Modern şehir yaşamı, teknolojinin sunduğu konfor ve yoğun iş temposuyla gençleri hareketsiz bir yaşam tarzına mahkum ediyor. Akıllı telefonlar, masa başı işler ve toplu taşıma bağımlılığı, fiziksel aktiviteyi adeta hayatın kenarına itiyor.

Bilimsel araştırmalar, hareketsiz yaşamın gençler üzerinde ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını ortaya koydu: Obezite, kalp-damar hastalıkları, diyabet ve hatta depresyon riski hızla artıyor.

Uluslararası uzmanlar, bu tehlikeli trendin tersine çevrilmesi için acil adımlar atılması gerektiğini vurguladı.

İşte modern şehir yaşamının gençler üzerindeki etkisi ve uzmanların çarpıcı uyarıları...

HAREKETSİZLİĞİN YÜKSELİŞİ: ŞEHİR YAŞAMININ GÖRÜNMEZ DÜŞMANI

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde 18-34 yaş arası gençlerin %60’ı önerilen fiziksel aktivite seviyesinin altında yaşıyor. Şehirlerde bu oran %70’lere ulaştı.

ABD’deki Johns Hopkins Üniversitesi’nden halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Barry Popkin, bu durumu “modern yaşamın sessiz pandemisi” olarak tanımladı:

"Şehirlerdeki gençler, teknoloji ve hareketsiz iş kültürünün birleşimiyle fiziksel aktivitelerden uzaklaşıyor. Bu, obezite ve kronik hastalıkların genç yaşta artmasına neden oluyor."

Lancet Public Health dergisinde yayımlanan bir çalışma, hareketsiz yaşam tarzının gençlerde obezite riskini %40, tip 2 diyabet riskini ise %25 artırdığını ortaya koydu.

Araştırma, şehirlerde yaşayan gençlerin günlük adım ortalamasının 4.000’in altında olduğunu, bu sayının sağlıklı bir yaşam için önerilen 10.000 adımın çok gerisinde kaldığını gösterdi.

İngiltere’deki Oxford Üniversitesi’nden epidemiyolog Prof. Dr. Sarah Lewis, “Hareketsizlik, gençlerde sadece fiziksel değil, zihinsel sağlık sorunlarını da tetikliyor. Depresyon ve anksiyete vakaları, sedanter yaşamla doğrudan bağlantılı” dedi.

ŞEHİR YAŞAMININ TUZAĞI: TEKNOLOJİ VE ALTYAPI

Modern şehirler, gençleri hareketsizliğe iten bir dizi faktörle dolu. Uzun çalışma saatleri, trafik sıkışıklığı ve toplu taşıma bağımlılığı, fiziksel aktiviteye ayrılan zamanı kısıtladı.

Akıllı telefonlar ve streaming platformları ise gençleri ekran başına kilitleyen bir diğer etken.

Stanford Üniversitesi’nden davranış bilimci Dr. BJ Fogg, bu durumu şöyle açıkladı:

“Teknoloji, günlük yaşamı kolaylaştırırken hareket etme motivasyonunu baltalıyor. Gençler, sosyal medya ve dijital eğlenceye gömülerek fiziksel aktivitelerden uzaklaşıyor.”

Şehir planlamasının da bu sorunda payı büyük. ABD’deki Columbia Üniversitesi’nden şehir planlama uzmanı Prof. Dr. Elliott Sclar, “Birçok metropol, yaya dostu değil. Bisiklet yolları yetersiz, parklar ise genellikle ulaşılması zor alanlarda. Bu, gençleri arabaya veya toplu taşımaya mahkum ediyor” dedi.

Nature Urban Sustainability’de yayımlanan bir çalışma, yaya dostu şehirlerde yaşayan gençlerin haftalık fiziksel aktivite sürelerinin, araba odaklı şehirlerdekilere kıyasla %30 daha fazla olduğunu gösterdi.

SAĞLIK ÜZERİNDEKİ ÇARPICI ETKİLER

Hareketsiz yaşamın gençler üzerindeki etkileri alarm verici boyutlarda. Journal of the American College of Cardiology’de yayımlanan bir araştırma, 20’li yaşlarda sedanter bir yaşam süren bireylerin 40’lı yaşlarda kalp-damar hastalığı riskinin %50 arttığını ortaya koydu.

Harvard Tıp Fakültesi’nden kardiyolog Dr. Deepak Bhatt, “Hareketsizlik, damarların esnekliğini azaltıyor ve kan basıncını yükseltiyor. Bu, gençlerde bile kalp krizi riskini artırıyor” dedi.

Mental sağlık üzerindeki etkiler de göz ardı edilemez. Avustralya’daki Melbourne Üniversitesi’nden psikolog Prof. Dr. Lisa Gibbs, “Hareketsiz yaşam, endorfin salgısını azaltarak depresyon ve anksiyete riskini artırıyor. Şehirlerdeki gençler, fiziksel aktivite eksikliği nedeniyle stresle başa çıkmakta zorlanıyor” dedi.

British Journal of Sports Medicine’de yayımlanan bir meta-analiz, haftada 150 dakika orta düzey egzersizin depresyon belirtilerini %30 azalttığını gösterdi.

UZMANLARDAN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Uluslararası uzmanlar, gençleri hareketsiz yaşamdan kurtarmak için hem bireysel hem de toplumsal çözümler önerdi. DSÖ, gençlerin haftada en az 150-300 dakika orta yoğunlukta aerobik aktivite yapmasını tavsiye etti.

Londra’daki King’s College’dan spor bilimi uzmanı Dr. Stuart Biddle, “Küçük değişiklikler büyük fark oluşturabilir. Asansör yerine merdiven kullanmak, kısa mesafelerde yürümek veya iş yerinde hareket molaları vermek bile etkili” dedi.

Şehir planlamasında da köklü değişiklikler gerekiyor. Prof. Dr. Elliott Sclar, “Bisiklet yolları, yeşil alanlar ve yaya dostu sokaklar, gençleri hareket etmeye teşvik eder. Şehirlerin sağlık odaklı tasarlanması şart” dedi. Ayrıca, iş yerlerinde aktif yaşamı teşvik eden politikalar önerildi.

Örneğin, Google ve Microsoft gibi şirketler, çalışanlarına ayakta çalışma masaları ve ofis içi egzersiz alanları sunarak hareketsizliği azaltmayı hedefledi.