Yıllardır devam eden tartışmaların aksine, yaşlanmanın kaçınılmaz bir kader olmadığı, yaşam tarzı seçimleriyle büyük ölçüde etkilenebileceği tezi güç kazandı.
Kaliforniya Üniversitesi'nden yaşlanma biyolojisi uzmanı Prof. Dr. Elizabeth Blackburn ve ekibinin Nobel Ödülü kazandığı telomer araştırmaları, yürüyüşün bu alandaki etkisini gözler önüne serdi.
Telomerler, kromozomların uç kısımlarında bulunan ve hücre bölünmesiyle kısalan koruyucu başlıklardır. Telomerlerin kısalması yaşlanmanın en önemli göstergelerinden biri olarak kabul ediliyordu. Ancak araştırmalar, düzenli egzersiz yapan bireylerin telomerlerinin daha uzun kaldığını ve hatta uzadığını ortaya koydu.
Yine Harvard T.H. Chan Kamu Sağlığı Okulu'nda yapılan bir çalışma da bu bulguyu destekledi. Epidemiyolog Dr. Peter Attia liderliğindeki ekip, fiziksel aktivitenin yaşlanma hızını yavaşlattığını ve özellikle aerobik egzersizin telomer uzunluğunu artırdığını ifade etti. Dr. Attia, "Yürüme gibi basit bir aktivitenin bile, genetik mirasımızın ötesine geçerek hücrelerimizin biyolojik yaşını doğrudan etkilediğini gördük. Bu, yaşlanma biyolojisi alanında bir dönüm noktasıdır" şeklinde konuştu.
Bu araştırmaların sonuçları, sadece telomerler üzerinde değil, aynı zamanda mitokondriyal sağlık ve gen ifadesi üzerinde de olumlu etkiler olduğunu gösterdi. Mitokondriler, hücrelerin enerji santralleri olarak biliniyor. Düzenli yürüyüş, bu enerji santrallerinin daha verimli çalışmasını sağlayarak hücrelerin daha uzun süre genç kalmasına yardımcı oldu.
İngiltere'deki Loughborough Üniversitesi'nden egzersiz fizyoloğu Dr. Oliver Gibson, mitokondriyal biyogenez (yeni mitokondri oluşumu) sürecinin, düzenli yürüyüşle tetiklendiğini ve bu durumun genel hücresel sağlığı iyileştirdiğini vurguladı.
Uzmanlar, yaşlanma karşıtı tedaviler arayanlar için en basit ve en etkili çözümün, günlük rutinlerine yürüyüşü eklemek olduğunu belirtti.
Kapsamlı bilimsel bulgular, günde sadece 30 dakikalık tempolu bir yürüyüşün, kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltmanın yanı sıra, bireyin biyolojik olarak daha genç kalmasını sağladığını kanıtladı. Bu sonuçlar, genç ve dinç bir yaşam sürmenin sırrının karmaşık tedavilerde değil, hareketin basitliğinde saklı olduğunu gözler önüne serdi.