgınında psikosomatik kökenli sindirim sistemi hastalıklarının arttığını belirtti.

"PSİKOLOJİK HASTALIKLAR KARŞIMIZA ÇIKABİLİR"

Psikolojik kökenli hastalıkların fiziksel belirtilerle karşımıza çıkabileceğini söyleyen Doç. Dr. Bülent Yaşar, “Depresyon, panik atak, travma sonrası stres bozukluğu, kaygı bozukluğu gibi birçok psikolojik sorun fiziksel belirtilerle karşımıza çıkabiliyor. Ani gelişen hastalıklar, aile bireylerinde kronik bir hastalığın varlığı, doğal afetler ve salgınlar gibi toplum yaşamını etkileyen olaylar sağlık sorunları şikayetlerini başlatabiliyor” diye konuştu.

"SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI ARTTI"

Polikliniklere en sık başvuru nedenlerinden birinin sindirim sistemi şikayetleri olduğunu belirten Doç. Dr. Bülent Yaşar, “Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal veya kabızlık, yutma güçlüğü, şişkinlik, gaz, aşırı geğirme gibi şikayetlerle gastroenteroloji polikliniklerine başvurular salgın  döneminde arttı. Bunlara yaygın kas, eklem ağrıları, baş ağrıları, baş dönmesi, nefes darlığı, çarpıntı, kas güçsüzlüğü gibi kalp, nörolojik ve iskelet sistemini içeren diğer semptomlar da eşlik edebiliyor. Huzursuz bağırsak sendromu veya kolit olarak bilinen irritabl barsak sendromu ve dispepsi tanılarını bu dönemde daha sık koyuyoruz” ifadelerini kullandı.

"KADINLARDA 10 KAT DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR"

Psikosomatik hastalıkların kadınlarda, erkeklere oranla 10 kat daha fazla görüldüğüne dikkat çeken Yaşar, “Şikayetler her yaşta görülebilir ancak sıklıkla 30-35 yaşlarından önce başlar. Düşük sosyoekonomik ve eğitim seviyesi, çocukluk döneminde ilgisizlik, fiziksel veya cinsel istismar, alkol ve madde kullanım öyküsü riski daha da artırıyor. Ayrıca güncel araştırmalar  kadınların erkeklere göre daha şiddetli, sık ve uzun ağrılar tariflediğini ortaya koyuyor. Bunun nedeni olarak da hormonal ve ağrının beyindeki algı ve işlenme merkezlerindeki farklılıklar gösteriliyor. Kadınlarda baskın olan östrojen ve progesteron hormonları, sindirim sistemi hareketlerini ve geçirgenliğini etkileyerek daha yoğun şikayet etmelerine sebep oluyor. Bu sene aralarında ülkemizin de yer aldığı 33 ülkeyi kapsayan bir çalışmada, bireylerin yüzde 40’dan fazlasında, somut hastalığa bağlı olmayan yani ‘fonksiyonel’ olarak tanımlanan en az bir hastalık saptandı. Bu oldukça yüksek bir oran” dedi.