Dün gece Ankara’da neler yaşandı? Boş yemek kutusu üzerinde 26 saat!

Dün gece Ankara’da neler yaşandı? Boş yemek kutusu üzerinde 26 saat!
Ankara’ya gelen baro başkanlarının yaşadığı tüm süreçleri takip ettim. Saat saat yaşadıklarını not aldım. İşte dün gece Ankara’da yaşanan olayların tüm ayrıntıları.

berkay-bigec-004.png

BERKAY BİGEÇ / YENİÇAĞ / ÖZEL HABER

Pazar günü Ankara Barosu Basın Müşavirliğinden bir mesaj geldi. Mesajdaki ifadeler aynen şöyle: “Pazartesi günü saat 10.00’da Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen baro başkanlarımızı karşılayacağız sonrasında saat 11.30’da Anıtkabir’de Aslanlı Yol önünde olacağız”. Pazartesi günü saat 9.45’de baro başkanlarının karşılanacağı alana gittim, Ankara’daki avukatlar Gökçek’in yaptığı kapının önünde bekliyordu, baro başkanları o alana 300 metre uzaklıkta bulunan bir bölgeden yürüyerek gelecekti, fakat saat 10’u geçmiş baro başkanları hala gelememişti. Basın mensupları baro başkanlarının bulunduğu yere doğru gitmeye başladı. Oraya gittiğimizde gördüğümüz tablo şöyle idi; Çevik kuvvet ekipleri tarafından yolun bir tarafı kapatılmış, avukatların geçişlerine izin verilmiyor ver yer yer avukatlarla polis arasında gerilimi yüksek tartışmalar var. Baro başkanlarının bulunduğu bölge Ankara trafiğinin en yoğun aktığı bölgelerden bir tanesi, bir kaza yaşanmaması için de avukatlar yolun kenarındaki inşaat alanına doğru yöneldiler ve olaylar orada devam etti. Önce oturma eylemi yaptılar avukatlar, arkalarında kalkanlı polisler…Provokasyona çok açık bir ortam bir ortam vardı, en ufak bir ses yükselmesi direkt polisle, avukatların arbede yaşanmasına sebep oluyordu. 27 saatlik süreç içinde en az 35-40 kere tansiyon arttı. Avukatların oturma eylemine başladığı sırada bir haber geldi “Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu Anıtkabir’de” bu haber ortamı biraz daha gerdi ve baro başkanlarının Feyzioğlu’na tepkilerini arttırdı, bu tepkilerin sonucunda zaten Feyzioğlu’na sırtını dönerek protesto etti tüm baro başkanları.

ANKARA BAROSU BAŞKANI ERİNÇ SAĞKAN’DAN AÇIKLAMA

Saat ilerledikçe tansiyon daha da fazla arttı, Sağkan ilk açıklamasında “Temel hak ve özgürlüklerimizden mahrum bırakılıyoruz, silahsız, şiddetsiz bir şekilde sadece sembolik 200 metre yürüyeceğiz” dedi.

Fakat bu istek yetkililer tarafından kabul görmedi. Baro başkanlarının bulunduğu alan polis bariyerleri ile çevrilmeye başladı, tek bariyerle başlayan bu işlem ertesi günün sabahında 3 bariyere ve onun arkasında emniyet otobüsleri ile kapatılan tam bir ablukaya dönecekti.

ÇIKAN GİREMEZ

Baro başkanlarının bulunduğu bölgeye önce giriş-çıkış serbestti hem avukatlar hem de basın mensupları için fakat ilerleyen saatlerde hayatımda daha önce hiç duymadığım bir karar alındı. “Alandan çıkan bir daha giremez, baro başkanları ve milletvekilleri hariç” Tam öğle saatleri Ankara’nın yakıcı güneşi tepede, herkes terlemiş ve ister istemez herkes susuyor. Bir ara yan taraftadaki marketten su almak için alandan çıktım ve geri geldim. Polisle yaklaşık bir saat mücadele ettim tekrar alana girmek için ama maalesef başarılı olamadım. Meslektaşlarımdan bazıları içerde bazıları dışarda kaldı, diğerleri de çıkarılmasın diye sürekli içeriye su ve yemek taşıdık. Onlar içerdeki konuşmaları bize aktarıyor, biz dışarıdaki bilgileri onlara.

BELEDİYENİN KURMAK İSTEDİĞİ ÇADIRA İZİN VERİLMEDİ

Tam o sırada Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan yanımdan telefonla konuşarak geçti, Şu cümleleri kuruyordu telefonla “Biraz önce Mansur Yavaş’la görüştüm, buraya çadır kuracaklar, öğlen sıcaktan gece yağmurdan korur.” Bu haberi paylaştıktan sonra bölgedeki herkesin haberi oldu doğal olarak oradaki yetkili amirlerinde fakat bu çadırın kurulmasına izin vermeyeceklerini söylediler. Bu gelişmeden sonra ortalık bir kez daha karıştı. O sıra herkesin kullandığı tek bir cümle vardı “Ne gerek vardı bu kadarına?” Daha sonra yaşananlar bu cümleyle açıklanacak durum olmayacaktı.

İYİ PARTİ MİLLETVEKİLLERİNDEN DESTEK

O sırada İYİ Parti milletvekilleri Feridun Bahşi ve Ümit Özdağ alana geldiler, içerde baro başkanlarıyla bir görüşme yaptılar ve çıkışta yaptıkları basın açıklamasında ortak cümleleri “Hukukun bu derece engellenmesi hiç doğru değil"

YEMEK, SU, YAĞMURLUK, TUVALET…

Bu saydıklarım en temel insani ihtiyaçlar, fakat bölgede bunları sağlayacak yer sayısı maalesef yok. Burada da devreye Ankara Büyükşehir Belediyesi girdi. Önce yemek geldi, yemekle birlikte bir de bir koli maske ve su daha sonra ise yağmurluk. Bölgeye bir de seyyar tuvalet kuruldu. Yemeklerin alana sokulması için ekstra bir efor sarf edildi. Saat gece yarısı oldu soğuk iyice bastırdı tam sırada dışardaki avukatlar yetişti duruma herkes evinden kazak, battaniye, çorap getirdi. Alana giriş yasak olduğu için baro başkanları taşıdı tüm bunları. Bir ara bir uyku tulumu geldiğini gördüm yetkili müdür “Burası yatakhane” değil diyerek tulumun girmesine izin vermedi.

50 BARO BAŞKANINA 5 SANDALYE

Alandaki en büyük sorunlardan bir tanesi ise sandalyenin olmaması oldu. Öğle saatlerinde içeriye sokulmuş 5 sandalyeyi baro başkanları dönüşümlü olarak  kullandı. Bir baro başkanı ise öğlen Mansur Yavaş’ın yolladığı yemek kolisinin üstünde oturarak geçirdi tüm geceyi. Yani bir yemek kolisi üzerinde 26 saat…

GECE SAAT 2’DE MASKE KONTROLÜ

Saat gece 2 olmuştu, dışardaki avukatlarla bağlantı tamamen koparıldı, öğle saatlerinde tek sıra olan bariyerler saat 2 gibi 3 sıraya çıkarılmıştı. Bariyerlerin arkasında ise emniyete ait tam 16 otobüs içerde bekleyen sadece 50 baro başkanı avukat. Polis kameralarının ışıkları yandı birden ve alana girdiler. Avukatlar tam o sırada Mansur Yavaş’ın yolladığı çorbayı içiyorlardı doğal olarak maske yok ya da aşağıya indirilmiş. Maske takmayan avukatların görüntüleri çekildi aralarından bir avukata 900 lira maske takmadığı için ceza yazıldı. Tüm gece yıldırma politikaları izlendi fakat avukatlar 26 saatin sonunda “yürüme iznini” alarak yürüyüşlerini yaptılar ve Anıtkabir’de Ata’nın huzuruna çıktılar.