Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT

Evren Devrim ZELYUT

Fenerbahçe'ye bulaşan belasını bulur!

Fenerbahçe'ye bulaşan belasını bulur!

2021 yılında yazdığım yazıda AKP''nin Türkiye''ye "Yaratıcı Yıkım" getirdiğini yazmıştım. Tabii ben depremi değil ekonomideki tahribatın krizden yıkıma dönme ihtimalinin altını çizmiştim. Ama şimdi dönüp salgın ve deprem tecrübelerine baktığımızda yönetimin bir bütün olduğunu, bir alanda kötü ise diğer alanlarda da iyi olmasının beklenmemesi gerektiğini anlıyoruz.

Kahramanmaraş Depremi''nde enkazın altında sadece vatandaşın değil devletin de kaldığı görülmedi mi? CB Erdoğan''ın Adıyamanlılardan "Helallik" istemesi bunun bir kanıtı değil midir? Toplumu oluşturan ekonomik, politik, sosyal alanların hepsinden çöküş sinyalleri gelmiyor mu? Başıbozukluk her yerde değil mi? Nereye el atsanız elinizde kalmıyor mu? Bana bir tane hayırlı haber söyleyin! Yürekleri ısıtan bir haber var mı?

20 yıl boyunca dindar ve kindar bir nesil yaratarak aslında kendi iktidarlarına kötülük ettiler farkında değiller. Bir ekonomi ancak ortak amaçlar etrafında toplanan halk varsa hedeflerine ulaşır. Gerçi AKP''nin ekonomi modelinin kendisinde de iş yoktu, betonla, niteliksiz göçmenle kalkınma zaten mümkün değildi. Bu modelin iflası daha salgın öncesinde başlamıştı. Salgın ve deprem bu süreci sadece öne aldı.

20 yıl boyunca ayrıştırma bu ülkede siyasi bir metot olarak kullanıldı. Ekonomiye de hayrı dokunmadı. Şimdi yine ayrıştırmaya sarılıyorlar. Neden? Depremdeki muazzam başarısızlığı unutturmak için. Ama müsaade edin de halk acısını yaşasın. Sürekli susacaksınız, niye? AKP''nin imajı sarsılmasın… Hadi oradan!

Şimdi Fenerbahçe taraftarını Kayseri''de maça almamak ne demektir? Halkın özgürlüğünü elinden kim alabilir? Kimin babasının malıdır bu topraklar? Evet doğru herkes haddini bilmelidir. Fenerbahçe ile işgal güçleri de uğraştı, FETÖ de, ama hepsi de tarihin çöplüğüne atıldı. Çünkü Fenerbahçe halktır!

Ekonomiden gelen sinyaller çok fena…

Kriz değil çöküş işaretleri var diyoruz, bakın ekonomiden gelen sinyaller daha da bozulmaya başladı. Özellikle bankalardan gelen bir rakamı dikkatinize sunmak istiyorum. Biliyorsunuz kur''u tutmak için bankalara ve şirketlere ellerinde ne var ne yok satmaları için baskılar yapılmıştı. Oysa normal olan ticari yaşamı zorla yönlendirmek yerine ülkeye döviz kazandırıcı bir yapı kurmaktı. Ancak bu yapıyı kurmak demek reform demektir. Eğitimde reform yapacaksınız, kaliteli iş gücü, firmalara girip yüksek teknoloji içeren ürünler üretecek… Bunun için imam hatip açtığınız kadar fen lisesi, meslek lisesi de açmanız gerekir. AKP yapar mı bunu? Yapmadığını biliyoruz. İşte bu nedenle zaman içinde aşınan bir ekonomi nihayetinde kriz tanımını da aşarak çöküş dönemine girmiştir.

Bankalardan gelen sinyale gelelim;

Bankacılık sektörünün 11 Kasım 2022 ile biten haftada 5,1 milyar dolarlık net döviz pozisyon fazlası vardı.

13 Ocak haftasında bankacılık sektörünün net döviz pozisyon açığı 691 milyon dolar, kamu mevduat bankalarının 862,3 milyon dolar, yerli özel mevduat bankalarının 113,2 milyon dolar oldu.

3 Şubat ile biten hafta itibariyle tüm sektör nette döviz pozisyon açığı vermeye başladı. Bankacılık sektörü toplam net döviz pozisyon açığı 952,9 milyon dolara vurdu.

17 Şubat ile biten haftada ise bankacılık sektörünün net döviz pozisyon açığı 1 milyar 510 milyon dolara ulaştı.

Verilen net döviz açığı rakam olarak bankacılık sistemini şu an tehdit etmiyor olabilir ama bence geçilen bir eşiği gösteriyor, tıpkı kanser gibi erken teşhis edilmesi gereken bir sorunu bizlere sunuyor.

Bu kur düzeni ne zamana kadar bankalara ve şirketlere baskı yaparak devam edebilir?

Alın size bir sinyal daha, Ocak ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %10,3, ithalat %20,7 arttı. Dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %38,4 artarak 10 milyar 290 milyon dolardan, 14 milyar 237 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ocak ayında %63,0 iken, 2023 Ocak ayında %57,6''ya geriledi.

Her ay ülkemizin dış ticarette kan kaybettiğini görüyoruz. Neden? Yukarıda girişte anlattım, siz eğitimi 20 yıl boyunca kendi iktidarınızı perçinlemek adına şekillendirirseniz sonuç böyle olur…

Bu betoncu, rantçı, ayrıştırıcı, hataları saklamaya, gerçekleri çarpıtmaya, algıya dayanan sistemin içindeki firmalar artık dünyada rekabet edemiyor. Sistem krizi geçti çöküşe gidiyor, çok net bir gerçek var: Bu sistemde ısrarcı olan kardeşlerimiz İstanbul''da iseler canlarını, dışarıda iseler son paralarını da kaybetmeye hazır olmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları