İlker başbuğ konuştu Uğur Dündar yazdı: Hangi ada ve adacıklar Türkiye’nin?

İlker başbuğ konuştu Uğur Dündar yazdı: Hangi ada ve adacıklar Türkiye’nin?
26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Sözcü gazetesi yazarı Uğur Dündar’a konuştu. Yunanistan ile yaşanan gerilime ve Adalar Denizi’ndeki tartışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başbuğ, “Antlaşmalarla egemenliği Yunanistan'a devredilmemiş ada, adacık ve kayalıklar Türkiye'ye aittir” ifadelerini kullandı.

Sözcü gazetesi yazarı Uğur Dündar, 26. Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’a Adalar Denizi, Doğu Akdeniz ve Yunanistan ile yaşanan gerilimi sordu.

Yunanistan’a bırakılmayan ada ve kayacıkların Türkiye’ye ait olduğunu ifade eden Başbuğ “Eşek Adası, Nergiscik, Bulamaç, Keçi, Koçbaba, Ardıççık, Kendiroz, Kandilli, Kızkardeşler, Sirina, Üç Adalar, Safran ve İstakida. Bu adacıklar da Türkiye Cumhuriyeti'ne aittir. Kayalıklar ise hiçbir antlaşma metninde açıkça yer almamaktadır.” Şeklinde konuştu.

Uğur Dündar’ın yazısının ilgili bölümleri şu şekilde:

"(İ.B.): Kara suları ülkelerin tam hakimiyete, yani hükümranlık hakkına sahip olduğu deniz alanlarıdır. Dolayısıyla kara suları bir ülke için “hayati değer” dedir. Şu anda hem Türkiye, hem de Yunanistan kara sularının Ege Denizi'ndeki genişliği 6 deniz milidir. Karasularının 12 deniz miline çıkarılması, Ege Denizi'ndeki çıkar dengelerini Türkiye'nin aleyhine orantısız bir şekilde değiştirir. Adaların da karasuları vardır. Şu anda sahip olduğu adalar sebebiyle Yunanistan'ın karasuları Ege Denizi'nin yüzde 40'ını oluşturmaktadır. Karasularının 12 deniz miline çıkarılması durumunda bu oran yüzde 70'e yükselir. Bu durumda açık deniz büyüklüğü yüzde 51'den yüzde 19'a düşer. Türkiye'ye de Ege Denizi'nin neredeyse karasuları olarak yüzde 10'undan daha az bir alan kalır. Bu bir noktada, Türkiye'nin Çanakkale Boğazı'ndan çıktıktan sonra, Akdeniz'e inebilmesi için Yunanistan'dan izin alması sonucunu yaratır. Türkiye, Yunanistan'ın Ege Denizi'nde karasularını 6 deniz milinin üzerine çıkarılmasını hiçbir şekilde kabul edemez. Bu Türkiye için “hayati” bir sorundur. Yunan parlamentosu 1 Haziran 1995 tarihinde “kendi stratejisine uygun bir zamanda”, Ege'de karasularını 12 deniz miline çıkarma hakkını saklı tuttuğunu ilan etti.

TBMM 8 Haziran 1995 tarihinde aldığı bir kararla, bu durumun “savaş sebebi” sayılacağını, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne askeri bakımdan gerekli tüm yetkilerin verileceğini beyan etti.

Türkiye için hiçbir koşulda, Ege'de karasularının 6 deniz milinin üzerine çıkarılması tartışma konusu bile yapılamaz.

***

(U.D.): Ege Denizi'nde antlaşmalarla egemenliği açık olarak Yunanistan'a bırakılmayan birçok ada, adacık ve kayalıklar gibi coğrafi formasyonların Yunanistan tarafından işgal edilmesi sorununa nasıl bakıyorsunuz?

(İ.B.): Antlaşmalarla egemenliği Yunanistan'a devredilmemiş ada, adacık ve kayalıklar Türkiye'ye aittir. Bu konuya bir kaç net örnek vermeye çalışalım: Ege'nin kuzeydoğusundaki adalar biliyorsunuz, 14 Şubat 1914'de, 6 büyük Avrupa Devleti'nin aldığı kararla Yunanistan'a verildi. Yalnız burada önemli bir nokta var. Bu karara göre 13 Şubat 1914'de Yunan işgali altında olmayan adalar üzerindeki Türk egemenliği devam ediyordu. Peki o tarihte Yunanlılar tarafından işgal edilmeyen adalar hangileridir? Bu adalar şunlardı: Koyun, Paşa, Vatan, Gavati, Andipsara, Hurşid ve Fornoz adaları. Bu adalar üzerinde Yunanistan'ın bir hakkı yoktur. 12 Adanın İtalya'ya bırakıldığı Lozan Antlaşması'nın 15. maddesi ile teyit edilmiştir. Söz konusu maddede bu adalara bağlı adacıklar ismen yer almamıştır. Daha da önemlisi bu maddeye ilişkin haritada İtalya'ya bırakılan adalar kırmızı ile çizilirken, adacıkların altı aynı şekilde çizilmemiştir. Bu adacıklar ise şunlardır:

Eşek Adası, Nergiscik, Bulamaç, Keçi, Koçbaba, Ardıççık, Kendiroz, Kandilli, Kızkardeşler, Sirina, Üç Adalar, Safran ve İstakida. Bu adacıklar da Türkiye Cumhuriyeti'ne aittir. Kayalıklar ise hiçbir antlaşma metninde açıkça yer almamaktadır. Anlaşmalarla egemenliği Yunanistan'a bırakılmamış ada, adacık ve kayalıkların durumu Türkiye ile Yunanistan arasında yıllarca yürütülen “istikşafi görüşmelerin” ana konusunu oluşturmuştur. İstikşafi, keşif ve tanıma amaçlı “ön görüşme” anlamına gelmektedir. Ancak, bu görüşmelerde hiçbir ilerleme bugüne kadar sağlanamamıştır. 18 Ocak 2018 günü yaptığımız söyleşide de ifade ettiğimiz gibi, Türkiye bu konuya ilişkin resmi görüş ve taleplerini net olarak tespit etmeli, bu hususlar kamuoyuna açıklanmalı ve isteklerimizde diplomatik yolla en sert bir şekilde Yunanistan'a bildirilmelidir.

***

Türkiye Ege'de karasularının 6 milin üzerine çıkılmasını savaş nedeni olarak kabul etmiştir. Bu tutum aynen korunmalıdır.

-Hava sahasının Yunanistan tarafından Ege'de 10 deniz mili olarak kabul edilmesi konusu mutlaka uluslararası yetkili kurumlara getirilmelidir.

-Türkiye, Yunanistan'ın anlaşmalara aykırı olarak askeri tesis yaptığı, askeri birlik ve malzeme getirdiği adalar konusunu yetkili uluslararası kuruluşlara götürmelidir.

-Türkiye, anlaşmalarla egemenliği Yunanistan'a bırakılmamış ada, adacık ve kayalıklara ilişkin resmi görüşünü bir an önce tespit etmeli ve bu konudaki taleplerini de diplomatik yolla en sert şekilde Yunanistan'a bildirmelidir.

-Türkiye özellikle Doğu Akdeniz'deki kıyısı olan devletlerle ilişkilerini düzelterek onlarla karşılıklı olarak yapılacak MEB anlaşmalarının gerçekleştirilmesini hedef almalıdır.

Bu konuda kilit ülkeler ise; Mısır, Suriye ve İsrail'dir."

Yazının tamamı için...