Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Hedef, bölgesel güç olmanın ötesinde

Türkiye'nin, Ermenistan'dan Irak'a, oradan Suriye'ye, Mavi Vatan kavramıyla Doğu Akdeniz'de Libya'ya kadar uzanan hattaki mücadelesine bakıldığında hedefinde, bölgesel güç olmanın biraz daha ötesinde etkin rol oynama istediğinin olduğu söylenebilir. Savunma sanayiindeki açıklamalar bu hedefini teyit eder mahiyettedir.

Türkiye hamlelerinde haklı

Türkiye, kurtuluş mücadelesine 1922'de askeri zaferle noktayı koymuş, 1923'te en büyük müjdesi Cumhuriyetine kavuşmuştur. Lozan ve Montrö'yle egemenliğini sağlamış, "yok" olmaktan "var" olmaya dönmüştür. Cumhuriyet döneminde ilkeleri ve devrimleriyle modernleşme yönünde önemli adımlar atmış, ayakta kalmak için kıt imkânlarla büyük atılımlar gerçekleştirmiştir.

Türkiye zor bir coğrafyadadır. Emperyal güçler ve mağluplar, Türkiye'nin bu başarısını hazmedememiş, her fırsatta Türkiye'yi zor duruma sokmaya çalışmıştır. Zamanı geldiğinde de yok etmek isteyeceklerdir. Çevreden de kendilerine ortaklar bulmaktadırlar.

Türkiye'nin topraklarını, karasularını, kıta sahanlığını, münhasır ekonomik bölgelerini ve hava sahasını koruması, uluslararası hukuk çerçevesinde haklarına sahip çıkması kadar tabii bir şey olamaz. Türkiye'nin yapmakta olduğu eylemler tamamen bu kapsamdadır.

Türkiye bekasını sağlamak, hak ve menfaatlerini korumak için kesinlikle bölgesel güç olmak zorundadır. Ancak Türkiye'nin bulunduğu coğrafya ve jeopolitiği, etki ve ilgi alanı sınırlarını biraz geniş tutmasını gerektirmektedir.

Düşmanı azaltmak gerekiyor

Türkiye'nin sahip olduğu politik, ekonomik ve askeri gücünün, bu kadar geniş bir sahada istenen etkiyi gösterebilmesi için, sorun yaşadığı ülke sayısını mümkün olduğunca azaltmasında fayda görülmektedir. Bu ülkelerin başında İsrail, Suriye ve Mısır gelmektedir.

İsrail'le ilişkileri düzeltmek; ABD'deki Yahudi Lobilerini lehimize çevirerek ABD'yle ilişkileri yumuşatmak, Filistin konusuna daha etkin yaklaşabilmek, Doğu Akdeniz'de fikir ve menfaat birliği ortamı yaratmak demektir. Bu daha önce denenmiş ve faydası görülmüştür. İstenirse olur.

Suriye'yle ortak noktamız, Suriye'nin siyasi birlik içinde toprak bütünlüğüdür. Dolayısıyla PYD/PKK'yla mücadeledir. İlişki sağlanması Rusya ve İran'la ilişkilerimizin daha da güçlenmesine vesile olur. Dünya, Suriye yönetimini meşru görürken, bizim "Esat katil" dememiz bir fayda getirmemektedir. Çıkarlarımızı gözetmemiz, inattan vazgeçmemiz gerekir.

Mısır, önemli bir ülkedir. Sisi'nin darbeyle iş başına gelmesi bizi ilgilendirmez. Bütün ülkeler meşru görüp ilişki kurarken dışlamamızın bir yararı yoktur. Müslüman kardeşleri kendisine tehdit olarak görmesi de bizim konumuz olmamalıdır. İlişki kurulmalı, deniz yetki alanları konusunda kandırıldığı da hatırlatılmalı, çıkarlarımız ön planda tutulmalıdır.

Yunanistan'a güvenilmez

Osmanlı'yla bağımsızlık mücadelesinden bugüne kadar, doğuya doğru genişleme ve menfaat elde etme peşinde olan Yunanistan'la iletişimde son derece dikkatli olunmalıdır. İlişkilerimizin bozulduğu her ülkeyle dost olmaya ve işbirliği yapmaya çalışır. "Düşmanımın düşmanı dostumdur" anlayışıyla hareket eder.

Bir zamanlar Suriye'ye verdiği destek, PKK'ya sağladığı yardım, İsrail'le aramız bozulunca Girit'te uçaklarına eğitim olanağı vermesi ve GKRY'yle birlikte enerji kaynakları konusunda anlaşması, Türkiye ve KKTC aleyhindeki tutumu unutulamaz.

Batının şımarık çocuğu, sürekli olarak Doğu Akdeniz ve Ege'de, Türkiye'nin hak ve menfaatlerini gasp etmek için, Türkiye'nin ilişkilerinin bozuk olduğu ülkelerle işbirliği içinde hareket etmektedir. Ne tesadüftür ki bu ülkeler, Libya'da bizim karşımızdaki ülkelerin tamamı ve ondan da fazlasıdır.

Karşımızdaki düşman sayısını azaltmalı, dostlarımızı ve iletişim kurabilme/ işbirliği yapabilme imkânı olan ülke sayısını arttırmalıyız.

Tecrübeli ve meslekten olan diplomatlarımıza yetki ve olanak sağlayarak diplomasiyi güçlendirmeli ve onları ön plana çıkartmalıyız.

Bu arada, BAE uçaklarının Libya'da Vatiyye hava üssüne yaptığı saldırıyla Türkiye'nin kurduğu tesisleri tahrip etmesinin hesabının sorulmasını ve Yunanistan'a terk edilen 18 adanın geri alınması için yapılacak teşebbüsü de beklemekteyiz.

Zafer Bayramınız Kutlu Olsun

 

Yazarın Diğer Yazıları