Türkiye''nin önemli teknik direktörlerinden biri olan Ersun Yanal, son günlerde Milli Takım''ın da aldığı başarısız sonuçlardan sonra sosyal medya hesabından bir değerlendirme paylaştı.
Yanal''ın açıklamaları şu şekilde;
"Türkiye gibi ülkelerde her kriz kurbanını arar. 17 Ağustos depremini bile bir müteahhide yükleyip yolumuza devam ettik. Aradan geçen 23 yılda ne değişti, bunu bilmek bile istemiyorum.
İşimiz futbol değil, İtalya ya da Portekiz yenilgisi hiç değil. Bu nedenle kurban aramaya da gerek yok. Sistem, liyakat, bilim, kültür ve eğitime önem verip bir ülkenin spora bakış açısını topyekün değiştirmeliyiz.
Portekiz dediğin ülke, İstanbul’un yarısı kadar. Bu nüfustan 362 oyuncu ve 112 teknik direktör yurt dışında ülkesini temsil ediyor. Milli Takım''daki 20 futbolcu, en üst düzey liglerde forma giyiyor.
Portekiz Milli Takımı, FIFA''da altıncı. UEFA en iyi 25 takım arasında Porto gibi bir kulüpleri var. Porto, Benfica, Sporting ve Braga son 5 yılda 1 milyar Euro kadar kara geçti.
Genç Milli Takımlar düzeyinde son 5 yılda 3 Avrupa Şampiyonluğu kazandılar. Bu bilgiler zaten her yerde var, bunu geçelim. Biz bu Portekiz''i yenip Dünya Kupası''na gidebilirdik ama bu sadece bir tesadüf olurdu. İşte bunu geçmeyelim, tartışalım.
Tesadüfler hiçbir zaman sistemleri alt edemez. O zaman kendi adımıza şunları net olarak ortaya koyalım:
1) Süper Lig’in bir misyonu yok.
2) Futbol, profesyoneller tarafından yönetilmiyor.
3) Profesyonel takım sayımız fazla.
4) Amatör kulüpler, hak ettiği değeri bulamıyor.
Şimdi bunları yavaş yavaş açalım. Portekiz Ligi’nde yer almanın temel şartı şirket olmaktır. Bu anlayış, kar odaklı bir yönetim modeli yaratmayı zorunlu kılar; 5 BÜYÜK LİGE OYUNCU YETİŞTİRMEK... Bizim Süper Lig’in bir misyonu var mı, tartışalım.
Carlos Queiroz’un 80’li yıllarda başlattığı kapsamlı çalışmanın ürünü olarak Portekiz, sadece futbolcu keşfetmiyor, onları geliştirip seviye atlatıyor ve pazarlıyor. Portekiz takımları bu yüzden Avrupa Kupası maçlarında özellikle genç oyuncuları vitrine çıkarıyorlar.
Portekiz Futbol Federasyonu kulüplerle ele verip eğitimler, tesisleşme, üniversitelerle bilimsel iş birlikleri geliştiriyor, spor yöneticiliğinde “eğitim” şartı arıyor. En önemlisi, federasyonun başında futbolun ekonomisini yöneten bir CEO var.Ligin sahipleri ise kulüpler. NOKTA!
Bizdeki profesyonel kulüp sayısı, 133. Oysa iki-üç ligin profesyonel, diğerlerinin bölgesel olması şart. Böylelikle amatör futbolun bölgesel gelişimi desteklenir, kulüplerin mali yükleri azalır, yerel rekabetle keşif artar, büyük oyuncu havuzu da ülke futbolunu destekler.
Bunun için TFF, öncelikle amatör kulüpler için ciddi kaynak ayırması, tesis ve antrenör eğitimi sorunlarını çözmesi, üniversite iş birliklerine girmesi, oluşacak Süper Lig misyonuna göre herkesi odaklaması gerekir. Temeldeki sorunu çözüp üzerine binayı inşa etmeliyiz.
Yazacak çok şey var, işin özü kurban aramaktan vazgeçip Süper Lig''e bir misyon yükleyip sistemi kurmak. Temel sorun işte bu.. Yoksa hedefi olmayan yelkenliye rüzgar bile yardım edemez. Denizdeyiz ama nereye gittiğimiz belli değil. Kaybolmadan rotayı bulalım!"
