Ekrem İmamoğlu: Ceza mı keseceksiniz hodri meydan

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, katıldığı canlı yayın programında Gazeteci Uğur Dündar'ın sorularını yanıtladı. İktidarın yargıyı kendi çıkarı için kullanmaya çalıştığını belirten diyen İmamoğlu, "Ceza mı keseceksiniz, hodri meydan" ifadelerini kullandı.

İBB Başkanı İmamoğlu, SÖZCÜ Televizyonu'nda Duayen Gazeteci ve Sözcü yazarı Uğur Dündar'ın sorularını yanıtladı.

"Müthiş bir yargısal taciz yaşatıyorlar." diyen İmamoğlu, Hodri meydan. Ceza mı keseceksiniz? Buyurun kesin. Size söz. Bu millet ayağa kalkar. Bu millet size Yargıtay kararı verene kadar, o süreyi göstermez, evinize yollar." ifadelerini kullandı.

"CHP İKTİDARA YÜRÜYOR"

İmamoğlu, "Cumhuriyet Halk Partisi artık muhalefette kalacak bir parti değildir. Cumhuriyet Halk Partisi ve onun paydaşları, arkadaşları, demokrasiye inanan yurttaşlarımız iktidara doğru yürüyor. " açıklamasında bulundu.

"KILIÇDAROĞLU BAŞIMIN TACIDIR"

CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili de konuşan İmamoğlu şu ifadeleri kullandı:

Ben Kemal Kılıçdaroğlu'yla kader birliği yapmış bir kişiyim. Biz 2010'dan beri bir kader birliği yaptık. Biz sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile iyi bir diyaloğa sahip olduk ve hep olacağız.

Biz her şeye rağmen süreci farklı yerlere evirip çevirseler de biz bir birine değer veren iki insanız. Ben kendisine çok değer veririm ve 'başımın tacı' cümlem çok samimidir. Onun da bana çok değer verdiğini bilirim.

fdsfds.jpg

Elbette ters düştüğümüz konular olmuştur. Özellikle değişim süreci ve sonrasındaki zaman diliminde farklı düşüncelerimiz olmuştur ama bu bizim aramızı bozamaz.

16 yıldır siyasette kader birliği yapanlar bir araya geldiklerinde elbette ki siyaseti, CHP'de olanları konuşur.

CEZA MI KESECEKSİNİZ? HODRİ MEYDAN

Duyuyoruz ki herkes gergin. Ben de diyorum ki Allah aşkına ceza mı? Hemen verin. Buradan söylüyorum Uğur Bey. Bu millet öyle bir ceza keser ki... Hemen İstinaf karar versin, hemen. Ceza mı keser? Verin. Adalet bekliyoruz. Bu saçma sapan davayla Cumhuriyet'i, demokrasiyi niye zedeliyorsunuz?

Bir ceza vererek bu ülkenin yurt dışına olan itibarsız yüzünü daha da itibarsız hale getireceksiniz. Ekonomi berbat, ekonomiyle ilgili yarattığınız güvensizliği daha da derinleştireceksiniz. Kim kazanacak?

Bu mahkeme de ceza verip de milletin cebine para girecekse, ekonomi düzelecekse cezaya razı olalım. Böyle bir şey olabilir mi? Müthiş bir yargısal taciz yaşatıyorlar. Söylüyorum: İstinaf hemen karar versin. Ceza mı verecek, hemen versin. Zan altında bırakmayın yargıyı. Bir an önce kararınızı verin.

gfdgdf.jpg

Her türlü duyum geliyor. Ben her şeye rağmen yargıya güvenmek istiyorum. Bu ülkenin adalet sistemine güvenmek istiyorum. Taciz değil de ne Allah aşkına? İstinaf hakkımda ceza versin, iktidar Yargıtay karar gününü göremez. Bu millet ayağa kalkar. Bu milletin iradesine karşı yargı ile bir müdahale yapan aklın, İstinaf olumsuz bir karar versin, bu iktidar Yargıtay'daki kararın sonucu göremeden gider.

"BU MİLLET SİZE YARGITAY KARARI VERENE KADAR O SÜREYİ GÖSTERMEZ EVİNİZE YOLLAR"

Bu millet ayağa kalkar. İddiamın ötesi... Hodri meydan. Her şey ortada. Bin tane hukukçuya sorsanız bir tanesi ahmak diye bir kelimeden ceza kesmez. Ahmak kime denmiş? O belli. Bilirkişi raporu belli. Yapılan hamleler belli. Buradan dava üretiyorsun. Ayıptır. Bunu kendine reva gören iktidar bu işin meshulüdür. Hodri meydan. Ceza mı keseceksiniz? Buyurun kesin. Size söz: Bu millet ayağa kalkar. Bu millet size Yargıtay kararı verene kadar, o süreyi göstermez, evinize yollar. Onun da yöntemi belli. Erken seçim gelir.

PARTİ İÇİ DEMOKRASİ NE KADAR İŞLEYECEK?

Bu kurultaydan CHP'ni ihtiyacı olan bir demokratik tüzük çıkacak mı? Parti içi demokrasi ne kadar işleyebilecek mi? Örneğin milletvekilleri ve belediye başkanlarının dönem süreleri burada belirlenecek mi? Adayların belirlenmesinde merkez yoklaması mı yapılacak yoksa gerçek demokrasinin gereği olan üyelerin görüşlerine mi yer verilecek. Sivas'ta başlayan milli mücadele devrimle sonuçlanmıştı. Bu tüzük değişikliği kurultayı da Sivas'ta başlamış oluyor, bir devrimle sonuçlanabilecek mi size göre?" sorusuna İmamoğlu, şu yanıtı verdi;

Aslında devrimin önemli bir adımı gibi görmek lazım. Ben bir benzetme daha yapayım; Cumhuriyet kurulunca devrim tamamlandı mı? Aslında başladı. Ya da Eylül'de Sivas'ta devrim mi oldu? Hayır başladı. Tabi ki devrimin aşamaları devam etti.

Atatürk inkılapları diye tarif ettiğimi o devrimin her aşaması önemli bir katkıdır Türkiye Cumhuriyeti devletinin var oluşuna. Bütün müdahalelere, bütün karşı duruşlara rağmen Türkiye Cumhuriyeti'nin ayakta durmasının temel sebebi atılan her adımın özenle atılmış olması.

Bu bakımdan her aşamayı önemsiyorum ama tek başına devrim ağır bir yük olur. Bu bir tüzük kurultayıdır. Kesinlikle devrimci ruhlu olacaktır, kesinlikle iyileştirici olacak, kesinlikle birleştirici olacak, kesinlikle kapsayıcı olacak çünkü biz zemini büyütmek zorundayız. Biz CHP'nin zeminini büyütmek zorundayız.

Kapsayıcı bir siyaset alanına oturtmak zorundayız. Hiç bir koltuğun sahibi olmadığımızı, emanetçi olduğumuzu, milletin temsilcisi olduğumuzu aynı zamanda parti üyelerinin de temsilcisi olduğumuzu, aynı anda bütün marifetleri kendinde gören inşalar olmamamız gerektiğini kibirden arınmış olmamız gerektiğini, bu ülkenin tek kişilik akılından, tek kişinin 'her şeye ben karar veririm' anlayışından kurtulmak zorunda olduğunu, ne yazık ki doğmadan ölen bir sistemin ve ülkenin başına büyük belalar açan bir sistemin, tarihin en belirsiz ekonomik sorununu yaşatan bir sistemin biran önce milletin başından def edilmesi gerektiğini bilerek ve isteyerek hareket etmesi gerekir bütün Cumhuriyet Halk Partililerin.

Ben bu bilinçle hareket ediyorum ve diyorum ki; 'Geçmişte farklı reflekslerimiz olabilir, geçmişte farklı genetik kodlarımızın bizi bazı sıkıntılara soktuğu anları yaşamış olabiliriz ama değerli yol arkadaşlarım bu dönem başka bir dönem lütfen bütün tavır ve davranışlarınızı gözden geçirin.'

Tavır ve davranışlarınıza bundan önce 10 dikkat ediyorsanız bundan sonra bin dikkat edin' diye yol arkadaşlarımı muhtelif toplantılarda uyarıyorum.

'Tarihi bir misyona sahibiz' diyorum ülkemizin cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına koşar adım girebilmesi için vakit kaybetmemesi için, geçmiş yüzyılın hatalarından, yanlışlardan attığı kötü adımlarından kurtulması, sıyrılması, kalıcı bir demokratik yapıya kavuşması için bize ihtiyacı var ben kendimi öyle tanımlıyorum. O bakımdan bu süreç de işte o kuvvetli adımların bir parçası. bu ruhla biz orada olacağız.

2 BİN 500 YENİ TAKSİ

Biz 2019'dan beri taksi sorununu dile getirdik ve 'ticari taksi plakası satalım bunları yollara yığalım' anlayışı gütmedik. Biz bir sistem arayışı içerisinde olacağımızı söyledik.

Getirdiğimiz teklifimiz 15 kez reddedildi. O gün İstanbul'un taksiye ihtiyacı var mı yok mu sorusunun cevabını alamadığım kişilerin bunun hayırlı olacağını söylemeleri beni mutlu etti.

Bir de hicivli bir cümle kuralım; İstanbul Taksiciler Odası Başkanı Eyüp Aksu ne diyorsa tersini yapacaksınız.

Onun tek bir derdi var; taksi metreler yüzde 100 artsın, bir de plaka çıkarın bize taksi satın. Başka bir derdi yok.

Biz bu yeni sisteme uzun süre önce karar vermiştik. Bizim arkadaşlar bu sistemi gidip anlattılar. Günün sonunda tüm üyelerin oy birliğiyle bu kararı aldık.

Ulaştırma bakanı böyle bir karar aldıklarını duyurdu. Ben kendisine teşekkür ediyorum. Şimdi bu süreç meclis komisyonunda tartışılıyor ve meclisten karar çıkacak.

Ben iddia ediyorum şu anda sahada gezerek yolcu arayan taksiler dahi bu alana geçiş yapacaklar. Biz bu sorunu çözmenin keyfini yaşayacağız.