Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Güvenlikte çıkar gözetimi

Güvenlikte çıkar gözetimi

Türkiye''yi etkileyen güvenlik konularının bu yıl da sıcaklığını koruyacağı görülmektedir.

Emperyalizm insanlığı yok sayıyor

Rusya-Ukrayna savaşında ABD''nin Ukrayna''ya olan desteği, tamamen Rusya''nın yıpratılmasına yöneliktir. 

Rusya, siyasi amacını gerçekleştirmeye ve Batı desteğindeki Ukrayna''ya zarar vererek bölgedeki varlığını ve ABD''ye karşı gücünü göstermeye çalışmaktadır. Ukrayna ise, kullanıldığını bilse de, aldığı destekle ülkesini korumaya çalışmakta, başta NATO olmak üzere Batı''nın kendisi için savaşmasını istemektedir.

Karşılıklı öç alma, her iki ülkeyi de yıpratmakta, saldırılarda hedef gözetilmemesi acı yaratmaktadır. Ukrayna''nın Rus kışlasına yaptığı saldırıya Rusya''nın misillemesinde, 600''den fazla Ukrayna askerinin öldüğü açıklanmıştır. Savaşın sona ermesi ABD ve Rusya''nın anlaşmasına bağlıdır. Ancak bu ülkelerin emperyalist emelleri, insani düşüncelerin üstünde gelmektedir.

Türkiye, her iki tarafa eşit mesafede, diyalog içinde, barışı kolaylaştırıcı ve insani odaklı tutumunu sürdürmektedir. Yaptığı çalışmalarla itibar kazanmıştır. Türkiye, Batı''nın yaptırımlarını tam olarak uygulamamakta, Rusya da bu suretle yaptırımların etkisini Türkiye vasıtasıyla hafifletmekte, Batı''yla diyalog kapısını, kısıtlı da olsa ancak Türkiye üzerinden sağlayabilmektedir.

Türkiye''nin Rusya''yla iyi ilişkileri, Suriye''deki eylemlerine destek ve kendisi için bazı ekonomik avantajlar sağlamasına imkân yaratmaktadır. Türkiye, diyalog ve sorunlara ortak çözüm sağlanması için üç ülkenin ortak hareket etmesi hususunda Rusya''ya yaptığı teklife olumlu cevap almış ve süreç başlamıştır. Bu tablo, dış politikada bir taraftaki gelişmelerin diğer tarafa nasıl etki ettiğine iyi bir örnektir.

Bu nedenle Rusya''yla ilgili alınan uluslararası kararlara katılmakta daha seçici olmamız ve Ukrayna''ya silah ihracatında da Rusya''yı tedirgin etmemeye özen göstermemiz çıkarımıza olacaktır.

Suriye''yle diyaloğa muhalifler

Rusya-Türkiye-Suriye, Suriye''nin siyasi birlik içinde toprak bütünlüğü ortak paydasında anlaşmıştır. Egemenlik konusunun da zaman içinde gerçekleşmesi uygun olacaktır.

Süreç başlamış ve devam etmektedir. Üç ülkenin istihbarat başkanları ve savunma bakanları görüşmüş, yakında Dışişleri Bakanlarının da bir araya gelmeleri beklenmektedir. Sürece, BAE''nin de devreye girmeye çalışması dikkat çekmiştir.

Bu girişimlerinden, başta ABD, memnun olmayanlar da vardır. ABD, Suriye''nin kuzeyinde oluşturduğu SDG/PKK yapısının devamından, devletleşerek bölgede bir ayağı olmasından ve Irak kuzeyindeki yapıya entegre olup, sonraki safhalar için alt yapı oluşturmaktan yanadır.

Arap ülkelerinin bir kısmı bu süreci desteklemekte, bir kısmı da karşıdır. Suriye''deki muhalifler ve özellikle radikal cihatçı unsurlarla ÖSO elemanları da, dışlanacakları ve elde ettikleri egemenlik alanlarını kaybedecekleri için sürece karşıdırlar.

Bu durum, yolda çeşitli engellerle karşılaşılacağını göstermekte, çözüm, her iki ülkenin de çıkarları, güvenliği, bekası ve kalıcı olması için mutlaka Türkiye-Suriye diyaloğuyla gerçekleşmesini gerektirmektedir.

NATO, kendi anlaşmasına karşı

Türkiye, İsveç ve Finlandiya''nın üyeliğine, teröre verdikleri destekten dolayı onay vermemektedir. Türkiye''nin bu iki ülkenin teröre olan desteklerini sonlandırmaları taleplerine ilişkin, NATO platformunda Türkiye-İsveç-Finlandiya arasında bir mutabakat muhtırası imzalanmıştır.

Aday ülkeler, taleplerin bir kısmını yerine getirmiştir. Ancak İsveç''in bu konuda daha fazla ileri gitme niyetinin olmadığı görülmüş, Türkiye''nin isteklerinin mutabakat muhtırasının ötesinde olduğunu ileri sürerek, her isteği yerine getiremeyeceğini beyan etmiştir.

NATO Genel Sekreteri de, İsveç ve Finlandiya''nın, imzalanan muhtıraya uyduklarını ve bundan memnun olduğunu belirterek, bu ülkelerin güvenliğinin tehdit edilmesi halinde NATO''nun harekete geçmemesinin düşünülemeyeceğini söylemiş, NATO''ya başvuru yapmalarından sonra bu iki ülkeye bazı NATO müttefiklerinin güvenlik garantileri verdiğini de ifade etmiştir.

Bu açıklama, Türkiye''nin onayı beklenmeden bu ülkelerin fiilen NATO üyesi gibi işlem göreceği ve NATO''nun kuruluş anlaşmasının da inkârı anlamındadır.

Türkiye''nin çıkarları ve güvenliği için, vetosunun arkasında durduğunu ve NATO anlaşmasına aykırı bir girişime müsaade etmeyeceğini kararlı bir şekilde ortaya koyması ve elini güçlendirmesi için de avantaj sağladığı konuları kullanması gerekli görülmektedir.

Karşılaşabileceğimiz sorunların çıkarlarımıza uygun şekilde çözümü için ihtimaliyet planları üzerinde çalışarak hazırlıklı olmamız zorunlu hale gelmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları