Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

İki büyük belâ!

İki büyük belâ Türkiye’nin kapısını tıklatıyor!
Biri Kürt meselesi, diğeri de pimi çekilen bombanın her an patlaması misali eşikte olan cari açık problemi.
Sakın biz o iki konuda da talimliyiz demeyin bu sefer iş çok ciddi!
Kürt meselesinde çıkan macunun yeniden tüpe sokulması imkansız gibi!..
AKP’nin yıllar yılı verdiği tavizlerle özerklik ve ötesini talep etme noktasına gelen PKK’nın kazanımlarından geri adım atması çok zor.
Peki Türkiye  özerklik gibi  bir talebi karşılayabilir mi diye sorarsanız verilecek cevap elbetteki hayırdır.
O zaman sormak lazım, PKK ve ardında olan  politize yığınlar nasıl gemlenecek?
Öcalan’ın 15 Haziran ültimatomu ortadadır ve bir anlamı elbette vardır.
Dileriz yanılırız ama PKK ve Öcalan kazandıkları pozisyonu mutlaka değerlendirmek isteyecektir ki bunun anlamı keskin talepler, şiddet ve kaostur.
Daha önce yazdım, PKK’nın Hakkâri-Cizre hattında intifada benzeri rezillikleri sergilemesi ihtimal dahilindedir.
Keza turizm merkezleri ile büyük metropolleri de hedef alabilirler.
Dedik ya pozisyon yakaladıkları an gol bulmaya yani sonuç elde etmeye çalışacaklar. PKK güruhu artık geri adım atma halinde elde ettikleri psikolojik üstünlüğü yitireceğini görüyor.
PKK ya da onun siyasi kolu olan BDP sadece Öcalan’ın affı olayını değil, Kürtçe eğitimden özerkliğe kadar pek çok konuda talepte bulunacak,
Kuşkusuz Başbakan yeni anayasa deyip zaman kazanmak ister, lakin deneyim kazanan PKK işi soğutmaz ve istim üzerindeki kitlesini  geri çekip pasifize etmez.
Hülasa söyliyeceğim PKK ya da Kürt meselesinde Tayyip Erdoğan ile hükümetinin çok ama çok güç bir sınavla karşı karşıya olduğudur...


Gelelim cari açığa...
Tamam, bu siyasi bir konu değil, ama emin olun Türkiye için bu  problem PKK kadar tehlike arz ediyor.
Mart’ta verilen 9 küsur milyar dolarlık cari açıktan sonra Nisan rakamlarındaki açık da  7 milyar doların üstüdür ki bu imdat sinyalidir.
Türkiye önümüzdeki birkaç ay içinde cari açık bağlamında   can acıtacak önlemleri alamazsa, Yunanistan  misali iflası bile gündeme gelebilir.
Evet AKP’nin uyguladığı saadet zinciri sisteminin  sonuna gelindi ve cari açık sadece ekonomiyi değil, ülkeyi de topyekûn tehdit eder bir hale geldi.
Öyle,  çünkü bütün dünyanın krizde olduğu bir süreçte eğer duvara çarparsak, toparlanma da mümkün olmaz ve ekonomik kriz siyasi buhrana dönüşür.
Fitch gibi pek çok uluslar arası kuruluş Türkiye’de ekonominin müthiş ısındığına dair habire raporlar yayınlıyor ki  tablo zaten  ortadadır.
Büyük borçlanmalar  ve  özelleştirmelerden gelen kaynaklarla 9 yıldır idare edip  manipülasyonlarla toplumu uyutan
AKP, şimdi iki büyük bela ile yüzleşme
durumunda!
Dileriz başarılı olur, zira iki konu da ülkeyi felakete götürür.


KOPACAK FIRTINALAR

CHP’de, denizler durulmaz dalgalanmadan!

Aktaracaklarım tahmin değil bilgidir.
İki gündür Kemal Kılıçdaroğlu’nun, milletvekilliği için adaylık sürecinde üzerinden silindir gibi geçtiği bazı CHP’lilerden telefonlar alıyorum.
Sakın onları kim takar demeyin, CHP’de delegasyonun bir bölümü hâlâ o kesimin ipoteğinde!
Dinlediklerime göre CHP’de  bir hesaplaşma olacak!
Daha şimdiden ev toplantıları yapılıyor.
Bir aya kalmaz olağanüstü kurultay için imza toplanmaya başlanır.
Öyle, çünkü kulvarın dışına atılanlar için böyle bir teşebbüs son şansları!
Peki sonuç alırlar mı diye sorarsanız, o sorunun cevabı yok!
Önce istedikleri nedir, orada mutabakat yok!
Beni arayanlardan biri, CHP’yi sağa çekmek lazım derken bir diğeri daha çok sola açılmaktan  söz ediyor..
Esmeye başlayan kurultay rüzgarı bugünkü görüntüsü ile daha çok şahsi ve nefsi tezahürleri yansıtıyor.
Kurultayı toplayacak imzanın bulunması belki mümkün, ancak sonrası muğlak!
Kılıçdaroğlu’nun şahsı ne kadar hedef alınacak, orası meçhul!
Hedef alınsa, ona alternatif isim bulunabilir mi o da belli değil!
CHP’de Deniz Baykal büyük bir faktör, dolayısı ile onun takınacağı tutum önemli.
Baykal’ın yeniden aday olup olmayacağı ise sır!
Olursa böyle bir şeye mesela Önder Sav grubunun ne diyeceği muamma!
İki eski arkadaş, yani Baykal’la Sav biraraya gelse ve Baykal’ın dönüşünde anlaşsa, bu geri dönüşün kamuoyu üzerindeki etkisi ne olur o da bilinmiyor.
Kısacası, kurultay kararı almak, Kılıçdaroğlu’nu kesin olarak  göndermek anlamına gelmiyor.
Kuşkusuz Kemal Bey seçimde başarılı değil, ancak kredisini tamamen sıfırlamış da değil.
Yukarıda söyledik, en önemlisi o giderse yerine kim gelecek sorusu!
Hayır hayır CHP’de uç veren dalgalanma duygusal bir yansıma değil, birkaç güne durulmaz; zira dedik ya işin içinde profesyonel siyasetçi esnafının ihtiras ve hesapları da  var, dolayısı ile CHP’de denizler mutlaka ama mutlaka dalgalanacaktır.
Tabii Kemal Bey’in seçim sürecinde yaptığı bazı yanlışlar  onların en  büyük dayanağı.
Referandum sürecinde Tunceli’de, son seçimde de Hakkâri’de ettiği PKK’ya af ve özerklik sözleri Kılıçdaroğlu’nun önüne konacak ve Kürtlerden alınan oylarla mukayese edilecek..Dahası, sergilenen bu tutumla kaybedilen sahillerin hesabı sorulacak.
Kısacası CHP’de keskin bir muhasebe ya da hesaplaşma mukadder gibi görünüyor. Temennimiz bu süreçte partinin bölünmemesidir; zira böyle bir ihtimal de vardır...

Yazarın Diğer Yazıları