İhmalin adresi Sabiha Gökçen!

İhmalin adresi Sabiha Gökçen!
Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pistten çıkarak 3 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan uçaktaki diğer yolcular ring araçlarıyla taşındı.Uçağın düştüğü yerde ise hasar azaltma amacıyla bulunması gereken Pist Sonu Emniyet Alanı bulunmadığı öğrenildi.

İstanbul-İzmir seferini yapan Pegasus Havayolları'na ait 183 kişinin bulunduğu yolcu uçağının Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pistten çıkarak 3 parçaya ayrılmasıyla 3 kişi hayatını kaybetti. Kazanın ardından ihmaller tekrar gündeme geldi.

EMNİYET ALANI BULUNMADIĞI ÖĞRENİLDİ

Uçağın düştüğü yerde hasar azaltma amacıyla bulunması gereken RESA’nın (Pist Sonu Emniyet Alanı) bulunmadığı açığa çıktı.

BirGün'ün haberine göre, piste erken temas eden veya pist sonunda duramayan bir uçağın uğrayacağı zararı azaltmak üzere öngörülen ve şerit sonuna bitişik alan olarak tanımlanan RESA'nın 90 metre uzunluğunda olması gerektiği dile getirildi. Sabiha Gökçen Havalimanı’nda ise söz konusu RESA’nın bulunmadığı ve uçağın da RESA’nın olması gereken yerde bulunan 25 metrelik uçuruma düşerek parçalandığı bildirildi.

Büyük travma yaşayan yolcuların ambulanslarla değil, ring araçlarıyla hastanelere taşınması da tartışma yarattı. Ring araçlarında kanaması olanlar ile boyunlukla yolcu koltuğunda oturanların taşındığı görüldü. Uzmanlara göre facia esnasında büyük bir kurtarma sorunu yaşandı. Bunun nedenlerinden birisi de havalimanındaki ambulans yetersizliği oldu.

GERİYE DÖNÜP BAKMAMIZ LAZIM

Konuya ilişkin konuşan eski savaş pilotu Bahadır Altan, uçağın pistin kenarındaki otuz metrelik çukura düştüğü için burun kısmının ters dönerek koptuğunu ve gövdenin üçe ayrıldığını söyledi. Ölümlerin meydana gelmesini buna bağlayan Altan, “Burada hep geriye dönük bakmamız lazım. Pilot pas geçseydi bu kaza olmazdı. Fakat neden pas geçmedi? İstanbul Havalimanı buraya yapılıp, kuzey ve güney yönünde sadece pistleri olduğu için trafik orada kuzeye, burada güneye doğru olamıyor. Trafiğin bütününü düşünmek lazım. Oradaki trafiğin kuzeye doğru yaklaşması için burada da kuzeye doğru kalkış ve inişin olması gerekiyor. Böyle baktığımız zaman 3. havalimanı bu kazanın hazırlayıcı bir faktörü. Örneğin, Atatürk Havalimanı’nda bir çapraz pist var. Buranın da öyle bir pisti olsaydı çok kolaylıkla trafik dönecekti. Ama şimdi, o günkü rüzgârla trafiği güneye yönlendirmek yeni havalimanında mümkün olmadı. Bu nedenle uçaklar 06’ya inişe zorlandı adeta. Burada tek başına pilotun iniş yapması, pas geçmesi lazımdı demek kolaycılık” dedi.

NEDEN AMBULANS GELEMİYOR?

Altan, yolcuların ring araçlarıyla taşınmasına dair ise şunları söyledi: “Oraya ambulanslar ulaşamıyor çünkü çevreyolundan dolaşarak gidiliyor, o yüzden gecikmeler oluyor deniyor. Bu düşünceler belki kabul edilebilir ama o otobüsler geldiğine göre o ambulanslar neden gelemiyor? Bu yeterli ambulansın olmadığını gösterir. Ulaştırma Bakanı, çok net bilgiler yokken “Ölüm yok” dedi. Ben ilk uçağın parçalanmış halini gördüğümde mutlaka can kaybı olacağını öngördüm. Fakat siyasetin anlayışı, “Bir şey olmadı, önemli değil” demek. Toplum buna sanki tepki gösterir, onların bir suçu, eksiği ortaya çıkar. Kendilerini sorumlu tutsunlar. Bana göre ulaştırma bakanı, istifa etmeli mesela. Neden kendini sorumlu tutmuyor? Kamu adına görev yapan bürokratlar görevini layıkıyla yapmadığı için kazalar oluyor ve tekrarlanıyor.”

MÜDAHALEYE BAKTIĞIMIZDA BİR GARİPLİK VAR

Afet uzmanı Dr. Kubilay Kaptan da, yaralıların ring araçlarıyla taşınmasına tepki gösterdi. Havaalanlarında her türlü kaza durumuna göre ne yapılması gerektiğine dair kitapçıklar bulunduğu bilgisini veren Kaptan, “Bunların defalarca pilot ve personellere verildiğini tahmin ediyorduk şu ana kadar. Fakat son olan olaya baktığımızda hem havayolu personellerinin hem de destek birimlerinin buna hazır olmadığı ortaya çıkıyor. Uçak düştükten sonra insanlara ve uçağa yapılan müdahaleye baktığımızda ortada bir gariplik var. Birincisi, havaalanı içerisinden yapılması gereken itfaiye ve sağlık ekiplerinin yapması gereken müdahale yapılmıyor. Dışardan müdahale yapılmaya çalışılıyor. Bu sefer de şehirden nakledilen araçlar çukura yaklaşamadığı için araçlar otobana park ediliyor. Ama onlarla çukur arasında bir hendek olduğu için de zaten oraya ulaşılamıyor. Bir de insanların alınıp bir şekilde otobüslere bindirilip hastanelere gönderilmesi ayrı bir rezillik. Çünkü bu insanların arasında iç kanama geçirmiş, organları zedelenmiş olanlar olabilir. Nakil işlemi bu şekilde olmaz” dedi.

Olay mahalline gitmek isteyen ekip aracının kaza yapmasına da değinen Kaptan, sözlerini şöyle noktaladı: “Havaalanıyla aranızda uyarı levhası olmadığı gibi herhangi bir bariyer de yok. Van’da olduğu gibi, kurtarmaya gidenin kurtarılma durumuna geldiğine şahit oluyoruz maalesef.”