AKP,Deniz Feneri yolsuzluğu sanığını'başkan' yaptı

AKP,Deniz Feneri yolsuzluğu sanığını'başkan' yaptı
AKP,Deniz Feneri yolsuzluğu sanığını'başkan' yaptı

Arınç’ın istifasını istediği Akman şimdi en yakın çalışma arkadaşı...

Arınç’ın istifasını istediği Akman şimdi en yakın çalışma arkadaşı...
AKP, Deniz Feneri yolsuzluğu sanığını “başkan” yaptı

Frankfurt Mahkemesi Deniz Feneri yolsuzluk davasında eski RTÜK Başkanı Zahid Akman’ı “asıl faillerden biri”  olarak suçluyor, dosyasını Türkiye’ye gönderiyor.
Yolsuzluk iddiası patladığında, RTÜK’ün kendisine bağlı bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Zahit Akman’ın istifa etmesinin doğru olacağını söylüyor. İstifa eden Akman daha sonra tutuklanıyor. Ancak, Deniz Feneri davasına bakan, Akman’ı tutuklayan savcı ve yargıçlar başka görevlere atanıyor. Mahkeme heyeti değişiyor, Akman serbest bırakılıyor. Bununla birlikte, yolsuzluk davası hâlâ devam ediyor. Şu andaki durumu bilen yok.
Derken hafta sonunda bir sürpriz. Televizyon Yayıncıları Derneği’ne başkan seçilecek. RTÜK’ten bütün TV kanalarına giden telefonlarda, “Zahit Akman’ın dernek başkanlığına seçilmesi” isteniyor. Ne demokratik seçim ama. Emir yukarıdan, Akman başkan seçiliyor.
Henüz davası bitmemiş, hakkındaki yolsuzluk iddiaları devam eden birini AKP iktidarı  “başkan”  yapıyor. Yolsuzlukla suçlanan biri, şimdi dernek başkanı, bu döneme yakışır.
Her söylediğinin daha sonra tersini savunan Bülent Arınç’a da helal olsun, istifasını istediği kişi, şimdi yine en yakın çalışma arkadaşı
Yalçın Doğan / Hürriyet

 

+++

 

Başbakan ve bindirilmiş medyası
(...) Gezi Parkı direnişi karşısında iktidarın ve onun destekçilerinin takındığı tavır, benimsedikleri dil, ürettikleri yalanlar, işaret ettikleri iç ve dış düşmanlar, kendileri üretip önce kendilerinin inandıkları komplo senaryoları 28 Şubat dönemini hatırlatıyor. Bugün kendini muhafazakâr medya olarak tanımlayan gazete ve televizyon kümesinin sunduğu manzara, 28 Şubat merkez medyasını aratacak ölçüde bağnaz, saldırgan ve yalancı. Buralarda kalem oynatanların, televizyonlarda nefes tüketenlerin çoğu, geçmişte askerin düdük sesiyle harekete geçenler gibi, şimdi Başbakan’ın sesiyle harekete geçiyorlar.
28 Şubat’ın efendileri olur olmaz konuşur ve emredici seslerinin sürekli duyulmasıyla kendine gelme, toparlanma ve harekete geçme refleksinin yandaş çevrede canlı kalmasına önem verirlerdi. Bugün Başbakan da aynısını yapıyor. (...) Birkaç ay öncesine kadar haysiyetli bir gazete veya televizyon olma iddiasını bir nebze koruyabilen birçok medya kuruluşu, bugüne kadar koruyabildikleri etik değer kırıntılarını, son haysiyet kaygılarını da bir kenara bırakmış, muhafazakâr basının yüzkarası olan gazetenin neredeyse çok daha cevval kopyalarına dönmüş durumdalar. Ama Başbakan’a bu büyük bindirilmiş medya kıtası yeterli gelmiyor olmalı ki, TMSF’nin yeni el koyduğu televizyon ve gazetenin başına kimin geçeceğini de o şahsen tespit ediyor. Her şeyi en ufak detayına kadar denetim altında tutma saplantısı, mutlak itaat görüntüsü altında, kendi çevresine bile çok güvenmediğini ele veriyor. Bu nedenle hep daha fazla gazeteden ve kanaldan aynı anda kendi sesinin yankılanmasını, sadece kendi sözünün tekrarlanmasını istiyor.
Bugün bu bindirilmiş medya ve akademisyen ordusu içinde 28 Şubat’ın mağduru olmuş olan birçok isim var. 28 Şubat’ta gene zalimin yanında olanlardan da var aralarında. İnsanlık tarihinde çok eskiden tespit edilmiş iki gerçeği hatırlatıyorlar bize. Bir zaman mazlum olmuş olmak, ileride zalim olunmayacağının, zalimin yanında yer alınmayacağının güvencesini hiçbir zaman vermez...
Ahmet İnsel / Radikal

 

+++

 

Körler sağırlar “Kürdistan”ı kurarlar
Orta Çağ Avrupa’sında prensler ciddi suçlar işlediklerinde onların yerine başka çocuklar dövülürmüş... O çocuklara da  “şamar oğlanı” denirmiş... Bugün Türk medyasında da  “şamar oğlanları” var!
İktidarın her dediğini yapıyorlar ama yine de dayak yemekten kurtulamıyorlar!
(...)
AKP yöneticisi Mazhar Bağlı, dün bu haber kanallarının  “penguen belgeseli ve yemek programı yayınlayarak sivil darbe girişimine ortak olduklarını” söylemiş...
Çünkü böyle yapmakla, sosyal medyaya pas vermişler!
Düşünün o kanallarının hâlini: Haber yapsalar dayak yiyorlar; yapmıyorlar yine dayak yiyorlar! Neden?
Neden olacak, eğer sen  “şamar oğlanlığı” nı kabul edersen, “dayak” yemen “kader” değil,  “görev”  hâline gelir de ondan...
Mustafa Mutlu / Vatan

 

+++

 

Siyasi iktidar kiminle savaşıyor?
Ama hangi düşman!..
...AK Parti’nin meydan okuduğu sosyolojik ve politik hasım kim?
Siyasi iktidar devlet alanının ve devlet gücünün tümünü kontrol ediyor ve kullanıyor.
Karşısında asker yok, yargı yok, bürokrasi yok, emniyet yok, MİT yok...
Siyasi muhalefet yok, toplumsal yıkıcı muhalif siyasallaşma yok...
AK Parti ve çevresi siyasi açıdan mağdur değil, hakim aktör bugün...
Peki savaş kime
karşı?
Komplo yapanlar kim?
Bu soruların açık yanıtı yok...
(...)
Hayali ya da yarı hayali düşmanlar üretmek, toplumsal talepleri asayiş nesnesi haline getirmek siyasi iktidarları otoriterleşmeye iter. Toplumsal talepler baskıyla buharlaşmazlar, siz onları görmedikçe ayak diretirler ve sizi daha baskıcı olmaya iterler. Ve sonunda daha çok hayali düşman üretirsiniz.
Bu ‘fasit daire bildik ve tarihi’dir.
Siyasi aktörüyle, basınıyla, ekonomik ve toplumsal unsurlarıyla iktidar çevrelerinin bu gerçeği farketmeleri, reform ve değişim taşıyıcılığındaki moral üstünlüğü kaybettiklerini görmeleri, kendi ürünleri olan seçkin genç bir nesli yitirmeye başladıklarını, ’iktidar alanını koruma vehmi’ne kapılarak hareket ettiklerini hızla anlamaları gerekir...
Ali Bayramoğlu / Yeni Şafak

 

+++

 

Darbeci penguenler!
PKK’liler (...) geçen hafta Kuzey Kürdistan’ı oluşturdular. Ankara’da ne iktidar ne muhalefetten itiraz gelmedi. Anlaşılan iktidar, talepleri bu şekilde, yani gelişmeleri görmezden gelerek karşılayacak. CHP de uyur taklidi yaparak eşlik edecek... Oluşum tamamlanacak!
Melih Aşık / Milliyet