Bilim dünyası ve uluslararası sağlık kuruluşları, uzun süredir göz ardı edilen bir tehlikeye dikkat çekti: İç mekân hava kirliliği. Mevsim geçişleri ve soğuk algınlıkları gibi bilinen nedenlerin ötesinde, insanların zamanlarının büyük bir kısmını geçirdiği kapalı alanların, solunum yolu hastalıklarından kansere kadar pek çok ciddi sağlık sorununun ana kaynağı haline geldiği, kapsamlı bilimsel araştırmalarla doğrulandı.

Uzmanlar, modern binaların enerji verimliliği odaklı tasarımlarının, kirleticilerin ev içinde hapsolmasına yol açarak bir “hasta bina sendromuna” neden olduğu uyarısında bulundu.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), her yıl 3,8 milyon kişinin, özellikle ısınma ve yemek pişirmeden kaynaklanan zararlı iç mekân havasına atfedilen hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiğini açıkladı. Bu çarpıcı veri, evin dört duvarı arasında gizlenen tehlikenin boyutunu ortaya koydu.

UZMANLAR UYARDI: EVİNİZ HASTA EDİYOR

Önde gelen çevre sağlığı araştırmacısı ve Londra Imperial College'dan Prof. Dr. Sarah J. Davies, konuyla ilgili yaptığı bir açıklamada, modern yapıların tasarımındaki bir çelişkiye işaret etti.

Prof. Dr. Davies, "Enerji verimliliğini artırmak amacıyla inşa edilen hava sızdırmaz binalar, maalesef kirleticilerin içeride daha yüksek konsantrasyonlara ulaşabileceği kapalı ortamlar oluşturdu. Bu durum, 'Hasta Bina Sendromu' olarak tanımladığımız durumu körükledi" ifadelerini kullandı.

Harvard T.H. Chan Halk Sağlığı Okulu'ndan Dr. Michael Chen ise ev içi kirleticilerin çeşitliliğine dikkat çekti. Dr. Chen, sentetik yapı malzemelerinden yayılan Uçucu Organik Bileşikler (VOC'ler), temizlik ürünleri ve hatta mobilyalardan kaynaklanan kimyasalların, dışarıdaki kirlilikten çok daha yoğun olabildiğini vurguladı. "Özellikle çocuklarda, yaşlılarda ve kronik solunum yolu hastalığı olan savunmasız gruplarda, iç mekân kirliliğine maruz kalmanın sağlık risklerinin, dış ortam kirliliğine kıyasla daha büyük olabileceği bilimsel olarak kanıtlandı" şeklinde konuştu.

BİLİMSEL VERİLER CİDDİ HASTALIKLARA İŞARET ETTİ

Son yirmi yılda yapılan pek çok bilimsel çalışma, iç mekân hava kalitesinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini detaylandırdı.

Araştırmalar, yetersiz havalandırma, yüksek nem, küf, alerjenler, radon gazı, formaldehit ve ince partikül madde (PM) gibi kirleticilerin solunum yolu hastalıklarının yanı sıra kardiyovasküler rahatsızlıklar, bilişsel gerileme, depresyon ve hatta DNA hasarı ile ilişkili olduğunu gösterdi.

Örneğin, Environmental Health Perspectives dergisinde yayımlanan kapsamlı bir inceleme, partikül maddeye (PM) uzun süreli maruz kalmanın, farklı beyin yapılarında oksidatif strese yol açtığını ve bilişsel işlevleri olumsuz etkilediğini tespit etti. Başka bir çalışma ise, özellikle HFR'ler (Halojenli Alev Geciktiriciler) gibi kimyasalları taşıyan solunabilir hava partiküllerinin risk değerlendirmelerinde mutlaka dikkate alınması gerektiğini kanıtladı.

ÇÖZÜM YOLU HAVALANDIRMA VE KAYNAK KONTROLÜ

Uluslararası bilim topluluğu, bu küresel halk sağlığı sorununun çözümü için iki temel adımı öne sürdü: Kirletici kaynakların elimine edilmesi ve havalandırma sistemlerinin etkinliğinin artırılması.

İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü'nden (ETH Zürih) Prof. Dr. Lena Müller, "Hane halkı aktivitelerinden (yemek pişirme, temizlik vb.) kaynaklanan kirliliği azaltmanın yanı sıra, binalarda standartlara uygun ve düzenli havalandırma sistemlerinin kullanılmasının, enfeksiyonların yayılmasını düşürdüğünü ve bina sakinlerinin sağlığı ile verimliliğini artırdığını belirledik" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Müller, evlerde kullanılan temizlik ürünleri, mumlar ve kokulu spreyler gibi kimyasal yayıcı maddelerin kullanımının da gözden geçirilmesi gerektiğini ekledi.