Göz kuruluğunun çözümü kendi kanınızda!

Göz kuruluğunun çözümü kendi kanınızda!
Türkiye’de her iki insandan birinde görülen göz kuruluğu; gözyaşı miktarının ve kalitesinin iyi olmaması sebebiyle oluşuyor. Bu hastalığa göz kuruluğundan şikayeti olan hastaların kendi kanıyla üretilen otolog serumla çare aranabiliyor.

Göz Hastalıkları ve Vitreo Retinal Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Hüseyin Sanisoğlu, kuru göz sendromu hakkında uyarılarda bulundu

Toplumda göz kuruluğu olarak adlandırılan, tıptaki adıyla "kuru göz hastalığı", gözyaşının kırpma ile dağılma gerçekleştirememesi ve gözyaşı kalitesinin yetersiz kalması sonucu gelişiyor. Gözyaşının gözü koruma fonksiyonunun da ortadan kalkmasıyla gözler enfeksiyona daha yatkın hale geliyor. Bu nedenle gözyaşını korumak ve gözü ıslak tutmak gözler için büyük önem taşıyor.

40 yaş üzeri kadınlarda ve hava kirliliğine sahip şehirlerde daha sık görülme oranlarına sahip olan kuru göz hastalığı herkeste aynı şekilde belirti vermediği için fark edilmesi zaman alıyor. Sabahları gözlerde oluşan akıntı, yanma, göze bir şey batıyormuş hissi ve acıma en sık karşılaşılan semptomlar arasında yer alıyor. Tedavi edilmediğinde ise göz sağlığını tehlikeye atabiliyor.

Göz kuruluğu sebepleri arasında anti-depresan ilaçların kullanımı, kimyasal yanıklar, uyku ilaçları veya alkol tüketimi gibi çeşitli maddeler sayılabiliyor. Şeker hastalığı, guatr ya da hipertansiyon gibi sistemik hastalıklar da bu problemin belirteni olabiliyor. Klimalara, sert esen rüzgara ve sigara dumanına maruz kalmak da göz kuruluğuna yol açabiliyor. Bunların dışında göz kırpma refleksinin azalmasına neden olabilecek aşırı bilgisayar kullanımı gerektiren işler de gözlerin kurumasına sebep olarak gözlere zarar verebiliyor. Ayrıca göz kapaklarında ve kirpiklerde gerçekleşen hastalıklar ve gözyaşının azalması kuru göz hastalığını tetikleyebiliyor. 

Kuru göz hastalığı tedavisinde öncelikle hastalığa sebep olan faktörlerin belirlenmesi gerekiyor. Göz kapaklarında oluşabilecek iltihaplar veya bağışıklık sistemiyle alakalı sorunlar için gözyaşı miktarı ölçülüyor. Kuru göz oluşumunun gözyaşı buharlaşmasıyla mı yoksa gözyaşı üretimindeki eksiklikten mi kaynaklandığı yapılan testlerle inceleniyor. Gözyaşı miktarı ölçülerek göz kırpma oranı hesaplanıyor ve yapılan osmolarite testi ile kornea topografisi sonrasında sorunun kaynağı bulunarak tedaviye başlanıyor. 

Hastalığın sebebi belirlendikten sonra da tedavi için kullanılacak ilaçlarla gözyaşı üretimini artırmak hedefleniyor. Hastada B12 veya A vitamini eksikliği bulunuyorsa vitamin desteği yapılıyor. Ayrıca jel veya damla halinde gözyaşının yerine konması, su içerikli lensler veya gözlük uygulamaları ile gözyaşının buharlaşmasının engellenmesi gibi diğer tedavi yöntemlerle de hasta eski sağlığına tekrar kavuşturulabiliyor.

Bu tedavi yöntemlerinin yanı sıra göz kuruluğundan şikayeti olan hastaların kendi kanıyla üretilen otolog serumla da gözlerde gelişen kuruluğa da çare bulunabiliyor. Bu yöntem, kişinin vücuduna uygun olduğu ve herhangi bir alerjen barındırmadığı, ayrıca gözü yenileyen plazma ve trombositlere sahip olduğu için önemli bir tedavi yöntemi olarak sayılıyor.

İş hayatında, oyun oynarken veya günlük hayatta sıkça kullanılan bilgisayar, göz kırpma refleksini azalttığı için göz kuruluğuna neden olabiliyor. Odaklanma sonucunda azalan göz refleksi, gözyaşının eşit derecede dağılmasını engelleyerek gözlerin kurumasına neden oluyor. Oksijenle beslenen ve damarsız yapıya sahip olan göz oksijen yetersizliği sonrasında göz yapısında çatlaklar oluşturuyor.

Kalıcı görme kaybına kadar gidebilen bu hastalık için bol su içmek, düzenli uyumak ve kaliteli güneş gözlüğü kullanmak büyük önem taşıyor. Bulunulan ortamın nemli olması, havalandırma ya da klimaların direkt göze gelmemesi, yaz veya kış aylarında gözlük kullanılması ise gözleri korumak için alınabilecek başlıca önlemler arasında yer alıyor.