Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fethullah Gülen’in ölümünden sonra örgüt parçalandı. FETÖ’nün miras kavgası, Gülen hasta yatağındayken zaten başlamıştı. Farklı gruplara bölünen FETÖ’de mirasa kimin konacağı tartışmasında bazı örgüt üyeleri 15 Temmuz’dan devletin kurumlarını ele geçirmeye kadar ihanetlerini de itiraf etmişti.
Gülen’in ölümüyle parçalanan örgüt farklı ülkelerde geliştirdikleri farklı yöntemlerle ayakta kalmaya çalışıyor. ABD’de Gülen’in manevi oğlu denilen eski basketbolcu Enes Kanter öne çıkıyor. Sonra olarak kendi hikayesini anlatan bir kitap yazan Kanter’in bu kitabını bazı FETÖ’cüler çeşitli yayınlarla pazarlamaya çalışıyor. Örgüt aynı zamanda, Hıristiyanların Şükran Günü nedeniyle çeşitli etkinlikler, yemekler ve dinler arası diyalog konferanslarıyla şirin görünmeyi sürdürüyor. FETÖ’nün vakıflar üzerinden oluşturduğu maddi kazanç yolunun tıkanmaması için buna önem veriyorlar.
'SANDALYEDEKİ EMANET'
FETÖ’nün yeni projesi ise Türkiye’yi hedef alan “Sandalyedeki Emanet” adlı tiyatro oyununu sahneye koyması…
FETÖ suçlamasıyla öğretmenlikten atılan ve hakkında yakalama kararı olan Ramazan Er’in yazdığı tiyatro oyunu, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ’cüleri Meriç üzerinden Türkiye’den nasıl kaçtığını ve gittikleri ülkelerde nasıl yapılandıklarını anlatıyor.
Almanya merkezli tiyatro projesi, ülke ülke gezerek Türkiye’yi 15 Temmuz üzerinden hedefe koyuyor. Oyunu FETÖ’cüler şöyle anlatıyor:
“İlk perde olan ‘Meriç ve Mahkeme’ bölümünde; karakterlerin özgürlük arayışı, adalet mücadelesi ve sürgün hayatına dair kesitler etkileyici diyaloglarla sahneye taşındı. Aradaki kısa molanın ardından sahnelenen ‘Hücre’ bölümünde ise izleyiciler, insanın yalnızlıkla, inançla ve vicdanıyla yüzleştiği derin bir içsel hesaplaşmaya tanıklık etti.”
Oyunun yazarı FETÖ firarisi Ramazan Er ise oyunla ilgili FETÖ medyasına “Türkiye’de son on yılda yaşanan ama özgür medyanın susturulması nedeniyle bir türlü tüm gerçekliğiyle kamuoyuna ve dünyaya anlatılamayan; hukuksuzluklar, insan hakları ihlalleri ve bu zalim düzenden kaçmak isteyen masum insanların yaşadıkları zorlukları, sanatın evrensel diliyle anlatmaya çalıştım” dedi.